Bölümden önce herkese merhaba! Kısaca yapacağım yeni bir şeyden sizleri haberdar edeceğim. Bölümün başına yazıyorum çünkü bunu hepinizin okumasını istiyorum. Son zamanlarda gerçekten oldukça yoğun olsam da hikaye yazmaya devam ediyorum. Okuyan destekleyen herkese teşekkür etmek için bölümleri sırayla yorumlarıyla bana destek olan harika fantastik meraklılarına ithaf etmek istiyorum. Diyeceklerim şimdilik bu kadar keyifli okumalar. (Bölüm sonunda yine konuştum :D)
Y.Ö. 123 Hidddum – Andarun Kalesi
Sabahın erken saatlerinde yatağından ok gibi fırlayıp çıkmıştı Amenia, gece rüyasında gördükleri yüzünden içi içine sığmıyordu. Karman çorman olmuş kızıl saçlarla, son günlerin yorgunluğunu ele veren şişmiş gözlerle odanın bir köşesinden bir köşesine hızla yürüyordu. Aklına bir düşünce takılınca istese de sabit duramazdı, sağ eli dudağında ahşap zeminde iç gıcıklayan bir ses oluşturacak şekilde hareket ediyordu. Kafasında ise bir planın taslağı şekillenmekteydi.
Rüyasında o Lutha'yı görmüştü Amenia. Küreyi elinde tutuyordu sarışın adam. Mavi gözleri kanatları gibi parıldıyordu. Doğrudan Amenia'ya bakıp arkasında sakladığı sağ elini havaya kaldırıyor "Bunu mu istiyorsun?" diyordu. Küreyi gösteriyordu. Amenia hamle yapıp küreyi almaya çalıştığında elindekini odanın içine fırlattı. O sahte tebessümü ile gülümsüyordu yine. "Küreyi istiyorsan gel de onu bu odadan çıkart!" rengârenk saydam küre odanın içinde yuvarlanırken peşinden koştuğunu hatırlıyordu Amenia. Rüyası küreyi alamadan koşuşturduğu sırada son bulmuştu.
Bu rüya aklına inanılmaz bir fikir davet etmişti, dün ölümden korkarken bu deli cesaretine ne zaman eriştiğini bilmiyordu. Rüyasında Lutha'nın ona dediğini yapacaktı, küreyi istiyorsa gidip onu o odadan almalıydı! Eran'ın bir şeyler yapmasını bekleyecek zamanlarının olmadığının farkındaydı. Aklında cesaretine uygun bir delilikte planı bile vardı. Kafasına tüneyen fikirlerden emin olunca bir çırpıda üstünü değiştirdi. Kahvaltı için yemekhaneye inmeden önce her şeyi tamamen düşünmeli, hesaplamalıydı. Çalışma masasına geçti, parşömenleri bir kenara iteleyip detayları düşünmeye başladı. Planı güzeldi ama tek başına bunu başaramazdı, biliyordu Amenia. Pembe gözlerini gümüş kadehe sabitledi. Elini uzattı, kadehteki soğuk suya parmağını daldırdı.
"Rin," kibarca seslendi çamur çapkınına. "Yardımına ihtiyacım var!"
***
"Ne yani Eran! Dün olanlara rağmen o toplantıya gerçekten gideceğimize inanamıyorum!" İro sinirle olabildiğince kısık bir sesle Eran'a çıkışıyordu. Yemek yedikten sonra Prenssoyun dedikleriyle bütün keyfi kaçmıştı. "Vaknas'tan uzak duracağız sanıyordum! Doğruca konuşmaya gitmek de ne demek şimdi?"
"Beni dinlersen anlayacaksın İro, Vaknas toplantısına değil Mu'nun yanına gideceğim. Sen burada kalacaksın." Eran ise İro'nun aksine oldukça sakindi. Ağır adımlarla koridorda ilerliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDARUN *Düzenlenecek*
FantasíaWattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, rengârenk yıldızların sonsuz karanlıkta parladığı, gezegenlerin yörüngelerinde uyum içerisinde dolaştığı Poleane adlı evreni düşünün... Çekin...