Minhonun beni konuşmaya çağırmasından tam 16 dakika geçmişti. Tek yaptığımız birbirimize kaçamak bakışlar atmak ve laf gevelemekti. Sürekli havanın güzelliğinden halının desenlerinden bahsedip duruyorduk. Bu gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı. Onu neden öptüğümü konuşacaktık fakat ikimizde çekiniyorduk. Eğer böyle giderse bu konu hiç açılmayacaktı.
"İşte ben de küçükken bir gün-"
"Minho sadede gelelim!"
Sonunda dayanamayıp konuşmamla bakışlarını halıdan kaldırıp bana baktı. Cesaretimden dolayı bu sefer utanıp bakışlarını kaçıran ben olmuştum. Niye öyle anırıyorsun hayvan! Minhodan küçük bir kıkırtı duyduğumda kafamı ona çevirdim. Komik bir şey mi var şerefsiz?!
"Neden gülüyorsun?"
Düşüncelerimi dile döktüğümde gülüşünü durdurmaya çalışarak dudak içini ısırdı. Elini ensesine atıp göz teması kurmaya çalıştı. Gözlerimi sanki göz kırpmama yarışı yapıyormuşuz gibi ondan ayırmıyordum. "Sadece beni aniden öpüşün aklıma geldi de"
Kanın yanaklarıma pompalandığını hissediyordum. Yüzüm tekrardan bir domatese dönecekti. Bakışlarımı kaçırıp göz kırmama yarışmasını kaybettiğimde yanaklarımı saklamaya çalıştım. "Ö-öyle hemen sö-söylenmez ki"
Kekelediğim için kendime kızarken yumruklarımı sıktım ve tırnaklarımın derime batmasına izin verdim. Ayrı koltuklarda birbirimize bakarak oturuyorduk. Zaten yakın olsak direk kalpten gidebilirdim. Hala onu neden öptüğümü ben bile bilmiyordum.
Kendi koltuğundan ayağa kalktığında bakışlarım merakla onu buldu. Yanıma gelmezdi değil mi? Gözleri benim gözlerimdeyken yaklaştı ve yanıma oturdu. Dilimi eşek arıları soksun! Biraz yana kayıp aramıza mesafe koymaya çalıştım fakat belimden tutup kaçmamı engelledi. Bu yakınlık fazla bu yakınlık fazla bu yakınlık fazla
"Beni gerçekten neden öptüğünü söyler misin?"
Harika şimdi ne diyeceğim? Bedenim kendi kendisine hareket ediyordu? Dudakların çok güzel görünmüştü? Ben aslında gitmeye çalışıyordum dudakların önüme geçti ve rüzgarın gücü sayesinde dudaklarıma yapıştın? Bence en iyisi sonuncusuydu.
"Canım istedi?"
Tamam bu sonuncusundan bile saçmaydı. Ona da saçma gelmiş olacak ki kaşlarını çattı. "Canın istedi diye mi?" Kafamı salladığımda kırıldığı çok belliydi. İçimdeki ses bu doğru değil diye bağırırken onu susturmaya çalışıyordum. Yüzü asık ayağa kalktığında kalbim bu yüzü görmeye el vermedi. "Üzüldünüz mü?" Bana arkası dönükken kafasını salladı. "Hayır sorun değil."
Tekrardan bana döndüğünde yüzünde büyük bir soğukluk vardı. "Sadece bir daha insanları sırf canın istedi diye öpme" Ardından hiçbir şey demeden odasına çekildi. Salak ben üzdüm işte onu! Tam bir salağım!
Bir öpücüğü neden bu kadar abartıyordu ki? Eminim hayatı boyunca bir sürü kızdan öpücük çalmıştır şimdi bunu neden bu kadar büyütüyordu?
Hemen ayağa kalkıp odama koştum ve kapıyı kapatıp kilitledim. Bunu çocuklarla konuşmama gerekiyordu. Her ne kadar salak olsalar da tek konuşabileceğim kişilerdi. Laptopu açmaya çalıştığımda şarjının olmadığını görünce sinirle geri kapattım. Tam zamanıydı!
Yataktan kalkıp odamın her yerinde laptopun şarjını aradım fakat yoktu! Neden her şey aradığımda yok oluyor aramadığımda gözümün önünden ayrılmıyordu!? Çekmecelerin hepsine baktığımda da bulamayınca ellerimi belime koydum ve etrafıma bakındım.
En son nereye koymuştum bu şarjı ben? Odanın kilidini açıp dışarı çıktım. Bu seferde salon, mutfak hatta banyoya bile bakmıştım. Son olarak Minhonun ofisi kaldığında odanın önünde durup derin bir nefes aldım. Pekala az önce aramızda bazı buzluklar oluşmuş olabilirdi faka bu şarjı alamayacağım anlamına gelmiyordu. Hem neden her şey bugün üst üste geliyordu?!
Kapıyı bir kaç kez tıklattım "E-efendim" Hala vücudumda olan korku yüzünden titreyen sesimi engelleyememiş kekelemiştim. Sert bir o kadarda durgun bir ses geldi. "Gir"
-------------------------------------------
Sanırım bir kaç bölüm sonra final yapmayı düşünüyorum çünkü bu fic için aklıma bir fikir gelmiyor artık. Bu fic için bütün ilhamım söndü üzgünüm :c
Oy ve yorumlarınız benim için kıymetlimiss~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
See You Again -Minsung
Fanfic!✔! Jisung Minhonun kişisel asistanı olduğunda bu adamla ilk kez karşılaştığını sanıyordu fakat onların bir geçmişi vardı.