Alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Sabah olmuştu. Camdan süzülen ışık gözüme giriyordu. O yüzden gözümü kapatıp yatmaya devam ettim.
Her zaman ki gibi kızlar benden önce uyanmış okul için hazırlanıyorlardı.
''Hadi Selin uyan derse geç kalırsan hoca sınıfa almaz boşuna kampüse kadar gidip geri dönmek istiyorsan uyumaya devam edebilirsin.''
Gözümün tekini açıp Melike'ye baktım. ''Bugün okula gitmeyeceğim. Başka planlarım var.'' Sesim uykulu ama muzip çıkıyordu.
Sırıttığımı gören Oya ''Hayırdır Selin Hanım ne planınız varmış. Sevgilin memlekete evine gitmemiş miydi bu hafta. Senin için dersi ekecek kadar önemli başka ne olabilir.'' dedi.
''Gitmişti ama erken döneceğini öğrendim. Aklınca bana sürpriz yapacak amaa sahte hesabımdan kız kardeşinin attığı -abimle son akşam- storysini gördüğümü bilmiyor maalesef. Bakalım kim kime sürpriz yapacakmış. Ahahahah''
''Ciddi misin kızım sana inanmıyorum ya. Valla çocuğu FBI gibi takip ediyorsun'' dedi gülerek Melike.
Ben de yavaş yavaş yataktan kalktım. Etraf Her zaman ki gibi karma karışıktı. Kız yurdu odası böyle oluyordu haliyle. Ojeler, makyaj malzemeleri, denenmiş ama kombin yapılamamış kıyafetler...
Üstümü değiştirirken bir yandan Melike ye cevap verdim. '' Çok seviyorum ne yapayım. On yedi yaşından beri birlikteyiz bu sene dört yıl olacak. Ailem yok ama Mert'e sahibim. O benim bu hayattaki en büyük şansım.''
Ailemi hiç tanımamıştım, ben bebekken beni İzmir'de bir sokakta bulup polis karakoluna götürmüşler.
On sekiz yaşına kadar çocuk yurdunda kalıp üniversiteyi kazanınca Bursa'ya geldim. Daha doğrusu geldik. Mert ile birlikte. On yedi yaşında dershanede tanıştık. Burslu gittiğim dershane aldığım dereceden dolayı beni çok farklı üniversitelere yerleştirmek isterken ben son gece tercihlerimi değiştirerek Mert'in geleceği Uludağ Üniversitesini yazmıştım.
Delilik diyebilirsiniz belki ama ne yapayım benim ondan başka kimsem yoktu. Zaten Türk Dili ve Edebiyatı bölümü okuyacaktım hep istediğim buydu, daha iyi bir üniversiteyi Mert'e tercih edemezdim.
Hem istediğim bölümdeydim hem de Mert'in yakınında.
Buraya geldikten sonra çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Mert'ten sonra en kıymet verdiğim insanla da burada tanıştım. Ecem benim en yakın arkadaşım. Komik ve eğlencelidir. Biraz da ayarsız ama onunla her şeyimi paylaşırım.
Normalde bu koşullarda onu aramam ve acil planlar yapmamız gerekirdi. Fakat kendisi telefonunu bozduğu için ona ulaşamıyorum. Görüşmek için okula gitmem lazım bu da benim için zaman kaybı olur.
Mert gelmeden tek yaşadığı öğrenci evine gitmem gerekiyor. Tabi ki canım sevgilim bana yedek anahtar yaptırdığı için onun aklını kolayca alacağım ahahaha.
Hazırlanmam bittiğinde kızlar çoktan odadan çıkmıştı. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Özene bezene hazırlanmıştım bu bir haftalık ayrılığımızın kavuşma günü için. Güzel kızsın hee dedim gülümseyerek.
Yüzüme daha dikkatli baktım. Bir anda gözlerim bulutlandı. Kimsin sen? Kime benziyorsun? Kumral dalgalı saçların kime çekti? Annen baban da senin gibi renkli gözlü müydü? Uzun kirpiklerin, düzgün dişlerin, küçük burnun kimin genetiği?
Bana ne zaman güzel olduğumu söyleseler ya da vücudum da bir parçayı övseler aklıma bu sorular gelirdi.
Yetimhanede ki görevli Fazilet teyze bana küçükken hep masal prensesi gibisin derdi. Prensesler kimsesiz olur muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYPERİ
Любовные романыUyandım... Ama 100 yıl öncesinde. **Selin yetimhanede büyümüş, hayat mücadelesinde yalnız kalmış bir kızdı. Bir gün öyle bir şey oldu ki kendini 1800'lü yılların sonunda bir konakta buldu. Üstelik kocaman bir aile ve geçmişin en çapkın delikanlısıyl...