seventeen

1.9K 237 23
                                    


{Minho}

"Yani eminsin değil mi?"

Chan koltukta biraz hareket edip konuştuğunda bende koltuğumda dikleştim ve kafamla onayladım. "Kesin o eminim" Chan Hyunjine dönüp elindeki telefonu işaret etti. "Göster bize" Hyunjin hafif bir eğildikten sonra telefonda bir kaç işlem yapmış ardından Chana telefonu göstermişti. 

"İtiraf etmeliyim ki o çocuğu ilk gördüğümde onda Sang-Kinin havasını sezmiştim" Kafamı ellerim arasına aldım. "Aslında o olup olmaması önemli değil o çocuk benim içimde bazı şeyleri uyandırıyor. İstemsiz ona bağırıp çağıramıyorum" Chanın kıkırtısını işittim. Benim bu hallerimden eğlendiği belliydi. 

"Sen fena tutulmuşsun Minho"

Kafamı kaldırıp bıkkınca "Kes sesini" Dedim. Chan yüzündeki sırıtmasını sürdürürken beni izliyordu. Ayağa kalkıp odada bir tur döndüm. Ardından perdenin önünde durduğumda içimdeki isteğe karşı koyamayıp perdeyi araladım. Bakış attığımda Jisungun sol elini yanağına koymuş sıkkın bir ifadeyle dosyaları okuduğunu gördüm.

Bu görüntü neden bu kadar tatlıydı. "Only youuu" Chanın sesini duyunca yüzümdeki salak sırıtışı fark ettim. Hemen kendimi düzeltip Chana döndüm. kalbini tutmuş şarkı söylüyordu. Ayağına bir tekme atıp susmasını sağladım.

Hyunjine döndüğümde göz göze geldik "Sen yine de Jisungun yanında olmaya çalış herhangi bir harekette hemen bana bildir anlaşıldı mı?" Kafasıyla onaylayıp ve hafif eğilip geri doğruldu. "Eğer gerçekten oysa ne yapacaksın?" Chanın sorusuyla artık ciddileştiğini anladım. Bu beni rahatlattı çünkü artık ciddi bir şeyler konuşmak istiyordum. 

Biraz düşünüp sırıttım. "Yapamadığımı" Chanın kaşları çatıldı. "Ne diyorsun oğlum açık konuş" Göz devirip ona döndüm. Bir kere de yorma be moruk. 

"Yani eğer önceki hayatımda onu bu şekilde kaybettiysem bu sefer onu kaybetmeyeceğim. Hem birbirimize söz verdik tekrar buluşacağımıza dair." Chan ayağa kalkıp alkışladı. "Peki nasıl yapacaksın? Ya senden hoşlanmıyorsa?" 

Aslında olabilirdi. Ben her ne kadar onu geri kazanmaya çalışıyor olsam da bu onun tercihiydi belki beni sevmezdi. Hyunjine döndüm. "Jisung bu çocukları ne sıklıkla görüyor?" Hyunjin biraz düşündükten sonra yanıtladı. "Son zamanlarda daha fazla artmaya başlamış. Günlük hayatına bile girmiş" Kafamı salladım.

Aynı durum benim içinde geçerliydi. Artık günlük hayatımda da Sang-Kiyi görmeye başlamıştım. Onun masum yüzünü her gördükçe aklıma o gece geliyor. Acaba o an asla yaşanmasaydı şuan Jisung ile böyle olabilir miydik?

Kapı tıklatıldığında komutumdan sonra Jisung içeri girdi. "Efendim benden istediğiniz dosyaları yerleştirdim" Kafamı salladım "Tamam masaya koy" Kafasıyla onaylayıp bütün gözler ondayken utana utana masaya doğru ilerlerdi. Çıkmadan önce bana bir bakış attığında kapıyı çekip gideceğini düşünmüştüm fakat durmuştu. Bana bakakalmıştı. Ki aynısı benim içinde geçerliydi. Sanki bütün algımı kaybetmiş gibi hissediyordum. O da böyle hissediyor muydu? 

Bir an gözlerimin önüne Sang-Ki geldiğinde gözümden bir yaş aktı. Jisunga odaklandığımda Jisungun gözünden de bir yaş akmıştı. Chan parmağını şıklattığında odaklarımız ayrıldı. Chan bana uyarıcı bakışlar atarken gözümdeki yaşı sildim ve göstermemek adına arkamı döndüm. Jisung hemen özür dileyip gitmişti. 

Ona baktığımda sürekli gözlerimin önüne Sang-Ki geliyordu. Onu çok özlüyordum. Zamanı geriye alıp onu korumak istiyordum. O çok masumdu asla böyle şeyleri hak edecek birisi değildi. Hiç kimseyi incitmezdi. Herkesin mutlu olması için çalışırdı. 

"Dae-Jung!" 

Küçük olan büyüğünün önünde durup ellerini tuttu. Büyük olan küçüğüne her şeyiymiş gibi bakıyordu. Zaten öyle değil miydi? 

"Seni çok seviyorum bebeğim" Dedi büyük olan küçüğünün tombul yanaklarını elleri arasına alırken. Küçük olan sevgili olmalarına ve bu kelimeleri her gün duymasına rağmen ilk defa duyuyormuş gibi kalbi atıyor ve kan yanaklarında toplanıyordu. "Dae-Jung" Küçük olan tekrar büyüğüne seslendiğinde büyük olan kalbinin ritimlerini sabit tutmaya çalışarak küçüğüne baktı. 

"Biz asla ayrılmayacağız değil mi?" 

Büyük olan gülümsedi. "Asla bebeğim asla" Küçük olan sevinip büyüğünün boynuna kollarını doladı. Büyüğü artık dayanamayıp küçüğünün dolgun dudaklarına bir öpücük bıraktı. Fakat bu küçük öpücük ikisine de yetmemişti. Küçük olan hemen atılıp büyüğünü derin bir öpücüğün içine çekti. 

"Minho!" 

Daldığım rüyadan Chanın önümde bağırıp elini sallamasıyla uyandım. Etrafa boş bakış attıktan sonra her şeyi hatırladım ve Chana baktım "Dalmışım" Chan geri yerine otururken bana endişeli bakışlar atıyordu "Belli oluyor. Yine nerelere gittin" Elimle gözlerimi ovuşturarak biraz daha odaklanmaya çalıştım.

"Chan ben onu çok özlüyorum" Kelimeler beklemediğim gibi çıkmıştı ağzımdan. Kalbimdeki acı tekrar büyümeye başlamıştı. Aynı anda akan göz yaşlarımda bu acıyı katlıyordu. Chan kaşlarını çatıp hemen yanıma geldi. Beni kafamdan çekip göğsüne bastırdı. "Ben buradayım Minho" Kollarımı onun beline dolayıp içimden geldiği gibi göz yaşlarımı bıraktım. Hyunjin de bana verebilecek peçete arıyordu.

"Eminim oda seni özlüyordur Minho." 

-----------------------------

Ben bu ficdeki Minsung ve Dae-Jung, Sang-Ki ikilisine çok üzülüyorum. :c 

See You Again -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin