fourteen

2K 241 21
                                    


Yataktan kalktığımda başıma çok şiddetli ağrılar girmeye başlamıştı. Başımı tutup günlük işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçip kendime kahvaltı hazırladım. Minho bugün başka bir şirketle iş yemeğindeydi. Benim gelmeme gerek olmadığını söylemişti. Kısaca bugün izinliydim.

Bu akşam Sanın evine misafir olarak gidip eşiyle tanışacaktım. Bunu hatırlayıp gülümsedikten sonra kahvaltımı bitirdim. Salona geçtiğimde Hyunjin pencerenin yanında durmuş hiç görmediğim ciddi ifadesi ile telefonda birisiyle konuşuyordu. Biraz yaklaşıp dinlemeye başladım.

"O olduğundan emin misiniz efendim?" 

"Peki efendim"

Ardından telefonu kapatıp arkasını döndü. Salak ben kaçmayı unutmuştum. "Jisung?" Sanki burada olmama çok şaşırmış bir ifade vardı yüzünde. Biraz da gerginlik.

"Hyunjin! Günaydın" Hyunjin gülümseyip telefonu cebine koydu. "Günaydın" Yanıma yaklaşıp "Bugün herhangi birisiyle görüşecek misin?" San ve Seungmin ile olan buluşmamı hatırlayıp kafa salladım. "İlk önce Seungmin ile buluşacağım ardından akşama Sanın evine misafir olarak gideceğim" 

Hyunjin kafasını salladı "O zaman hazırlan seni ben bırakırım" Kafamı salladıktan sonra koşarak giyinme odasına gittim. Giyecek çok çeşidim yoktu bir ara Felix ile alışverişe gitmem gerekiyordu. 

Beyaz desenli bir gömlek ve siyah kot pantolon giydikten sonra bir süre aynada kendime baktım. Kabul ediyorum harika bir vücudum var. Kendime bakmaya devam ederken telefonum çaldı. Arayan kişi ablamdı. Günlerde sık sık arardı ve ne yaptığımı nasıl olduğumu sorardı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Jisung"

"Efendim ablacım"

"Nasılsın ne yapıyorsun?" Ben demiştim 

"İyiyim Seungmin ile buluşmaya gidiyorum"

"Bugün izinli misin?"

"Evet bende şaşırdım fakat Minho izinli olduğumu söyledi."

"Güzel. Ah bu arada babam bir gün bizi de ziyarete gelmen gerektiğini söyledi."

Şaşırmıştım. Çünkü evde olduğum günlerde asla bana bir selam bile vermezdi. İş bulamadığım için beni sürekli beceriksiz diyerek azarlardı. Zaten iş bulduğumu söylediğimde çok sevinmişti. O gün ilk defa benimle gurur duyduğunu söylemişti. 

"Tamam bugün yanına giderim. Şimdi gitmeliyim görüşürüz"

"Görüşürüz minik sincabım"

Ablamın hitabından sonra gülümseyip telefonu arka cebime koydum. Bugün Seungmin ile bir kafede oturacaktık fakat birlikte babamın yanına gitmek onu sıkmazdı. 

Odadan çıkıp salona geldiğimde Hyunjin koltukta oturmuş beni bekliyordu. "Geldim gidebiliriz" Beni duyduktan sonra gülümseyip ayağa kalktı. Evden çıktıktan sonra arabaya binip gideceğimiz yere kadar sürmeye başladı. Yolculuk sessizdi. Hyunjine baktığımda bir şey düşündüğü çok belliydi bu yüzden onu rahatsız etmek istemedim. 

Buluşacağımız kafeye geldiğimizde ikimizde arabadan indik. Suengminin oturduğu masaya geldiğimizde Seungmin direk bana sarılmıştı. Sarılmasına karşılık verip bende sıkıca sarıldım. Ayrıldığımızda Hyunjine sorgulayan bakışlarını atıyordu. 

Hyunjin elini uzatıp gülümsedi. Seungmin kesinlikle sahte olan gülümsemesiyle Hyunjinin elini kısaca sıkıp hemen bırakmıştı. "Seungmin herhangi bir şey sipariş etmediysen eğer buradan ayrılabilir miyiz?" Seungmin kafasını salladı "Hayır seni bekledim fakat neden?" 

