Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Mis gibi kokuyor!"
Taehyung bungalovumuzun üst katından aşağıya şöminenin başına kurduğum sofraya göz atıp kurulanmaya devam etmişti.
Buraya dönüp onu duş alması ve hemencecik ısınması için yukarı yollamıştım. Odamız için bize akşam yemeği siparişi vermiş sıcak şarabı kaynatmıştım. Tabi yemeği beklerken bende kıyafetlerimi yenileriyle değiştirip güzelce kurulanmıştım.
Üst kata onu rahatsız etmemek için çıkmadan her işimi halletmiştim. Boynuna attığı bir saç havlusuyla giydiği pijamalarıyla yanıma inmişti kısa bir süre sonra. Gözleri buhardan kızarmıştı. Tahta merdivenleri çıplak ayaklarıyla inerken şöminenin karşısında kendime açtığım yerde yerleşmiştim. Doğrudan sofraya gelip oturdu.
"Bunları sen mi hazırladın?"
Onun için kadehini doldurup bir peçete uzattım.
"Hayır. Buraya daha uzun süre kalmaya gelirsek belki bir dahakine eti ben hazırlarım. Şimdi oda servisi söyledim."
Başını sallayıp bir lokma aldı ve tadının damağında çıkardığı ses sayesinde zaferle güldüm.
"Gerçekten harika yapılmış."
Afiyetle yemeğini yemesini sağlayıp sessizliği korudum. Uzunca bir süre ikimizde yanan ateşin çıkardığı harlı sesi dinleyip yemeklerimizi bitirdik. Ayaklandığımda bileğimi tuttu. Tamamen şaşırdım.
"Nereye?"
Bakışlarım bileğimi kavramasıyla bir merakla havalandı.
"Biraz müzik açacağım. İyi misin?"
Sessiz kaldı. Bileğimi yavaşça bırakıp başını salladı ve kadehini bitirdi.
"Masayı kenara almama yardım eder misin? Bize şarapta doldurabilirsin?"
Ben müziği ayarlamakla ilgilenirken o tek başına masayı kenara kaldırmış şöminenin önüne minderlerimizi çekip bize yer hazırlamıştı. Oturduğu yerde sırtını yasladığı hiç bir şey yoktu. Bize şarap koyup yanına geldim.
"Bana yaslanmak ister misin?"
Sorum sayesinde yüzündeki tedirgin ifade kayboldu. Onun neden böyle endişeli göründüğü konusunda içimi bir merak kapladı.
Bedenini bedenime dayanak yapıp sırtımı koltuğa verdim. Omzuma başını yaslamadan önce derin bir iç çekip şarabından bir yudum aldığında ona eşlik ettim.
Şömine ateşi, arka fonda çalan sakin bir müzik, ormandaki gece kuşlarının sesi bize eşlik eden diğer şeylerdi. Odayı aydınlatan cılız ışıklar altında kirpiklerine düşen birkaç gölgeyi kaçamak bir bakışla izlediğim sırada yakalandım.
