Hoş geldiniz!
Umarım hepiniz iyisinizdir.
Sizi bölümle yalnız bırakmadan önce bir istekte bulunacağım. Lütfen, gözden kaçan ya da oylamadığınız bölümler varsa dönüp oylar mısınız?
Sizin oylarınız ve yorumlarınız benim için bir motivasyon kaynağı.
Keyifli okumalar dilerim ❤️
💫
"Sen iğrenç bir insansın!" diye bağırdığında oturduğum sandalyeden kalktım ve hızlı adımlarla kafenin dışına çıktım. "Ben hayatımda senin gibi birini görmedim!" diye bağırmaya devam ediyordu.
"Dur bir saniye." diye araya girmeye çalışsam da değişiklik olmadı.
"Ucube!" diye bağırdı.
"Feride!" diye karşılık verdim aynı ses tonuyla. "Hakaret etmeden, sakince derdini anlatamıyor musun?"
"Sana hakaretler bile yetmez." dedi gülerek. Gülüşündeki iticiliği hissetmemek mümkün değildi.
'Bir gün içerisinde kaç farklı kişiden hakaret işitebilirsin?' diye bir meydan okumanın içine girmiştim de benim mi haberim yoktu?
Tek tek de gelmiyorlardı. Gelince hep beraber saldırıp top tüfek ne varsa kuşanıyorlardı.
"Yalancı, iki yüzlü!" dediğinde iplerin koptuğu noktaya gelmiştik.
"Bana bak!" dedim tehditkar bir sesle. "O ağzını topla, insan ol. Beni zıvanadan çıkartma!"
Rüya sen böyle yumuşak başlı durdukça daha çok tepene çıkarlar kızım. İsteyene istediği dilden konuşmayı öğren artık.
"Varoşa bak varoşa. İstersen saç baş girelim birbirimize." kahkahası beynimde yankılanırken ben de etrafıma bakınıyordum. Kafamı vuracak bir duvar bulsam sorunu kökten çözebilirdim.
"Kimseyi sevemeyen, kalpsiz bir yalancı ile arkadaşlık yaptığıma inanamıyorum. Yüzümüze gülüp arkamızdan neler konuştun kim bilir?" diye bağırmaya başladığında söylediği her şey birbirine girdi.
Gözümün önünde sanki kalpsiz yazan bir tabela uçuşuyordu. Neon ışıklarla tabela yaptırsalar bu kadar etkilemezdi beni. Gözümün önünde uçuşan harfleri yok etmeye çalışıyordum. Gözümü kapatıyordum yine de gitmiyorlardı. Dayanamıyordum.
"Hadi anlat. Yürekli varoş seni. Neler atıp tuttun arkamdan?"
Hilal, ah Hilal! Bu kadarını yapman, benim özelimi başkalarına anlatman...
"Benim seni sevdiğimi nereden çıkarttın ki? Ben sana öyle bir izlenim mi verdim?"
Karşıdan bir süre ses gelmediğinde telefonu kulağımdan çekip ekrana baktım. Kapatmamıştı, muhtemelen diyecek bir şey bulamamıştı.
"O kadar zaman arkadaştık." dedi. Kendinden emin konuşmadığı için sesi kısa bir süre için titremişti. Emin de olmamalıydı zaten. Arkadaşlık kavramı ikimizin bir arada oturup konuşabileceği bir kavram değildi.
"Seneler önceydi Feride." dedim sakin kalmaya çalışarak. "Birbirimizi seviyor olsaydık arkadaşlığımız devam ederdi. Boş boş konuşup canımı sıkma benim." diye ekledim ve telefonu yüzüne kapattım.
Kafenin içerisine girmek için vücudumu o yöne döndürmüşken tekrar telefonumun çalmasıyla ekrana baktım. Utku arıyordu.
"Efendim?" dedim. Üst üste gelen aramanın tesadüf olmasını umuyordum. Utku'nun da gereksiz fikirlere kapılıp benimle ters düşmesi canımı yakardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZ AŞIK
Roman pour AdolescentsOlumsuz duygular benimle olmasaydı eğer, hissedemediğimi düşünürdüm ama hayır, o duygular içimde her zaman vardı. Dışarıdan izlediğim olumlu duygular bana çok uzak gelirken, tüm çabam öteki insanlar gibi hissetmekti. Sevgi. Özgürce sevebilmek istiyo...