five

2.2K 255 90
                                    


Not: Bu bölümden sonra 3. şahıs olarak yazacağım çünkü 1. şahıs yazarken çok zorlanıyorum ve beceremiyorum bu yüzden 3. şahıs devam edecek. Diğer bölümleri düzeltmeye üşeniyorum belki bir gün üşenmezsem düzeltirim. ehe

Kapının önünde kendisini düzelttikten sonra kapıyı tıklattı. Gel komutundan sonra içeri girdi. Kalbi deli gibi çarpıyordu en küçük hatasında kovulabilirdi belki de ve bu onun en son istediği şeydi. Önünde çatık kaşlarla elindeki dosyayı inceliyordu. Rahatsız etmeden önünde durdu. Hafifçe eğildi ve tekrar beklemeye başladı. 

Sonunda dosyaları kapatıp ona baktığında önünde göz kontağı bile kuramayan elleriyle uğraşan sincap çocuğu gördü. Minho bir süre daha Jisungu izledi ve ardından dosyaların arasından bir kağıt çıkardı. Kağıdı Jisunga uzattı.

"Bu kağıtta uyman gereken kurallar yazıyor. Bunları okuduktan ve odana yerleştikten sonra yanıma gel. Yapman gereken görevi söylerim"

Jisung kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra Minhonun elindeki kağıdı aldı. Minho eliyle çık hareketi yaptığında tekrar eğildikten sonra kapıdan çıktı. Elindeki kağıt ile salona gelip koltuğa oturdu. Elindeki kağıdı açtığında kağıt resmen dizlerine uzanıyordu. Gözlerini kocaman açtı ve gözleriyle birlikte ağzı da kocaman açıldı.

"Yuh! Bu sadece bir asistanlık bu kurallar ne!?"

Sadece yanında yıldız konulan önemli kuralları okumaya başladı.

Her sabah benden önce uyanacaksın

"Peki bu beklediğim bir şeydi"

Odama girmek kesinlikle yasak

"Hazine saklıyor sanki götüm"

Uyandığım gibi kıyafetlerim ve özel içeceğim hazır olacak 

"Asistanlık diye biliyordum hizmetçi değil!"

Bütün toplantılar ve görüşmeler günü gününe not alınacak 

Benimle samimi konuşmak yasak

"Sanırsın İngiltere prensi" 

Ben vermediğim sürece izin istemek yasak

Kurallar için itiraz etmek yasak

Kuralları okuduktan sonra gözlerini devirmeden duramadı. Sadece küçük bir asistanlık işiydi bu kadar saçma kurallara gerek bile yoktu. Çok fazla düşünmeden bavulu alıp odasına doğru gitti. Hyunjin eve girdikleri an ona ilk önce odasının yolunu göstermişti. Yolu takip etti ve sürgülü kapıdan odasına girdi.

Beyaz renginin çoğunluk olduğu oda çok özenli gözüküyordu. En sevdiği koku papatya kokusu vardı odada. Resmen Jisung için özenle yapılmış gibi en sevdiği renkler, en sevdiği koku ve sevdiği şeyler. Jisung kendini hemen rahat yatağa attı. Yatağa yattığı gibi rahatlık hissediliyordu. Hiç bu kadar rahat bir yatakta yatmamıştı. 

Yataktan kalkıp odanın içinde gezindi. Bu odayı çok sevmişti. Fazla vakit kaybetmeden odasındaki boy aynasında kendini düzelttikten sonra odadan çıktı. Salonda koltukta oturup elindeki şarabı içerken telefonunda bir şeylerle uğraşan Minhoyu gördü. Hemen yanına gelip hafif eğildikten sonra sıradaki işi beklemeye başladı. Minho Jisunga hiç aldırmadan selamını bile görmeden yaptığı işe devam ediyordu. 

Minho bir anda ayağa kalktı ve ofisine doğru yürümeye başladı. Jisung onu takip edip etmemesi gerektiğini bilmiyordu fakat ayakları arkasından yürümeye başlamıştı bile. Sonunda ofisin içine geldiklerinde Minho Jisunga bir yer ayarlatmıştı ve önüne dosyaları dizmişti.

Jisung Minhonun masasının karşısındaki masada dosyalar ile ilgilenirken çoğu zaman Minhonun ona olan bakışlarını hissedebiliyordu. Fakat kafasını kaldırıp bakmaya cesaret bulamıyordu. Onda o göt yoktu.

///

"Eee ne oldu öpüştünüz mü?"

Jisung her şeyi bitirdikten ve kendi de bittikten sonra rahat yatağında arkadaşları ile bir görüntülü sohbet açmıştı. Minho gün boyunca odasından çıkmaya izin vermemiş onu işlere boğmuştu. Jisung ilk günden bu kadar yorulduğunu düşündükçe sonraki günlerde ne kadar kötü olacağını düşünüyordu.

"Hayır tabikide geri zekalı!"

Jeongin sorusuna olumsuz yanıt alınca dudaklarını büzdü. Jisung ona gözlerini devirdi. "Dendiği kadar egoist mi?" Seungmin sonunda elmasını yemeyi bitirip konuştu. Jisung bir süre bugün olanları düşündü. Evet kesinlikle egoistin tekiydi. Jisungu ne zaman ona bakarken yakalasa ne kadar harika olduğunu söylüyordu.

"Kesinlikle egoist bir piç"

"Şşş yakışıklı bir piç"

Jeongin gözleri parlarken söyledi. Jisung onlara onun fotoğrafını göstermişti ve Jeongin resmen aşık olmuştu. Görüntü açıldığından beri ne kadar yakışıklı olduğunu söylüyordu. Minho Jeonginin kendisini ne kadar övdüğünü görse zevkten dört köşe olacağını düşündü Jisung.

"Siz lanet çift! Sevişmenizi görmek zorunda değiliz!"

Felix Changbinin üstünden kalkıp kızarmış suratıyla kameraya baktı. Seungmin hala çatık kaşlarla çifte bakıyordu. Saptı işte ne yapsın.  Changbin ise Felixin kucağından kalkmasına rahatsız olmuş olacak ki bize öldürecekmiş gibi bakıyordu. 

"Sapsın diye sürekli bize sinirlenme Seungmin! Çok istiyorsan sana da buluruz bir tane!"

"Sizin gibi olacaksa hiç olmasın daha iyi" 

"Bizim neyimiz varmış be!"

"Konuş karıcım!"

"Bana karıcım deme demedim mi sana!"

Felix Changbinin yanından büzdüğü dudağıyla ve çatık kaşlarıyla gitti. Changbin ise sesi kapatıp arkasından gitti. Seungmin göz devirirken Jeongin bu hallerine gülüyordu. Jeongin tam bir shipperdı.

"Pekala sana gelelim demek ilk günden bu kadar yordu seni"

Jisung kafasını salladı ve omzunu ovmaya başladı. Gerçekten çok yorulmuştu. Omzunu hissetmiyordu bile. 

"O zaman kapatalım sonuçta yarın daha yorucu bir gün olacak hepimiz için. Seni görüyorum Jeongin! Şu ship sayfasını kapat ve yat çalışman gereken sınavlar var!"

Jeongin kamerayı açık unutmuş telefonundan takip ettiği ship sayfalarına bakıyordu. Dilini çıkardıktan sonra kapattı. Onların bu haline güldükten sonra Jisung da görüntüsünü kapattı.

Sıcak bir duştan sonra kendisini rahat yatağa attı. Yorucu bir gündü ve emindi ki yarın daha yorucu olacaktı. 

-------------------------------------













See You Again -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin