Odaya girerek kapıyı kapadı ve dolabının kapaklarını gürültü çıkarmayaya dikkat ederek açtı. Günlük,penye elbiselerinden birini aldı. Üzerindekileri çıkararak elbiseyi giydiğinde dolabın kapağındaki aynadan kendine baktı. Elbise askılıydı ve göğüs dekoltesi ne az nede çoktu. Tam orta karardı. Diz altında bitiyordu. Bele kadar bedenine oturuyor, belden sonrası ise bollaşıyordu. Koyu yeşil oluşu ise buğday teni ile güzel bir uyum içine giriyordu. Saçlarının toplu oluşu ise omuz kısımlarını tamamen açıkta bırakıyor, pürüssüz teni göze çarpıyordu.
Tekrar odadan çıktı ve çamaşır işini sonraya bırakarak mutfağa doğru ilerledi. Bu sırada giriş kapısının açıldığını hissetti. Adımlarını o yöne atmaya başladığında gerilmesini sağlayan şu sözleri işitti...
Akay adamlarından birine, " Tamam Cevdet üstümü değiştirip geleceğim. Bu sorunun icabına bakacağız." dedi. Sesi tok ve sertti. Birşeylerin ters gittiğini daha ilk saniyeden anlamıştı. Tedirgindi. Film ve dizilerden gördüğü kadarıyla mafya olmak beraberinde pis işleri barındırıyordu ve sorunlar ölümle halledilyordu. Acaba Akay' da adam öldürmüş müydü? Yada öldürdüyse kaç kişiyi öldürmüştü. Kafasında delice sorular dönüyordu. Cevabını bilemediği sorular gerim gerim gerilmesine neden oluyordu.
Bu sözler ile adının Cevdet olduğunu öğrendiği adam, " Tamam efendim." dediğinde Akay kapıyı kapadı. İki elindede birer valiz vardı. Eşyalarını getirtmiş olmalıydı. Üzerinde dünkü takım elbisenin pantolonu ve aynı beyaz gömlek vardı. Kırışıktı.
Arkasını döndüğünde kendisi ile göz göze gelmesi uzun sürmedi. Birkaç adım sonrası başını kaldırmıştı." Behrem..." dedi ve olduğu yerde duraksadı. Üzerindeki tedirginliği anlamış olmalıydı. Helede bakışlarında toplanan korku dolu kıvılcımlar bakışlarına işlemiş olmalıydı.
" Birini mi öldüreceksin?" diye pat diye sordu. Bunu dolandırarak sormanın bir yolu yada anlamı yoktu. Bir yanı Akay' ın diğer mafyalara benzemediği söylüyor olsada bir yanı bu bataklığın Akay' ıda kirletmiş olabileceği gerçeğini göz ardı edemiyordu.
Akay' ın bu soru ile yüz hatları gerildi. Elindeki valizleri yanı başındaki duvara doğru koydu ve kendisine doğru birkaç adım attı. Elinde değildi. Korkuyordu. Bu duygu cevabını bilmediği sorular ile dahada alevleniyor, zihnini bedenini sarıyordu.
Geriye doğru birkaç adım attı. Akay kendisine doğru adım attıkça oda geriye doğru adımlar atıyor. Aralarındaki mesafeyi koruyordu.
İçindeki olumsuz taraf zihnine zehir gibi, ' Ya ilerde senide öldürürse? Ya bebeğine annelik etme görevin son bulduğunda seni öldürerek ortadan kaldırırsa ?' diye fısıldıyordu.
Kendi kendine, " Hayır, hayır öyle bir şey olmayacak." diye mırıldandı. Bu sırada sırtı duvara çarpmıştı lakin duvarla Akay arasında sıkışıp o filmlerdeki sahnelerden birini yaşamayacaktı. Hemen yana doğru kaydı ve mutfağın açık olan kapısından içeri girdi." Behrem benden kaçma." diyerek Akay' da ardından mutfağa girdiğinde, " Soruma cevap vermedin." diyerek bir cevap beklediğini üsteledi. Bir yandanda masanın diğer ucuna geçerek Akay' la arasına birnevi barikat ördü.
" Öldürmeyeceğim Behrem." derken gözlerini kendisinin gözlerinden bir saniye olsun ayırmadı. Yanındaki sandalyeye oturduğunda sıkıntıyla iç çekti ve, " Gerekmedikçe kimseyi öldürmeyeceğim." dedi. Ahh bu kısmı eklemesi yine zehir gibi düşünceleri beynine itiyordu. ' Gerekmedikçe' derken alttan alttan kendisine sinyal mi veriyordu.
" Yani gerekli görürse benide öldürür." diye farkında olmadan kendi kendine sesli bir şekilde mırıldandı. Sesinin Akay'a kadar ulaştığını ise, " Ahh hayır Behrem, seni öldürmeyeceğim. Bunu nasıl düşünebilirsin." diyerek ayağa kalkması ile anladı.
Sözlerine devam ederek, " Sana bu durumdan memnun olmadığımı söyledim. Kısa yolu seçerek insanları öldürerek sorununu çözen biri değilim." dedi. Açıklama yapması iyiydi. En azından bazı şeyler zihninde kesinlik kazanıyordu. Kendini film ve dizilerdeki repliklere kaptırarak tepki vermemesi gerektiğini anlıyordu. Çünkü bu kendisine yardım etmiyor aksine dahada korku dolu duygulara sürüklüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEK!
General FictionKapının çalmasıyla, "geliyorum." diyerek bağırdı.Köpüklediği tabakla süngeri diğer bulaşıkların yanına bırakarak mutfağın çıkışına yöneldi. Bir yandan hem köpüklü ellerini üzerine siliyor hem de gelenin eski kocası olmamasını diliyordu. Kapıya ula...