house on fire

812 101 63
                                    


[ bölüm içinde birkaç kere kanın bahsi geçecek, fazla bir şey olmasa da uyarmak istedim ]

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

[ 2 Şubat 2018 ]

Taeyong, Jaehyun'la paylaştığı yatağın üstünde, aldığı nefeslerle hafifçe inip kalkan göğsü dışında, haraketsiz bir halde yatıyordu.

Kolunu bile kaldıracak hali yoktu, hem mental hem fiziksel olarak gücünü yitirmiş gibi hissediyordu. Yorulmuştu, bu durumu bir süredir devam ediyordu ve toparlanabilecek miydi artık bilmiyordu. Bazen umutla doluyordu, ki bu genellikle Jaehyun sayesinde oluyordu, geri kalan zamanlarda da bu dipsiz kuyudan hiçbir zaman çıkamayacağına emin oluyordu.

Ki şu anda, tam olarak ikincisini yaşıyordu.

Zorlukla bedenini yataktan kaldırdı, susamıştı. Ayaklarını sürüye sürüye odadan çıkmayı düşünüyordu ki gözü bir yere takıldı.

Aynadaki yansımasına.

Tam anlamıyla çökmüş görünüyordu.

Aynaya bakıp da yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan o Taeyong'u gördüğü zamanlar tarihte kalmıştı sanki, halbuki daha bir sene öncesi bile olabilirdi bu. Yatak odalarındaki boy aynasında kendini incelerken bir beden daha girerdi görüş alanına, kollarını beline sarar, saçlarına, boynuna öpücükler kondururdu. Topukları üzerinde döner, dudaklarından öperdi o da onu.

Gel gör ki, şimdi ne Jaehyun vardı aynanın gösterdiği görüntüde, ne de o Taeyong.

Dayanamadı, kendini öyle güçsüz, zayıf, yıkılmış görmeye dayanamadı. Gözleri dolmaya başlarken nefes alıp verişleri de hızlanıyordu, hayır, tahammül edemiyordu buna. Görmek istemiyordu, yüzleşmek istemiyordu kendiyle.

Daha az önce yatakten zar zor kalktığında çelimsiz bedeninde hiçbir enerji tanesi kalmadığını zannetmişti, ama yanılmışa benziyordu. Kendine karşı hissettiği dolup taşan öfkeyle, sıktığı yumruğunu önünde duran aynaya geçirdi.

Ayna büyük bir şangırtıyla paramparça olmuştu.

Kime karşı bilinmez, belki bütün kusurlarını gün yüzüne çıkaran aynaya, belki de kusurları yüzünden kendine, elde ettiği zaferin tadını bile çıkaramadan başına daha da kötüsünü getirdiğini fark etmişti.

Başını yere eğdiği gibi onu gördü, onları. Bir tanesini bile görmeye dayanamadığı yansıması, parça parça olmuş aynalardan ona bakıyordu. Boş boş bakan bir çift göz, şimdi katlanmış, yirmi, belki otuz tane olmuş, gözlerin asıl sahibini eziyordu. Korkunçtu.

Gözlerinden damlayan yaşlar, elinden damla damla akmaya başlamış kan ayna parçalarının üstünde birbirine karışıyor, yansımasını daha da dayanılmaz bir hale getiriyordu.

Aldığı darbeyle sızlayan elini umursamadan yere eğildi, aldığı parçaları göremeyeceğinden emin olduğu yerlere, odanın diğer bir ucuna fırlatmaya başladı. Ne çöktüğü yerde dizlerine batan parçalar, ne de kırık parçaların ellerinde bıraktığı ince kesikler onu durdurabiliyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyor, elinde gelen parçaları duvara fırlatıp duruyordu.

Bu sırada salonda çalışıyor olan Jaehyun, duyduğu büyük gürültü yüzünden endişeyle yerinden kalktı. Taeyong'a bir şey olabileceği korkusuyla koşar adımlarla yatak odalarına ulaşmıştı. İçeri dalacaktı ki, hemen önündeki duvara bir şeyin çarpmasıyla yerine sabitlendi.

end to start | jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin