Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bana neden açıklama yapıyorsun ki? Gördüm işte kadının elini tutuyordun. Yiyordu seni gözleriyle diyorum. İnanma daha sen bana."
Gülmekten kendimi geri alamıyordum. Yaklaşık on dakikadır arabanın içinde bunu konuşuyorduk. Klinikten çıktıktan sonra parka sürerken ona fikrini bile sormamıştım. Yeontan oldukça keyifli bir şekilde çantasındaydı ve Taehyung söylenip söylenip susuyordu.
"Taehyung sadece tanışıyorduk. Biraz lafladık."
"Aynen," dedi abartılı bir tonda "...nedimen olayım ister misin?!"
Arabayı sahilin otoparkına park edip hafifçe ona döndüm. Ona 'bağışçı olduğum için bir şeyler imzaladım, tam kadınla el sıkışırken sen geldin' demek istemiyordum. Ufak bir şeydi ve onun gözünü boyuyor gibi davranmak istememiştim. O yüzden Elsa ile daha önceden tanıştığımı söylemiştim arabaya somurtarak bindiğinde.
Elbette garipti bu tavrı. Yine de hareketleri çok sevimli olduğundan bir şey dememiştim. Yoksa o da biliyordu bu yaptığının düpedüz kıskançlık olduğunu.
"Nikahıma çağıracağım seni söz veriyorum."
Gözlerin bayılacak gibi devirmiş sonra da arabadan inip Yeontanı çantasından kurtarmıştı. Tasmasını taktı ve güneşin tadını çıkardığımız bir yürüyüşe başladık. Etraf dingindi. Sessiz birkaç dakikanın sonunda gözüme bir gül ağacı kestirdim. Oraya doğru yürüdüğümü Yeontan'ı takip ettiğinden fark etmedi bile. Beyaz gülü koparıp o ona verdim.
"Bu da nereden geldi?"
Dudaklarını kıvrılmakla şaşkınlık arasında yer değiştirdi ifadesi. Uzanıp gülü aldı ve koklayıp gözlerini yumdu. Çiçekleri sahiden seviyordu.
"Evinin bahçesindeki gül ağacını görmüştüm."
Sadece bir süre olduğumuz yerde durup birbirimizi izledik. Gülü tasmayı tuttuğu eline alıp yürüyüşümüzü devam ettirdi.
Ellerim cebimde Yeontan'ın bir kelebekle oynamasını, oraya buraya kokusunu bırakmasını izliyordum. Bazen de gözlerim boyası akmış saçlarını karıştırıp duran Taehyung'a dalıp gidiyordu.
"Telefonum arabada kaldı." dedi bir anda durup bana dönerek. Elini uzattı ve benimkini istedi. Sorgulamadan verince şaşırmış gibi bana baktı. Normalde telefonunu kimseyle paylaşmayan birine göre bu yaptığım beni bile şaşırttı. Ekranı yana kaydırdı ve kamerayı açıp Yeontan'ın fotoğraflarını çekti. Onu izlerken öyle dalıp gitmiştim ki, bir süre sonra beni çektiğini bile farkedemedim.
