16. İlklerin Töreni ~Part-2~

1K 150 166
                                    

y

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

y.ö. 124 Hiddum Andarun Kalesi  

Komutan Desan ve Parus'un odadan çıkıp yanlarına gelmesiyle koridorda bir hareketlilik olmuştu. Komutanlar grupları düzenli hale getirince Amenia sessizce Parus'un yanına geçti. "Ne oldu, sana ne dedi," diye sorularına başlamadan önce genç Gama'nın yüzündeki ifadeyi görüp durdu. Yüzü düşmüş, kulakları kıpkırmızı olmuştu; bir sorun olduğu kesindi. Dün akşamki kavga yüzünden komutanın onu azarlamış olduğunu düşündü. Belki de başka sebepten dolayı Parus'a kızmıştı. Amenia nedenini tahmin edemiyordu.

"İyi misin?" diye sorduğundaysa Parus'un neredeyse siyah, kuyu kadar derin gri gözleriyle karşılaşmıştı. Bu bakışlar ona Gama'nın dün akşam kavgadaki halini hatırlatmıştı. Biraz ürkse de belli etmedi.

"Amenia, şu an bana bir şeyler sormamanı tavsiye ederim. Seni kırmak istemem."

Parus hırlar gibi cevap verince Amenia kafasını sallayarak onayladı, daha çok konuşmadı. Tören alanına yürümeye başlamışlardı.

Saatler önce baş nöbetçinin huzuruna giden Eran cezası yüzünden prenssoyluğunu ve ihtişamlı zırhını geride bırakmıştı. Baş nöbetçi ona eski püskü bir zırh vermiş onu giymesini söylemişti. Paspal zırhın içindeyken bile diğer nöbetçiler Eran'a "Prenssoy" demeye devam etmiş, aldığı cezaya rağmen genç adamı coşkuyla yüceltmekten geri kalmamışlardı.

"Bir gün boyunca nöbetçi olacaksam bunu kendi lehine çevirmeliyim," diye düşünüyordu Eran. Baş nöbetçinin verdiği görevleri yerine getiriyor, seferdarlara daha yakın ve samimi davranarak kendisine daha çok saygı duymalarını sağlıyordu. İlk görevi, yemekhaneyi tören alanına çevirmek için masaları düzenlemekti. Olabildiğince göz doldurarak ikişer, üçer masaları taşıyor, görevi olmadığı halde diğer nöbetçilere yardım etmekten çekinmiyordu.

Şimdiden nöbetçilerin çoğu Eran'ın kişiliğinden ve liderliğinden etkilenmiş hayranlıkla onu izliyorlardı. Dün akşamki kavgada Gama'nın yüzünü yaraladığı için onu tebrik edenler bile vardı. Üstelik bu cezanın gereksiz olduğu ve Eran'ın sadece kendisini savunduğu düşüncesi bir virüs gibi Hiddarunlar arasında yayılıyordu.

Baş nöbetçi Eran'ın performansından etkilenmiş dinlenmesini söylemişti. Eran ise "Bana verilen görevi en iyi şekilde yapmadıktan sonra bu görevi yaptım diyemem," demiş ve herkesi kendisine hayran bırakmıştı. Hiç olmadığı kadar yardımsever davranıyor, yaptığı işten nefret etse de belli etmemek için rol yaparak krizi fırsata çeviriyordu.

Kısa sürede tören için bütün masalar dizildi. Yemeklerin leziz kokuları alanı kapladı. Eran biraz yorulmuş, nöbetçi ve seferdarların övgüleriyle içten içe kasılıyordu. Etrafındakilerle sohbet ediyor, Seferdarların, dinlenmesi için getirdiği sandalyede oturuyordu. Bütün neşesi kaçmadan önce geçirdiği son mutlu dakikaydı bu.

HİDDARUN *Düzenlenecek*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin