[pörpıl, keyifli okumalar diler.]
Anın tadını çıkarmayı bilen, oyunbozan olmayan insanlardan her zaman hoşlanmıştım. Eminim hepinizin kriterlerinde bu tarz öncelikler bulunuyordur. Benim Taehyung ile olan iletişmim de bununla ilgiliydi. Aramızda her ne başlarsa başlasın, nerede karşılaşırsak karşılaşalım bir anda havamız değişiyor ve akışına bırakıyorduk her şeyi.
Sanırım bu ona daha çok ilgi ve merak duymama sebep olan en büyük etmendi.
"Bir otele gideceğimizi düşünmüştüm." dedi evin kapısından içeri girer girmez.
Omuz silktim ve ışıkları açıp karanlık evin gözlerimizi yakacak kadar çok aydınlanmasına sebep olurken Taehyung'un etrafı tanımaya çalışan bakışlarını izlemeye devam ettim. Gittiğim yolda beni takip etti. Ceketini çıkarıp ince sıfır kol bir tshirtle kaldığında saat gece yarısını geçiyordu. Onu neden eve getirdiğimi bile bilmiyordum. Sadece akışına bırakmıştım ve kendimi burada bulmuştum. Arkadaşlarıma bir mesaj atıp onu lavabodan öyle hızlı çıkarmıştım ki rotamızın sonunu pek düşündüğüm de söylenemezdi. Tek bildiğim ailemin bu gece eve gelmeyeceğiydi.
"Ne içmek istersin?"
Bahçeye karşı kurulu deri koltuk takımına sırtını verip yere otururken oldukça rahat görünüyordu. Bakışlarını sevimli bir şekilde kısıp gülümsedi.
"Ne içmeyi seversen ondan."
Hemen yanındaki içki dolabından bir şişe şarap seçip açarken onunla konuşmaya devam ediyordum. Bakışları bahçeyi geziyor gece göğünü seyir ediyordu. Buzları kadehlerimize doldurup içkilerimizi hazırlamaya odaklandım.
"Seçici değil misindir?"
Soruma karşı homurdanır gibi ses çıkarmış bir süre daldığı yerde bakışlarını tutmuş ben eline kırmızı şarap kadehlerinden birini verene kadar sessiz kalmıştı.
"Sanırım seçiciyim. Yine de üzerine çok düşündüğüm bir şey olduğu söylenemez. Akışı seviyorum."
"Rastgele yaşamak için cesur olmak gerekir. Hoş bunu tonlarca ağırlıktaki koca uçağı bir başına süren bir pilota söylemem biraz ironik ama..."
Kıkırdayarak içkisinden bir yudum aldığında tıpkı onun gibi yere otrup bakışlarımı karşıya çevirdim.
"Cesur olduğumu sanmıyorum. Hayatımın büyük bölümünde kontrol delisiydim. Şansa ve kadere de pek inandığım söylenemez."
Hımlayarak içkimden yudum aldığımda camdaki yansımadan bana baktığını gördüm. Camın üzerine düşen yansımalarımızın ardında bahçemiz vardı. Belki oraya göz atıyordu ama ben onu izliyordum. Gözlerimizin kesiştiği o kısacık anda yüzümde bir tebbessüm oluştu manasızca.
"Realist olmak iyidir. Ben de kader kavramından oldukça uzak biriyimdir aslında. Son zamanlarda bu biraz düşündürse bile genele göre oldukça realistim."
Başını hafifçe yana çevirip ona dönmeme sebep oldu. Alaycı bir ifade vardı dudaklarında.
"Ne oluyormuş son zamanlarda?"
Ağzımın içindeki yudum öylesine çok büyüdü ki bir anda yutkunamayacağımı düşündüm. Aman tanrım , hadi ama biliyordu. Bana neden söyletmek istiyordu?!
"Biriyle tanıştım."
Başını sallayıp gülümseyerek dinlemeye başladığında hımlıyordu. Tamamen benimle eğleniyordu.
"Nereye gitsem beni takip ediyor gibi olmaya başladı. Sürekli etrafımda buluyorum.Sanki takip ediliyormuşum gibi hem de."
Başını sallayarak sırıtmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kokpit | 🛩
Fanfic"Merhaba, bana sakso çekmiştin. Hatırladın mı?" [𝖪𝗈𝗄𝗉𝗂𝗍: Uçağın pilot kabinine verilen isim.]