Jisung eve girdiklerinde rahat bir nefes vermişti. Bütün gün boyunca Minhonun peşinden koşuşturmuştu ve baya yorulmuştu. Eve geldiklerinde Minho üzerini değiştirip ofisine girmişti. Jisung Minhonun giyinme odasına girip kıyafetlerini düzenledikten sonra kendi kıyafetlerini değiştirdi.
Mutfağa girip yapabileceği şeyleri düşündü. Aç olmadığını anladığında buzdolabında bulduğu dondurmayı aldı. İlk günden bu kadar rahat davranması normal mıydı bilmiyordu fakat Minho ofisinde olduğu sürece evin içi güvenliydi.
Salondaki koltuğa geçip dondurmayı açtı. Televizyonda bir film izlerken arada da dondurmadan yiyordu. Bir kapı açılma sesi duyduğunda sol tarafına döndü. Minho üstünde beyaz tişört ve altında gri pijamayla Jisunga bakıyordu. Jisung hemen ayağa kalkıp kendisini düzeltti. Minho biraz daha yaklaştığında Jisung karanlık yüzünden göremediği yüzünü yeni görüyordu. Dağılmış saçları ve gözündeki gözlükle bir hayli yakışıklı görünüyordu.
"Şey... Ben... Siz ofisinizdesiniz diye şey ettiydim yani"
Jisung aceleyle kendisini açıklamaya çalışırken Minho onu umursamadan koltuğa oturdu ve masadaki dondurmayı eline aldı. "Şey isterseniz yeni kaşık get-" Minho Jisungun kaşığıyla dondurmayı yemeye başladı. Minho Jisungun önünde dondurmayı yerken Jisung neredeyse yaşlı gözlerle dondurmaya bakıyordu. 'Ama o benimdi'
Minho Jisunga döndüğünde neredeyse ağlayacağını görünce kaşları havalandı. "Ne? Ne oldu?" Jisung burnunu çekti. "O-o" Tekrar burnunu çekti "B-benimdi" Minho bir dondurmaya bir de Jisunga bakıyordu. Gerçekten bunun için mi ağlıyordu şuan?
Minho dayanamayıp televizyona bakarken konuştu. "Git kaşık al gel" Jisung burnunu çekmeyi bırakıp ilk önce ciddi mi diye Minhoya baktıktan sonra yalın ayak koşarak mutfağa gitti. Çekmeceden hızla bir kaşık alıp salona koşmaya başladı.
Kaşığıyla birlikte Minhonun yanına oturdu. Minho hala televizyona bakarken dondurmayı ona uzattı. Jisung gözlerini dondurmadan ayırmadan bir kaşık aldı. Birlikte televizyon izlerken dondurma yiyorlardı. Jisung ilk günlerden birbirlerine bu kadar yakın olmalarına şaşırmış olsa da mutluydu.
Filmin yarılarında dondurmayı yemeyi bırakıp Minhoyu izlemeye başladı. Bu adam garip bir şekilde kendisine fazla tanıdık geliyordu. Sanki daha önce tanışıyorlarmış gibi bir yakınlık.
"Dae-Jung! O dondurma benimdi!"
Kahverengi saçlı çocuk sevgilisinin dondurmasından bir kaşık kaçırmıştı. Sevgilisi ise homurdanmıştı. Bir kafenin merdivenlerinde aldıkları dondurmaları yiyorlardı fakat kahverengi saçlı çocuk hile yaparak sevgilisinin dondurmasını da yiyordu.
"Ne olmuş yani? Senin benim mi var aramızda?"
Küçük çocuk sevgilisinin bu hallerine güldü ve kendi elleriyle dondurmasından ona yedirdi. Kahverengi saçlı çocuk inkar bile etmeden sevgilisinin elinden yedi. Ağzındaki dondurmayı bitirdikten sonra küçük sevgilisinin burnuna öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum bebeğim"
"Jisung iyi misin?"
Jisung o an gerçek dünyaya geri döndü. Minho ona telaşlı bakışlarıyla bakıyordu. Jisung gözlerinden yaşlar aktığını fark etti. "Yemene izin verdim hala neden ağlıyorsun?" Jisung yanaklarındaki yaşları elinin tersiyle sildi. "Yok hayır... Aklıma annem geldi de ondan şey oldum ben yatıyorum size iyi geceler"
Jisung gözlerindeki yaşları silmeye çalışırken koltuktan kalkarak odasına gitti. Minho arkasından ona bakıyordu. Neden ağladığını anlamamıştı. Fakat ağladığı için kedisini suçlu hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfiction!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.