Derin bir nefes sonrası kapının kulpunu çevirerek açtım. İçeri girdiğimde Minho çoktan önündeki dosyalara gömülmüş görünüyordu. Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra bakışlarım odada dolaşırken önünde eğildim. "Şey ben şarj aletimi bulamamıştım da onu bulmaya gelmiştim"
Bakışları beni bulmadan kafasını salladı. Suratı hiç olmadığı kadar asıktı ve bu kalbimi acıtıyordu. Bakışlarımı ondan çekip odada gezdirdim. Bir an önce şarj aletini alıp daha fazla bu bakışlara kalmadan gitmek istiyordum.
Bir kaç adım atıp çekmecelere baktım fakat burada da yoktu. Nerde bu lanet şey?! Son olarak Minhonun masasına bakmak için yaklaştım "Şey ımm çekmecelerinize bakabilir miyim?" Tekrardan hiç umursamadı ve sadece kafasını sallayıp dosyada yeni sayfaya geçti. Yavaş adımlarla yanına yaklaşıp en üstteki çekmeceyi açtım. Bakışları asla beni bulmuyordu dosyaya pür dikkat odaklıydı.
Çekmeceyi açtığımda önüme çıkan kağıtları siyah bir kablo görene kadar ittim. Gördüğüm kabloyla gülümserken kabloyu elime aldım. Tam kapatacakken kağıtların üzerinde tanıdık bir isim ve numara görünce duraksadım. İlk önce Minhoyu kontrol edip bakıp bakmadığına baktım. Hala dikkati önündeki dosyalardayken kağıdı biraz daha kendime çekip inceledim.
Bu Jeonginin numarası? Üstünde de Jeonginin tam ismi yazıyordu. Jeonginin Minho ile nasıl bir işi olabilirdi ki? Numarası neden bir kağıtta yazıyordu üstelik altı kırmızı kalemle çizilmişti?
Minho biraz kıpırdadığında hemen çekmeceyi kapatıp kabloyu gösterdim. "Teşekkürler buldum!" Odaya girdiğimden beri ilk defa bana bakmıştı fakat çok kısa sürmüştü. "Tamam" Hala bakışlarım ondayken ofisinden çıktım.
Odama giderken hala aklımda aynı soru vardı. Jeonginin numarası orada ne arıyordu? Minhoyu daha önce detaylı bir şekilde arkadaşlarımla tanıştırdığımı düşünmüyordum. Acaba görüşüyorlar mı? Belki de sadece iş içindir.
Odama geri döndüğümde aklımdaki sorulara hala cevap arıyordum. Herhangi mantıklı bir açıklaması yoktu? Yoksa sadece ben mi deli gibi davranıyordum? Pekala eğer ortada kötü bir şey yoksa Jeongini aradığımda bana her şeyi anlatırdı değil mi?
Odamın kapısını kilitleyip yatağıma çıktım ve cebimden telefonumu çıkardım. Kişilerden hemen aradığım numarayı bulup telefonu kulağıma götürdüm. Bir kaç çalıştan sonra açıldığında tırnağımı yemeyi bırakıp sorgulu çıkan sesimle "Jeongin?" dedim.
Telefondan bir kaç ses geldikten sonra Jeonginin sesi duyulmuştu. "Yemin ederim ben yapmadım" Cümlesiyle kaşlarım çatılırken "Ne?" diyebildim. "Bilmiyorum öyle konuştun ki bir boklar yediğimi düşündüm"
Her ne kadar ciddi kalmaya çalışsam da ufak bir gülüş kaçmıştı ağzımdan. Yüzümü ovuşturup tekrardan ciddi halime bürürken yatakta sırt üstü yatıp tavanı izlemeye başladım. "Her neyse aklımı karıştırma şuan çok ciddi bir şey konuşacağız" Telefondan gelen gıcırdama sesleri ile onunda yatağa uzandığını anladım.