"Bugün ablam aradı ve babamı ziyarete gitmemi söyledi" Seungmin gülümsedi "Tabii olur" Tekrar kalkıp Hyunjinin arabasına bindik. Bu sefer ben arkaya oturmuştum. Hyunjin ve Seungmin ise yan yana oturmuşlardı. 

Birbirlerine garip bakışlar atıyorlardı ve bu benim kahkaha atmama neden oluyor. Zorda olsa kendimi tutuyordum. 

Hyunjine tarif ettiğimiz yere geldiğimizde arabadan inip içeri girdik. Seungmin ve ben lisede sürekli buraya gelirdik bu yüzden neredeyse her yerini ezberlemiştik. Arkaya baktığımda Hyunjin meraklı bakışlarla etrafı inceliyordu. Ona gülüp Seungminin omzuna dokundum Bana döndüğünde biraz eğilip fısıldadım.

"Ben babam ile konuşurken sen ona buraları gösterirsin" 

"Ne hayır! Jisung!"

Onu dinlemeden Babamın bulunduğu odaya girdim. Babam her zamanki gibi kağıtların içinde kaybolmuştu. Hepsinin veli şikayeti veya başvuru olduğu belliydi. Hep böyle olmuştu. Kapının açılıp kapanma sesi duyulduğunda kafasını kağıtlardan kaldırıp bana baktı. 

"Jisung?"

"Baba?"

"Hoş geldin"

"Hoş buldum"

Masanın yanındaki sandalyeyi gösterdi. "Taşındığından beri buraya hiç gelmezdin ne oldu?" Bana kırıldığı çok belliydi. Beni ne kadar azarlasa bile bunu iyiliğim için yaptığını ikimizde biliyorduk. O sadece benim iyi bir işte para kazanıp ayaklarımın üstünde durmamı istiyordu. Ben de öyle yapacaktım asla onu hayal kırıklığına uğratamazdım.

"İşte bu yüzden geldim. Seni görmek istedim baba" Kafasını tekrar kaldırıp gülümsedi. Annem öldüğünden beri çok sık gülümseyen birisi değildi babam. Anneme olan aşkını herkes bilirdi. Annem öldüğünde ise yıllarca kendisine gelememişti. ilk başlarda kendisini alkole vermişti fakat ardından ablamın babama bağırıp gerçek bir baba olmasını söylediğinde kendisini toparlamaya başlamıştı. 

Babam her zaman bana anneme benzediğimi söylerdi. Hatta ablam ve abim bu yüzden babamın bana daha çok sevgi gösterdiğini söylerlerdi. Annem öldüğünde sekiz yaşındaydım. İlk başta ona ne olduğunu anlamamıştım. Beni bıraktığını düşünmüştüm. Fakat büyüdükçe her şeyi anlamıştım. Ki bu beni daha çok yakmıştı. 

Aklıma gelen anılarla gözlerim dolmaya başlamıştı. Yanağımdan bir damla süzüldüğünde göz yaşlarımı tutmama kararı aldım. Babam sandalyesinden kalkıp yanıma geldi ve diz çöktü. Yanaklarımdan akan özlem göz yaşlarını elinin tersiyle sildi.

"Ağlama" Yutkunup devam etti. "Ağlamamalısın" Kafamı salladım fakat hala ağlıyordum. Babamda ağlamaya başlamıştı. Ona yıllar sonra sımsıkı sarıldığımda oda bana sıkıca sarıldı. "Onu çok özlüyorum" Hıçkırıklarımın arasında söylediğimde kafasını salladı. "Ben de" Bu daha çok ağlamama neden oluyordu.

Emindim ki en çok içi yanan babamdı. En sevdiği kişiyi kaybetmişti ve üç çocuğun sorumluluğunu kendi sırtına yüklemişti. Ama ne olursa olsun bu kırığı bize göstermiyordu. Hep güçlü durmaya çalışıyordu. Bu yüzden babamı beni azarlasa bile çok severim. 

Ayrıldığımızda ikimiz de hala ağlıyorduk. Bizden başka bir hıçkırık sesi duyduğumda kafamı kapıya çevirdim. Abim kapıya dayanmış bizden gizli ağlıyordu. Onu fark ettiğimizde ellerini salladı. 

"Gözüme toz kaçtı" 

---------------------

*-*

Umarım güzel ilerliyordur c: 



See You Again -MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin