Hastaneden eve döndüğümüzden beri Minho bana çok iyi bakıyordu. En küçük isteğimde hemen yanıma geliyordu. Aslında bir şeyim yoktu fakat bunu ona her dediğimde beni susturup geri yatağa yatırıyordu. Aslında bu halleri gerçekten... tatlıydı.
Minho tekrar beni kontrol etmek için odaya girdiğinde gözlerimi devirdim. Yatakta doğrulup kapıya baktım. Yanıma adımlarken onu durdurdum. "Efendim gerçekten bir sorunum yok kendimi harika hissediyorum" Minho ellerini omzuma koyup her tarafıma bakmaya başlamıştı. "Gerçekten iyi misin?" Kafamı sallayıp gözlerine baktığımda fazla yakın olduğumuzu görmüştüm.
Bakışlarımı kaçırdığımda oda yerinde doğrulmuştu. Sahte bir öksürükten sonra kapıya ilerledi. "Pekala bugünde dinlen yarın tekrar işe başlarsın" Ardından kapıyı kapatarak gitmişti. İyi hissediyordum işte turp gibiydim, erik gibi kütür kütürdüm maşallah.
Kapı tekrar açıldığında bağırarak kapıya baktım "Yeter artı-" Fakat kapıda arkadaşlarımı görünce duraksamıştım. Hemen yataktan kalkıp yanlarına koştum. Her birine sarıldığımda mutluluktan ağlayacaktım. Onları çok özlemiştim. "Sizleri çok özledim!" Hepsine sarıldıktan sonra ellerinden tutup yatağıma oturttum. Changbin kalkıp "Benim Minho ile konuşmam lazım gelirim tekrar" Demişti.
Herkes kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra Changbin Felixe yürüyüp belinden sıkıca tuttu ve dudağına öpücük bıraktı. "Hemen geri geleceğim" Felix gülümseyip Changbinin dudağına bir öpücük daha bıraktı. "Hemen gel" Ardından göz kırpınca Changbinde gülüp bir kez daha öpüşmüşlerdi. Ben Jeonginin gözlerini kapatırken onları bölen Seungminin sahte kusmasıydı.
Changbin göz devirip bize dil çıkardıktan sonra odadan çıktı. Jeonginin gözlerinden elimi indirdiğimde kaşlarını çattı. "Hyung ben bebek değilim" Seungmin lafa atladı. "Dedi daha demin çilekli süt diye ağlayan bebek" Jeongin Seungminin omzuna vurduğunda ben ve Felix gülmeye başlamıştık.
Arkadaşlarımı çok özlemiştim. Onlar benim için her şeydi. En önemlisi de mutluluğumun sebebiydiler. Tekrar onlara baktığımda kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile. Felix bana dönüp ellerimi tuttu. "Jisung bayıldığını ve hastaneye kaldırıldığını duyduğumda nerdeyse çıldıracaktım. Şimdi gerçekten iyisin değil mi?" Kafamı sallayıp Felixin ellerimi tutan ellerini öptüm "İyiyim Felix" Felix kafasını yana eğip bana gülümsemişti.
Seungmin yatakta yanıma gelip omzuma dokundu. "Bayılma sebebinin ne olduğunu biliyor musun?" Aslında her şeyi hatırlıyordum. Olan her şeyi. Dae-Jungu, o geceyi her şeyi... Bunları arkadaşlarıma anlatabilirdim değil mi?
"Aslında biliyorum" Dediğimde hepsinin dikkati bana yoğunlaşmıştı. Derin bir nefes alıp verdiğimde anlatmaya başladım. "O gün Minho ile alışverişe gitmiştik. Mağazadan çıkarken Hyunjin ile konuşuyordum ve bir anda şiddetli bir ses duyuldu. Her şey o an başladı. Bir anda gözlerimin önüne Dae-Jung geldi. Ardından kabuslarıma giren o sahne. Gözlerimin önünden gitmedi o sahne. Sonra Dae-Jung geldi. O geceki gibiydi ve kafasından kanlar akıyordu. Bana beni sevdiğini söyledi. Bir anda her şey sanki çok gerçekmiş gibi hissettirdi. Ardından bayılmışım zaten"
Gözlerim tekrar dolmaya başlarken Jeongin bana sarıldı. Ona gülümseyip sarılışına karşılık verdim. Seungmin dizlerini kendisine çekti. "Şu rüya olayı gerçekten ciddileşmeye başladı" Jeongin benden ayrılırken kafa salladı. Felix bana dönüp endişeli bakışlar yolladı. "Jisung benim tanıdığım bir psikolog var. İstersen birlikte gidebiliriz" dedi. Seungmin çıkışıp "O deli değil" dedi Jeongin Seungminin omzuna vurup bağırdı "Psikoloğa deliler gitmiyor!"
Onlara güldükten sonra Felixe kafamı salladım. Gülümseyip telefonunu çıkardı "O zaman ben ona ne zaman müsait olduğunu sorayım" Ardından gülerek odadan çıktı. Jeongin yanıma sırnaşıp gülerek bana baktığında benden bir şey isteyeceğini anlamıştım. "Ne istiyorsun Jeongin" Hemen doğrulup dudaklarını büzdü. "Çilekli süt" Seungmin arkadan Jeonginin kafasına vurdu. "Hani bebek değildin" Jeongin Seungmine dil çıkarıp tekrar masum bakışlarını yollamıştı.
