Uzunca bir zaman sonra yeni bölümü paylaşıyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Y.Ö. 123 Hiddum Andarun Kalesi
Kalenin kalın duvarları Nebulio'nun capcanlı maviliği ve enerjisiyle griye boyanalı saatler geçmiş, Amenia zırhının şıngırtı ritmi eşliğinde merdivenleri iniyordu. Desan'ın gür sesiyle uyanıp apar topar hazırlanmıştı yine de diğerlerine yetişememiş geç kalmıştı. Yemekhaneye giderken Gawan'ın alışkın olduğu tavrı ile laf iliştirmesi gecikmemişti. Amenia alttan alınca Gawan'ı susturmak yine Parus a düşüyordu.
Neredeyse bir haftadır Hiddum'daydı Amenia. Andarun Kalesine geleli o kadar az mı olmuştu? Burada olan bitene öyle çabuk alıştığına hayret ediyordu. Sanki ailesinin yanından ayrılalı iki arf geçmiş, birlikte yemek yediği insanlarla arflar eskitmişti. Şaşkınlıkla pörtleyen gözlerini bir bir etrafındaki suretlerin üzerinde gezdirdi. Parus, Tamh hatta Gawan çehrelerini zihni ne ara ezberlemişti? Eran ve yaşadığı onca olay ne ara imkânsızlık kategorisinden çıkıp gerçekten yaşadığı bir anı, geçmiş oluyordu? Elini zırhının altındaki cebe götürdü, orada duran parşömen ve altın parçacığa dokundu. Dün gece boyunca kütüphaneden odasına geçince bunlara bakıp düşünmüş, heyecandan kalbi göğsünü yumruklamıştı. Şimdiyse heyecanının yerinde yeller esiyordu. Alışmak sandığından çok daha kolaydı.
Arada sırada annesinin, babasının, yakın arkadaşı Çaim'in, Liena'nın, Baht amcasının simaları düşüncelerine tünüyor o zamanlarda gözlerinin buğulanmasına engel olamıyordu. Günler öncesine göre daha az özlem duysa da şimdi olduğu gibi kendini sorgulamaktan alıkoyamıyordu. Alışmak, nasıl oluyor da bu kadar çabuk alışıyordu şu haline? Daha kanat çırpmaya fırsat bulmadan kendini olayların içinde buluyordu. Sahi, kanadındaki sarılara bile alışmıştı Amenia, her şeye neden alışamasın ki...
"Amenia, tabağındakileri yemeni bekliyoruz. Hadi acele et biraz," Gawan'ın sesiyle Hiddum'a geri dönmüştü Amenia.
Tabağına baktı, üst üste o kadar çok yemek konmuştu ki bunların hepsi midesini patlatabilirdi. Ne ara doldurmuştu tabağını? Üstelik az pişmiş sülin ve hatta çiğ balıketi... Sabah sabah bunları görünce kalan iştahı da kaçmıştı.
"Sanırım bütün bunlar benim için fazla, zaten aç hissetmiyorum. Komutan Desan'ı daha çok bekletmeyelim..." Amenia daha cümlesini bitirmeden Tamh, cüssesine rağmen inanılmaz bir el çabukluğu ile kızcağızın önündeki tabağı kapıverdi.
"Ben de bunu demeni bekliyordum, kusursuz bir plan! Gelin bakalım yemekcikler, Tamh'ınız sizi bekliyordu!" Kahkahasına rağmen boğulmadan tepeleme dolu tabağı iki saniyede silip süpürdü.
Olan biteni masadakilerin anlaması için iki dakika gerekmişti. Neler olup bittiğini ilk anlayan kahkahalara boğulan Gawan oldu. Tamh'ın neden Amenia'nın tabağına en güzel yiyecekleri yığdığını şimdi anlamıştı. Tamh, son lokmayı da midesine indirince neler olduğunu anlatmaya başladı. Amenia'nın bu kadar çok yemeği görünce iştahının kaçacağını tahmin etmişti. Gözüne kestirdiği en güzel yiyecekleri bir bir kızcağızın tabağına koymuş, bu sayede yemekleri kimsenin yiyememesini garantilemişti. Amenia dalıp gittiği için hiçbir şeyi fark edememişti de. Olan biteni anlatmak herkesi kıkırdatmaya fazlasıyla yetmişti. Günün devamına da yetecek neşelerine bu sayede kavuşmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDARUN *Düzenlenecek*
FantasyWattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, rengârenk yıldızların sonsuz karanlıkta parladığı, gezegenlerin yörüngelerinde uyum içerisinde dolaştığı Poleane adlı evreni düşünün... Çekin...