y.ö. 124 Hiddum Andarun Kalesi
Elindeki onlarca parşömeni koridor koridor taşımıştı Eran. Baş nöbetçi önde Eran peşinde arşive doğru gidiyorlardı. Kütüphanenin alt katındaydı arşiv. Eran ve prenssoyların her zaman gittikleri bir yer sayılmazdı. Eran, arşive en son bundan yedi arf önce gitmişti. Kendisi ve ailesi hakkında bir bilgi bulmayı umuyordu o zamanlar. Eski parşömenleri kurcalarken yakalanınca bulabildiği tek şey bir daha oraya tek başına girmesinin yasaklanması olmuştu. Arflar sonra cezası kalksa da ailesini bulma ümidini kesmiş, genç adam kral olmaya odaklanmıştı.
Elinde tuttuğu parşömenlere göz gezdirdi Eran, yürürken aklına muzipçe bir fikir gelmişti. Gelen Herradenlerin bütün bilgilerini elinde tutuyordu, içlerinden birisi de pembe kanatlı kızın parşömeniydi. Eran gülümsedi, kızın adını öğrenmek için güzel bir fırsat yakalamıştı.
Baş nöbetçinin hemen arkasındayken parşömenleri kurcalayamazdı. Bu nedenle sessizce yürümeye devam etti. Elleriyle enerjiyi hissedip yazılanları görmeye kalksa yürürken odaklanamazdı. Mürekkebin titizlikle parşömene bıtaktığı izleri okumak için bir yol düşünürken uzun koridor sona erdi, kütüphaneye vardılar. Üstelik Eran'ın elinde tuttuğu parşömenlerin sahipleri de buradaydı. Şalem onlara kütüphaneyi anlatıyordu. Arşive inmek için arkalarından geçmeleri gerekiyordu.
Amenia talim alanlarından sonra gördüğü devasa kütüphane ile dilini yutmuş, şaşkınlık ve hayranlıkla etrafına bakıyordu. Destanları, hikayeleri, bilgileri, geçmişi sayfa sayfa saklayan binlerce kitap raflarda duruyor "Oku bizi," diye fısıldıyordu. Gördüğü en büyük kütüphaneydi burası. El yazması özel kitaplar, en çok da deri ciltli kitaplar dikkatini çekiyordu. Kitaplara bu kadar değer veren bir ırkın nasıl olur da arflarca kendilerine barbar olarak anlatıldığına şaşırıyordu Amenia. Arflardır okulda anlatılanlarla gördükleri çelişiyordu. Hayvanlara, kitaplara, doğaya ve bilime saygı duyan bir ırka barbar demek doğru olamazdı.
Şalem'in peşinden ilerlerken daha çok şaşıracağını tahmin edemezdi Amenia. Düşünceler içinde kulaç atarak yürüyordu, etrafındaki Herradenlere bakıp kendisi gibi düşünen var mı diye zihnindeki sorular beynini kemiriyordu. Şalem'i takip edince beyni kısa devere yapmış gibi düşünmeyi durdurdu. Devasa teleskobu kitaplıkların arkasında görünce mutluluktan ne yapacağını şaşırmıştı.
Babasının onun için yaptığı kulübedeki teleskoba aşık atan devasa boyuttaydı bu teleskop. Şalem'in söylediğine göre bu teleskobu istedikleri zaman kullanabilirlerdi. Aile özlemi kenara çekilip mutlu olmasına müsaade etmişti. Heyecanına ortak olan kimse var mı diye etrafına bakındı Amenia. Gamaların talim alanında duyduğu coşkudan eser yoktu. Hatta gönüllü Piera ve Yosalar bile Amenia kadar heyecanlanmamışlardı. Amenia hariç herkes burası da anlatılınca tekrar cennet koridoruna, odalara dönmeyi bekliyorlardı. Bu gezintiden çoğunluk aynı tadı alamamıştı, ortak his yorgunluk olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDARUN *Düzenlenecek*
FantasíaWattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, rengârenk yıldızların sonsuz karanlıkta parladığı, gezegenlerin yörüngelerinde uyum içerisinde dolaştığı Poleane adlı evreni düşünün... Çekin...