Jeongine asla dayanamıyordum. İkna yeteneği çok güçlüydü. Özellikle o şirin suratı yaptığı zaman. Bu yüzden odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Ne güzel şanstır ki Minho da oradaydı. Harika!
Hemen bana dönüp kaşlarını çattı. Kendimi hazırladıktan sonra konuşmaya başladı. "Sana odanda durmanı söylemiştim! Bir kere olsun sözümü dinler misin?" Öncelikle ben senin her zaman sözünü dinliyorum çünkü dinlemesem kovulurum sayın geri zekalı! "Arkadaşım çilekli süt istemişti onun için yapmaya geldim" Minho kafa sallayıp omuzlarımı tuttu "Tamam sen otur ben yaparım" Şaşkınca ona baktım. Minho ve herhangi bir ev işi yapmak? Tamam bu çok şaşırtıcı olacaktı bunu derhal görmeliydim. Mutfaktaki sandalyeye oturup izlemeye başladım.
Çilekleri alıp blender kabının içine koydu. Ardından bir kaç kaşık şeker ekledi. İlk önce iki karşımı blender dan geçirdikten sonra bana bakmıştı. Ben ise o an onu sanki dünyanın en harika görüntüsüymüş gibi izlediğimi fark etmiştim. Hemen kendimi toparlayıp doğrulduğumda bana arkasını dönmeden önce sırıttığına emindim. Sütü de ekledikten sonra tekrar blender dan geçirip karışımı bir bardağa döktü.
Bir pipet koyduktan sonra önüme koydu. "Şimdi götürebilirsin" Gülüp kafamı salladım "Teşekkür ederim efendim" Ellerini tezgaha koyup bana doğru eğildi "Evdeyken bana efendim deme Minho de" Kaşlarımı çattım "Ama kurallarda böyle yazıyo-" Göz devirip sözümü kesti "Siktir et kuralları" Gözlerim çok az açılmıştı. Minhonun ilk defa küfür ettiğini duyuyordum. Hayır bir dakika müşterilerle toplantıda konuştuğunda da sinirlenince küfür ediyordu. Bu bir ilk değildi.
Kafamı salladım "Peki efen- öhm Minho" Gülümseyip kafamı okşadığında şaşkınlığım giderek artıyordu. Kesinlikle bir şeyler kullanıyordu ya da bugün kafasını sert bir yere çarpmıştı. Ben hala orda öylece dikilirken güldü. Onu bir çok kez gülerken görmüştüm fakat yakından görmesi daha güzeldi. "Jisung gitmeyecek misin?" Kendime gelip elimdeki çilekli süte baktım "Ah doğru" Ardından hemen kendi odama koştum.
Geldiğimde Felix ve Changbin çoktan geri dönmüşlerdi. İkili oynaşmaktan benim geldiğimi zile anlamamıştı. Yerde oturup telefonlarıyla oynayan Seungmin ve Jeonginin yanına gelip Jeonginin çilekli sütünü verdim. Gözleri çilekli süte bakarken nerdeyse ışıldıyordu. Hemen elimden kapıp içmeye başladı. Ona gülüp kafasını okşadım. Her ne kadar büyüse de bizim gözümüzde hala bir bebekti.
Yatakta oynaşan çifte bakış attım. Felix Changbinin kucağında yan oturmuş Changbinin gıdıklamasından kaçmaya çalışıyordu. Changbin hem gıdıklamaya çalışıyor hem de Felixin dudaklarına binlerce öpücük konduruyordu. Seungmini sahta öksürükler attı. "Öhöm.. Oha amına öhöm" Felix ve Changbin bize baktığında Felix utançtan hemen Changbinin kucağından kalkmıştı. Changbin ise Felixin yokluğuyla kaşlarını çatıp Seungmine dil çıkardı. "Kıskanç"
Seungmin hemen ayağa kalktı. "Ne alakası var be sevişecekseniz gidin evinizde sevişin bebek var burada görmüyor musunuz?" Jeongin çilekli süte o kadar dalmıştı ki Seungminin ona bebek demesine takılmamıştı. Changbin de ayağa kalkıp çıkıştı. "Bu kadar kıskanma Seungmin git sen de bir sevgili yap"
Seungmin ağzını açıp konuşacakken ne ara geldiğini bilmediğimiz Hyunjin söze atıldı. "Bence de Seungmin sen de bir sevgili bulmalısın" Herkesin bakışları Hyunjine döndükten sonra tekrar Seungmine dönmüştü. Seungmin nerdeyse kıpkırmızı olmuştu. Onu ilk defa bu kadar utangaç görüyordum "Sana ne be!" Seungmin şaşırtmayıp çıkıştığında Hyunjin ellerini kaldırdı.
"Yanlış anlama sadece söyledim. Bir sevgilin olsaydı hoş olurdu. Uzun boylu, yakışıklı, uzun sarı saçlı birisi. Aynı ben gibi. Sadece bir örnek."
----------------------------
Hyunin çok severim ama Hyunmini de çok severim fakat aynı zaman da Chanmin de çok severim. Ehe
Yazım hatası varsa affedin bakmaya gerçekten üşendim <3
Oy ve yorumlarınız benim için önemli~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.