[pörpıl, keyifli okumalar diler.]
Siktiğimin sikik uçan sik fetişi.
Daha önce böyle bir bok yaşamadığıma nereden yemin etmeye başlasam bilemiyorum. Sikeyim çünkü gerçekten bunu beklemiyordum.
Aklım yerden bilmem kaç fit yükseklikteyken bu kez düşündüğüm tek şey önümdeki pembe deliğe girmek ve onu nefessiz kalana dek becermek değildi.
Üzgünüm, ayaklarım yerden kesildiğinde içimdeki şeytan durdurulamaz derecede çirkinleşiyordu.
Ah bir saniye bekleyin de kafamı toplayayım. Uh,Kaldığımız yerden devam etmeliyim. Böylece neden bu halde olduğumu anlayacaksınız.
"Tanışmıyoruz değil mi,başıma bela olacak mısın?"
Uçağı otomatik pilota aldıktan sonra söylediğim cesur cümleye basitçe atıfta bulunmuştu. Yaka kartına baş pilot unvanına ilk kez orada gözlerim ilişti. Mavi üniformasına beyaz bir iple nakış edilmişti adı.
Gözleri merakla kıpraşıyor aramızda hemen kapatmaya hazır olduğum boşluğa dudaklarını yalayarak göz atıyordu. Elim ilk kez tam olarak o zaman pantolonun ağına gitti. Büyüklüğünü avucum arasında kumaşın üzerinden hissetmemle yeniden tatlı bir sohbete girişmiştik. Açıkça flörtleşiyorduk.
"Sana bela olacağım Taehyung Kim."
Esmer yüzünde alaycı ve meraklı bir hava yükselmiş ileri gitmem için işaret vermişti. İlk kez gördüğüm bu şımarık pilotun yakışıklı erkeklere zaafı olduğunu bir bakışta anlamıştım. Onun tarzı, anlık tutku veren ve ayaklarını yerden kesecek sert erkek işleriydi. Bu çok belliydi.
Elini pantolonumun kemerine atmış ayaklanırken bu kez karşı karşıya kalmıştık. Boyu benden bir iki santim kısaydı yalnızca. Saçlarını örten pilot şapkasına uzanıp yavaşça yere ittim. Şapka, az önce oturduğu yere çarpıp düştü.
"Kaç yolcunuz var bayım?" dudaklarına çarpan cümlelerime karşılık kıkırtıyla omuz silkti.
"Şimdi neden düşüncelisin?"
Uçak fetişi olan ve hatta bunun bir hastalık olacak kadar ilerisindeki biri için söylediğimin ne anlam ifade ettiğini düşünemiyordum. Evet, şimdi gerçekten düşünceli olabilecek halde değildim. Özellikle karşımda şımarık mimikleriyle beni tahrik edip dururken gerçekten sikimde değildi üç yüz kişilik bir uçağı pilotsuz uçuşa mahkum bırakmak.
Uzun uçuşlarda güzel olan günü havada geçirmekti. Güneşi kovalıyordunuz. Gece hiç çökmeyecek gibi geliyordu ve sonra birden gece oluyordu. Tamda gün batımı kızıllığının etrafı sardığı bir andan geçmiş, kara bulutların ardından geceye düşmüştük.
Yabancıyı öpmekle öpmemek arasında ikileme düştüğümü sezmiştim. Normal de düşünmezdim. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne zaman ve nerede olduğunuda düşünmediğim gibi.
"Çok sertsin."
Elleri tıpkı ona yaptığımı yapıp erkekliğimi kumaşın üzerinden okşamaya başladığında dudaklarım aralanmış öylece yüzünü inceliyordum. Beni keşfe çıkmasına izin vermiştim.
Belirgin yanakları yuvarlağa yakın bir yüzü, keskin ve çekici gözleri vardı. Kirpikleri ilmek ilmek dokunmuş, buğday rengi tenine tezat bir güzellik bırakmıştı. Boğazımın altından bir damla terin açık gömleğimin bağrından altına indiğini fark ettiğimde vücudum kaskatı kesildi.
"Yeter bu kadar."
Atak, yeniden gelmişti. İçimdeki dürtü onu bileğinden tutup kaldırmış az önce kokpit alanına girdiğim kapıya bedenini sertçe savurmuştum. Elleri teslim olmuş gibi kapıya adeta yapışmış, bedeni yay gibi gerilmişti. Bedenini bedenim altına hapsettiğimde beklenti yüzünden ısınmış erkekliklerimizi üst üste getirip onu kumaşın üzerinden tahrik etmeye devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kokpit | 🛩
Fanfiction"Merhaba, bana sakso çekmiştin. Hatırladın mı?" [𝖪𝗈𝗄𝗉𝗂𝗍: Uçağın pilot kabinine verilen isim.]