Kocaman bir binanın önünde durduk. Bina gerçekten çok büyüktü ve çok görkemliydi. Felixe baktığımda bana sıcak gülümsemesiyle bakıyordu. Umarım bu iş olur.
"Burası onun babasının şirketi. Fakat babasından çok kendisi buraya gelip yönetiyor bazı günlerse kendisine tatil veriyor"
Felixe kafamı salladıktan sonra hep birlikte arabadan çıktık. Seungmin ve Jeongin meraklarına yenik düşüp gelmişlerdi. Şirketin içine girdiğimiz de dışarda olandan daha çok şey olduğunu görmüştüm. Çoğunlukla krem ve siyah kullanılmıştı. Sade görümüne kıyasla ilk baktığınızda gözlerinize mükemmel görünüyordu.
Danışman kadının yanına geldiğimiz de Felix kadın ile bir şeyler konuşuyordu. Bize geri döndüğünde bana baktı. "Toplantıdaymış çıktığı zaman görüşeceğiz şimdilik şuraya oturalım" dedi ve yan tarafımızdaki koltukları gösterdi.
Bir süre bekledikten sonra her zamanki gibi olur olmadık yerde gelen tuvaletim tekrar gelmişti. Herkes den izin alıp ve danışmandan tuvaletin yerini öğrendim. İşim bittikten sonra ellerimi yıkadım ve aynada bir süre kendime baktım. Beyaz gömlek ve siyah pantolon. Ceket bulamamıştım ama sanırım yakışıklı görünüyordum. Saçlarımı düzelttikten sonra tuvaletten çıktım.
Çıktığım gibi bir adamla çarpıştım ve çarpışmayla adamın elindeki kahve adamın üstüne dökülmüştü.
"Önüne baksana!"
"Özür dilerim. Çok özür dilerim ben gerçekten... özür dilerim"
Tekrar elim ayağıma dolanmıştı ve bir masadan peçete kaptığım gibi üstünü temizlemeye çalıştım ama adam çok sinirli görünüyordu. Elimdeki peçeteyi elimden çekerek aldı ve kendi üstünü silmeye başladı.
O zaman yüzüne bakma şansı bulmuştum. Kahverengi saçları ve siyah takım elbisesi vardı. Adam gerçekten çok yakışıklıydı. Görünüşünden bile onun büyük rütbeli biri olduğu anlaşılıyordu. Yüzü resmen yunan tanrıları gibiydi.
Adamı hiç görmememe rağmen bir yakınlık hissediyordum. Bu... Garip.
"Beni süzmeyi bıraktıysam yolumdan çekil artık!"
O an adamı gözlerimle resmen yediğimi fark ettim. Kendime gelip tek kelime edemeden yolundan çekildiğimde yüzüme bile bakmadan beni geçip gitti. Daha işi bile almadan bir rezillik çıkarmıştım. Zaten şansım bir kere benim tarafımda olsa şaşardım.
Tekrar çocukların yanına döndüğümde koltuğa oturdum ve hiçbir şey yapmama kararı aldım. Daha fazla sakarlık çıkarmak istemiyordum.
Kısa bir süre sonra danışman kadın bizim görüşebileceğimizi söylediğinde birlikte asansöre bindik. Jeongin geldiğinden beri etrafa hayran bakışlarını atıyordu. "Burası çok iyi!"
Jeonginin tavrına hepimiz güldük. Seungmin kollarını çaprazladı ve bana döndü. "Bu şirketi duymuştum. Çok başarılı bir şirketmiş. Sahibinin oğlunun ise çok yakışıklı olduğu söyleniyor. Fakat kendisinin hiç bir kız arkadaşı olmamış. Sorulduğunda ise kendisine yakışan birini bulamadığını söylüyormuş"
Tiksintiyle yüzümü buruşturdum "Egoist" Egoist insanları hiç sevmezdim. Sürekli kendilerini överlerdi. Umarım çalışacağım adam bu adam değildir.
Asansör sonunda kata geldiğinde asansörden çıktık ve cam kenarlı fakat içeriden perdelerle kapatılmış bir odanın önünde durduk. Odanın karşısında bir masa vardı ve masanın üstünde dosyalar ile iki bilgisayar vardı. Bir de yazıcı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.