"Korkuyorum ama tamam" Bir kolumu kafamın arkasına atıp bir süre düşündüm. Direk sorsam bana söyler miydi ki? Söylerdi tabii o benim arkadaşım hele ki bir söylemesin ağzına sıçarım o götten bacaklının!
"Minho ile aranda ne var!"
Telefonun diğer tarafından gelen kahkahalarla kaşlarım daha çok çatıldı. "Komik bir şey mi söyledim sence? Jeongin kes sesini ve cevap ver!" Telefondaki kahkahalar azalırken yerini nefes seslerine bıraktı. "Şuan ne saçmaladığını anlamıyorum?" Yatakta yan tarafa dönüp pencereden bulutları izlemeye başladım.
"Jeongin ciddiyim herhangi bir şey varsa lütfen bana söyle" Jeonginden küçük bir kıkırtı çıktığında bu çocuğun deli olduğuna kanaat getirdim. Ben burada ciddi bir şey sorarken sürekli gülüyordu? "Ne o kıskandın mı?"
Kıskandım mı? Aslında Jeonginin ismini öyle orada gördüğümde gerçekten içimde doğan küçük bir nefreti sezmiştim. Ama sadece küçücüktü! Yani öyleydi. Öyledir. Öyle olsun.
"Ne alaka? Konuyu saptırmaya mı çalışıyorsun sen!?" Bir anda çıkışmam ile telefondaki gülüşler artmıştı. "Ooo sakin ol şampiyon sevgilini almadık elinden. Ben daha çok bir sugar daddy arıyorum" Gözlerimi devirdim. Bu çocuk o siteyi bulduğundan beri iyi değildi. Ortalık yerlerde erkeklerin dibine girip sugar daddy olabilir mi olamaz mı test ediyordu. Resmen kendisine eş arıyordu.
"Jeongin daha fazla konuyu saptırmadan bana cevap ver!" Telefondan küçük bir öksürük geldiğinde sonunda ciddileştiğini anlamıştım. "Öncelikle sen bunu neye dayanarak çıkardın?" Tekrardan tırnaklarımı yemeye başlarken kaşlarımı çattım. "Bugün Minhonun odasına girdiğimde çekmecelerin birinde kağıdın üstünde senin adın ve numaran yazıyordu. Üstelik altı kırmızı kalemle çizilmişti!"
Bir nefes verdi. "Jisung sana bunu söyleyebilirim fakat senin bildiğinden Minhonun haberi olmaması lazım" İş biraz daha ciddileştiğinde tırnağımı yemeyi bırakıp yatakta doğruldum ve dirseklerimi dizlerime koydum. "Tamam söz veriyorum söylemeyeceğim" Jeongin bir daha nefes verdiğinde merakım artmaya başlıyordu.
"Minho sürekli beni arayıp seninle neler konuştuğumuzu soruyor. Aslında ilk başta ona hiçbir şey söylemiyordum ama işin içine para ve kek girdi. Para ve kek! Jisung! Üzgünüm ama seni bir para ve kek uğruna sattım"
Sağ elimin avucunu alnıma vurdum "Neden?" Jeongin bir şeyler yemeye başladığında sesi boğuk gelmeye başladı. "Çünkü neden olmasın?"
Pekala arkadaşım beni bir para ve kek uğruna satıyordu. Şuan bu önemli değildi sadece Minho neden benim hakkımda bir şeyler öğrenmek istesin ki? Bunu neden bana sormak yerine gidip arkadaşlarımdan öğreniyor? Gerçi sorsa da söylemem ama olsun!
"Peki ne soruyor?"
Ağzındaki lokmayı yutup yeni bir tanesini yerken sinirlenmemeye çalıştım. Bir saniye olsun ciddi kalamıyor mu bu çocuk?
"Şu rüyanda gördüğün çocukları sordu. Hatta hep onları soruyor"
----------------------------
O zaman yavaş yavaş çözelim şunları da :3
Oy ve Yorumlarınız benim için kıymetlimiss~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.