10. bölüm

9.9K 519 107
                                    

" Akay..." dedi. Sesi güçsüzleşmişti. Fısıltı gibi bile değildi. Daha sessizdi.

" Behrem dediklerimi duyduğunu biliyorum." dediğinde dudakları kulağına hafiften sürtmüştü.

" O zaman bu yakınlığa bir son ver, sıradan birinin duygularıyla oynama." dedi. Göbeğinin üzerindeki elin üzerine elini koydu ve bedeninden ayırmaya çalıştı. Akay öyle sıkı tutmuştu ki biraz olsun bedenindeki temastan kurtulamadı.

Onun yerine bir anda Akay' ın bedenine komut vererek kendisine doğru döndürmesi ile şaşkınlığa uğrarken gözlerinin içine baktı. " Akay ne yapıyorsun? Beni duymuyor musun?" dedi.

Akay' ın bakışları duyguları gibi karmakarışık bir vaziyetteydi. Yüzü fazlasıyla sertti. Kaşları çatık, dudakları ise bir şeyler demek için aralanmıştı.

Duyacakları canını daha mı fazla acıtacaktı yoksa yüreğindeki acıyı dindirecek miydi, bilemiyordu ama diyeceklerini duymak istiyordu.

" Söyle." dedi. Sesi bir öncekilerin aksine daha şiddetliydi.

Akay kendisine dahada yaklaşarak yüzleri arasındaki mesafeyi azalttığında şu sözleri söyledi...

" Olurda işler ters giderse senide kaybedemem." dedi. Alınlarını birleştirdi. Gözlerinin içine bakarken sözlerine devam ederek, " Değer verdiğim, sevdiğim birinin daha yüreğimden kazıya kazıya sökülüp alınmasına olanak sağlayamam, buna izin veremem Behrem." dedi. Öyle derin bakıyordu ki gözlerinin içine çekildiğini hissediyordu. Artık alınları gibi burunları da birbirine değiyordu.
" O yüzden yüreğimde edindiğin yeri başkalarına söyleyemem.  Seni sevdiğimi ne kadar bağıra bağıra söylemek istesemde bunu yapamam." dedi. Kaşları hafiften çatılırken gözleri kapanmıştı. Bu durum canını fazlasıyla sıkıyordu. Akay kendisine bunu ses tonu, mimikleri ile hissettiriyordu. Onu anlıyordu. Oğlu gibi kendisinide korumak istiyordu. Duyduklarının gerçek olmayışı ile ise yüreğindeki yangın sönmeye yüz tutuyordu. Hatta acıyla harmanlanan yangın son buluyor yerine aralarındaki yakınlıktan dolayı oluşan bir yangın başlıyordu. Az önce ilk defa açık bir şekilde kendisini sevdiğini dile getirmiş olmasında takılı kalıyordu. Hem bu gerçeği sadece kendisinin bilmesi yeterliydi. Başkasının bilmesine gerek yoktu.

" Sanırım bende seni seviyorum." dedi. İlk defa birine aşık olduğunu hissediyordu lakin yinede yaşı ne kadar otuzu geçmiş olsada kesin bir dille bunu söyleyemiyordu. Üzerine bir çekingenlik çöküyordu. Akay duydukları ile gözlerini açtığında, " İlk defa aşkı senle tadıyorum. Sevgi ile harmanlanışını hissediyorum." diyerek sözlerinin devamını getirdi. Belini kavrayan elinin üzerine elini koydu ve kavradığında bedeninden ayırdı. Bu sırada ikisininde dudakları arasından kaçan sıcak nefesleri birbirine çarpıyor, dudakları üzerine temas ediyordu. Akay' ın elini göğsünün üzerine koyduğunda, " İlk defa kalbim böyle delice atıyor. İlk defa bir adam için bu denli ayaklanıyor ve diğer yarısını bulmuşçasına ritmini koruyamıyor, coştukça coşuyor." dedi. Sözleri bittiğinde ikisininde yüzünde tebessüm vardı ve bakışları birbirinin bakışlarından ayrılmamıştı. Aralarındaki yakınlık azalmamış aksine dahada çoğalmıştı. Son sözleri söylerken dudakları Akay'ın dudaklarına çarpmıştı. Bu temasla kalbinin üzerindeki el dahada belirgin bir şekilde inip kalkmaya başlamıştı. Kalbi raydan çıkmıştı.

" Senden farkım yok Behrem. Bende ilklerimi seninle yaşıyorum." dediğinde belinde olan kolu dahada sıklaştı. Bedenleri tek beden olmuşçasına birbirine kenetlenirken aralarındaki çekime ikiside daha fazla dayanamadı.
Dudakları sahibini buldu. Birbiri ile uyum içerisinde hareket ederek öpüşmeleri alevlendiğinde kollarını Akay' ın boynuna doladı. Akay' da bu sırada kalbinin üzerinde duran elinide tekrar beline indirmiş ve dahada sıkı sıkıya kavrarken kendine doğru çekmişti.
Parmakları ensesindeki saçlarda gezintiye çıkarken Akay' ın elleride biraz daha aşağılara kaymıştı. Kalçalarına ulaşamadan işittikleri ses ile nefes nefese kalmış bir şekilde birbirlerinden uzaklaştılar.
Akgün uyanmıştı ve ağlamaya başlamıştı.
Akay, " Ahh oğlum, nasılda hep tam zamanını buluyorsun." diyerek küçük bir çocuk gibi mızmızlandığında gülümsedi. Az önceki yaptıkları şeyden dolayı utanç duygusu bedenini ele geçirirken başını eğdi ve mutfaktan çıktı. Bu adama karşı koyamıyordu. Sanki her zerresi kendisinde tarifsiz bir etki yaratıyordu ama ağırdan almaları gerekiyordu. Aralarındaki çekim ne denli kuvvetli olsada kendilerine dur demeleri gerekiyordu. Bu yüzden Akgün' ün bu aniden belirmeleri iyi oluyordu. Birnevi ikisininde kurtarıcısı oluyordu ve yaptıkları ile kendilerine ' Durun.' diyordu.

BEBEK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin