14

1.1K 127 24
                                        

[pörpıl, keyifli okumalar diler.]

"Kapıyı açın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kapıyı açın."

Kulaklarımdaki uğultu o kadar yüksekti ki ses birden fazla kez tekrarlanana kadar kendime gelememiştim.

Nerede kalmıştık? Ah evet, Taehyung'un "Sik beni." dediği kısımdaydık.

Uzun süredir tartışıyorduk ve ben tartışmalardan pek hazmetmeyen bir adamdım. Sözümün üstüne söz söylemek gibi bir aptallık yapacak insanlarla muhattap olmazdım. Tarzım değildi. Bence biriyle tartışmaya girmek, o sana hakaret ediyor olsa bile, gereksizdi. Beni delirttiğini, beni sinirlendirdiğini karşımdakine hissettirmekten de hoşlanmazdım. Bir sonrakine bunu nasıl kullanacağını bilemezdiniz. Çünkü insanoğlu çiğ süt emmişti.

Tam da bu yüzden olsa gerek. Önemsemedim öncesini ya da sonrasını. Belini kavrayıp boynumda kenetlenmiş ellerini daha da sıklaştırmasına sebep olarak çekip öpmeye başladım. Geri geri sürükledim onu ve güvenlik ekibinin masalarından birinin üzerine oturttum sertçe. Elleri her yerimde, tıpkı ellerim gibi seyir ediyordu.

Gözleri şehvetle kısılmış, iştah kabartacak cinsten nefesler alıyor, birazcık olsun öpüşünü yavaşlatmıyordu.

Ellerinden birini tutup belinin arkasına büküp bastırdım. Çok hareket ediyordu ve altımdaki sertlik kendini bu kadar çabuk belli etmişken ona yakalanmak istemiyordum. Yeterince şımarıktı ve üzerine kontrolü hepten ona bırakmak istemiyordum.

"Hadi Jin, istiyorum. Bana borçlusun."

Mırıldanarak söylediği cümleyle bacaklarını ayırıp birini kalçama atmış beni kendine çekip bastırmaya çalışmıştı. Dudaklarımız birbirimizi keşfederken soluklanıp boynuna gömülmüş iki parmağımı ağzına koyup dilinin üzerinde gezdirmiştim.

Şehvetli bakışları sadece parmaklarımı emerken bile beni sertleştirmeye yetiyordu. Ağzının içinde büyümek istiyordum. Onu becermek istiyordum. Tıpkı istediği gibi.

"Mhm."

Parmaklarımı emip ağzını araladığında onu tek elimle kalçasından kavramış incecik kumaş pantolonun içine kolayca ulaşarak avuçlamıştım. Kalçasını daha fazla açmamı ve kıyafetinden onu kurtarmamı istesede ona izin vermedim. Islak parmaklarımı deliğine almak için çok sabırsız davranmıştı. Aramızdaki bu şeyi seviyordu. Bunu açıkça gözlerinde görüyordum.

"Burası." parmaklarımı dar deliğine daha çok bastırıp kolayca içine girmesini sağlarken yüzü yüzüme çok yakındı. Sık nefesleri beklentiyle bana bakıyordu.

"Orası seni istiyor."

Mırıldanarak söylendiği cümlesini dudakları aralık bir şekilde bitirmiş parmaklarımı hareket ettirmemle bir sıkıca tutunmuştu yakama. Ellerimle onu gevşetip mırıltılarını dinliyordum. Sarhoş edici bir etkisi vardı. Ona verdiğim zevkten zevk duyuyordum. Kalçaları kımıldamaya başladığında dudaklarını dişleyip iniltiler çıkarmaya başladı. Gözünün önüne düşen bir tutam saçı geri çekip dudaklarında dilimi gezdirdim.

"Jin lütfen." dedi kısık bir tonda.

Parmaklarımda sıcaklığını keşfetmeye devam ediyordum. Kalbinin sesini duyacak kadar yakındım. Dudaklarım kurumuştu onun bu baştan çıkmış azgın halini görünce.

"Kapıyı açın! Efendim içeride olduğunuzu biliyoruz. Kapıyı açın lütfen!"

Ve şimdide buradaydık işte. Kafamızı sikiyorlardı dışarı çıkalım diye.

"Hasiktir, Namjoon beni öldürecek."

Taehyung korkuyla gözlerini açtı. Parmaklarımı içinden çıkarıp onu giyinmesi için teşvik ettim. Çok rahatsız görünüyordu ve işimiz yarım kaldığı için tamamen modu düşmüştü. Ondan eksik kalır yanım yoktu.

"Konuşurum ben." dedim yakamı düzeltip saçlarımı el yordamıyla yana ayırırken. Masadan kalkıp suratını astı.

"Sakın yapma. Bu hafta izin yazmış ve bunu senin istediğin çok belli. Kesinlikle daha fena yapışır yakama."

Kapıya yürüyüp kilidi açmadan önce onu durdurdum. Bavulumu alıp fısıldadım.

"Ne söyleyeceğiz? Zeki kafandan ne geçiyor?"

Omuz silkti ve kapıyı açıp elimi tuttu. Birkaç güvenlik görevlisi kapının önünde set olmuştu. Personeller etrafa seyirci gibi dizilmişti. Bavulumu sürüyüp onu takip ettim ve güvenlik ekibine açıklama bile yapmadan önlerinden geçmemizi sağlamasına sesimi çıkarmadım. Arabamın yanına kadar sessizliğimiz devam etti. Elleri cebinde ılık rüzgarın saçlarını dağıtmasını izliyordum.

"Aklın karışmış olabilir biraz," dedi samimi bir gülüşü vardı ve oldukça rahat gözüküyordu. "...seni zorlayamam ama eğer görüşmek istersen ne yapman gerektiğini biliyorsun."

Bavulumu arabaya koyup sürücü tarafına geçmeden önce ona sarılmakla sarılmamak arasında kaldım. Birkaç dakika önce kahrolası parmaklarım içini keşfediyordu ve şimdi hiçbir şey yok gibi sakince karşımdaydı.

"Birbirimize borçluyuz."

Başını salladı ve beni onayladı. Ondan biraz uzaklaşıp kafa dinlemem gerektiğini biliyordum. Arabama bindiğimde beni izliyordu. Camı indirdim ve motoru çalıştırdım.

"Seni bırakmamı istediğin bir yer var mı?"

Sadece nazik olmaya çalışıyordum. Sevgilisini benimle aldatıyor olması bir yana dursun aslolan her neyse Taehyung ile işi pişirmek isteyen ilk kişi bendim. Eğer ortada bir aldatma varsa bunun sorumluluğunu paylaşıyorduk.

Cama ellerini yaslayıp hafifçe mırıldandı. Gözlerindeki cilvesi kanımı kaynatıyordu.

"Kucağın? Her neyse beni ara. Hikayenin tamamını dinlemen için iyi bir fırsat." dedi ve göz kırptı. Geri çekildiğinde daha fazla oyalanmadım ve onu orada bırakıp gazı kökledim.

Onu tanımıyordum. Tanımadığım birine göre hayatıma fazla sempati kuruyordu ve yaklaşıyordu biliyordum. Onu istediğimi biliyordum ve sanırım bu tüm sorunlarımın cevabıydı.

pörpıl tarafından öpüldünüz 🔥👩🏻‍🚒🧯

kokpit |  🛩Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin