Video; Most Epic Hero Music "Never Give Up" okurken dinlemenizi tavsiye ederim.
Y.Ö. 124 Hiddum; Andarun Kalesi
Hiddum, kendi etrafındaki bir turunu tamamlamış Herrum'un gölgesi ardından Nebulio'nun ışıklarını bekliyordu. Aslan saldırısı yüzünden uzun süren gece sonlanmış, yorucu bir gün daha başlıyordu.
Nebulio sıcak ışıkları ile Andarun Kalesi'nin duvarlarını sarıya boyamadan önce, dünkü aslan saldırısından beri nöbet bekleyen Seferdarlar görevlerini Gözcülere devrediyorlardı. Şehirlere gidecek olan zagzoslar sessizce Andarun'dan ayrılmaya başlamışlardı. İro da bu güne erkenden uyanan zagzoslar arasındaydı.
Erkenden uyanan İro, Eran'ı da uyandırmıştı. Gökyüzünün mavi rengini almadığını gören Eran, dünün yorgunluğunun vermiş olduğu baş ağrısıyla yatağını terk ediyordu.
"Beni neden erkenden uyandırdın, biliyorsun dün yorucu bir gün geçirdim. Biraz daha uyumalıyım,"diye sitem edercesine homurdandı.
"Seni uyandırmak için geç bile kaldım Eran. Bu gün talim yapacağını unutmadın umarım. Gar'hun'un zamana ne kadar önem verdiğini unutma, Nebulio gökyüzünü mavi yapmadan hazır olmalıyız. Rakibinin kim olacağını bile bilmiyoruz," diye söylendi İro. Pencerenin yanındaki tüneğinden kalkıp Eran'ın üstüne süzüldü.
"Herman'ın kırık kanatları..." diye mırıldanırken kolunu kaldırıp İro'nun konmasını sağladı. "Bir an önce hazırlanmalıyız," diye ekledi.
İro omzuna konunca, uykusunu yeterince alamayan kemikli yüzünü iki eli ile sıvazlayıp hazırlanmak için yatağının yanından ayrıldı. Omuzlarına doğru uzanan koyu kahverengi saçları karman çorman olmuştu. Saçlarından bir ton daha koyu sakalları, kalın kaşları ve kahverengi gözlerini örten kirpikleriyle yorgunluğunu saklamaya çalışıyordu. Yinede açık tenine inat gözlerinin altındaki morluklar pressoyun uykusuzluğunu ele veriyordu. Alnındaki ter damlaları yüzünün keskin hatlarından aşağıya kayıyor, elmacık kemiklerini teğet geçerek sakallarını ıslatıyordu. Terlediği için geceliği sırtına yapışmıştı. Üstelik geceliğin kumaşı boynunu kaşındırıyordu.
Uyurken çoğu Hiddarun gibi kanatlarını sırtındaki keselerine gizlerdi. Uyandığı halde kanatları hala sırtının içinde yürümeye devam ediyordu. Kanatları sırtında olduğu için biraz kambur yürüyordu. Bir an önce boynunu kaşındıran gecelikten kurtulmak için üzerini değiştirmek istiyordu.
Prenssoyların zırh giymeleri zorunluydu. Bu gün talim olacağı için ona uygun zırh giyecekti Eran. Aklından bir önceki gün yaşanan aslan saldırısı geçince bu zırh kuralı şimdi daha mantıklı geliyordu.
Andarun Kalesi'nin bütün odaları büyük olurdu. Eran bir Prenssoy olduğu için kalenin en büyük odalarından birinde kalmaktaydı. Yatağı, İro'nun tüneği ve şahsi eşyalarının bulunduğu yerden zırhların ve savaş aletlerinin arasındaki mesafe neredeyse yedi kanat açıklığında idi. Bir Hiddarun'un kanat açıklığı ortalama iki buçuk metre olduğuna bakılırsa burası, hallice büyük bir odaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDARUN *Düzenlenecek*
FantasíaWattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, rengârenk yıldızların sonsuz karanlıkta parladığı, gezegenlerin yörüngelerinde uyum içerisinde dolaştığı Poleane adlı evreni düşünün... Çekin...