50. Final -part 1-

330 66 56
                                    

Weste ve yıldızların ışığı çatlaklarla bezeli yıkık duvarlardan içeriye sızıyor dondurucu karanlığı bir nebze de olsun aydınlatıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Weste ve yıldızların ışığı çatlaklarla bezeli yıkık duvarlardan içeriye sızıyor dondurucu karanlığı bir nebze de olsun aydınlatıyordu. Mabedin girişini Eran'ın enerjiyi takip etme yeteneğiyle kısa sürede bulmuşlardı. İçeriye girer girmez bir ateş yakıp ısınmaya çalıştılar. Çatırdayarak yanan kuru odunların etrafına oturdular sessizce. Gözler tek bir noktaya sabitlense de üç kafada da farklı düşünceler uçuşmaktaydı.

"Sizi bilmem ama açlıktan bayılacak gibi hissediyorum," diyerek sükûneti böldü İro.

"Akhin burada yiyecek ve giyecek bir şeyler olduğunu söylemişti," gözleri dans eden alevlere kenetlenmiş halde konuştu Amenia. "Isınınca onları aramaya koyuluruz."

"Aramamıza gerek yok aslında, Eran yine gücünü kullanıp onları eliyle koymuş gibi bulabilir, değil mi dostum?"

Eran hipnoz olmuş gibi ateşe bakıyordu. İro'yu duymadı. Alevler yükseliyor, etrafa kıvılcımlar saçarak odunları küle çeviriyordu. Ateş ve kül, biri yanarken biri yere çöküyordu. Ateş için kül diye düzeltti kendini. Alevlerin devam etmesi için yanmalıydı odun. İçinde de böyle bir yangın vardı. Onunla gidebilmesi için Eran'da ateşe atmalıydı her şeyi. Bunu yapacak gücü, bu güce ulaşacak inancı var mıydı bilemiyordu.

"Eran?"

İrkildi, sararıp solmuş bakışları İro'nun gözlerine kenetledi.

"Yine beni dinlemiyorsun!" diyerek homurdandı zagzos.

"Gücünü kullanmak onu yormuş olmalı İro, bu kez yiyecekleri ben bulurum," diyerek ayağa kalktı Amenia. Eran'ın yüzü epey solgun gözüküyordu.

"Hayır, otur." Durdurdu Amenia'yı, "ben bulurum." Burada oturup düşünerek kendine işkence etmektense yiyecekleri arayarak aklını dağıtabileceğini düşündü Eran.

"Daha iyi bir fikrim var, birlikte arayalım Eran."

Amenia'ya baktı, gözleri parlıyor yüzü ışık saçıyordu. Başını yukarı aşağı sallayınca dünyalar onun olmuş gibi güldü pembe kanatlı kız. Birlikte yürümeye başladılar. Elini mabedin yıkık duvarlarından birine değdirtene kadar sessizce Eran'ı izledi Amenia. Gözleri yine rengârenk olan adama baktı hayranlıkla. Sonra duraksadı, kaşlarını çattı hoşnutsuzca. Neler olduğunu anlamayan geç adama imalı bakışlarını dikti.

"Neyin var Eran?" dedi, kendinden saklanan büyük bir sır varmış gibi çıkan sesiyle. "Betin benzin attı iyice. Yolculukta mı üşüttün, hasta mısın?"

"Yok bir şeyim, iyiyim."

"Yoksa bize söylemediğin bir şey mi kemiriyor içini?"

"O da nerden çıktı?" gözlerini kaçırıp duvara döndü Eran.

"Konuşmuyorsun, hiçbir şeyi anlatmıyorsun. Seninle konuşurken bomboş bakıyorsun, tıpkı," bir adım ilerledi Amenia. "kaybolmuş gibi."

Burnundan soludu Eran, "Soldaki duvarın arkasında, yiyecek ve birkaç battaniye görüyorum." Ayağa kalkıp Amenia'ya bakmadan ilerlemeye başladı.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin