" Neden güzelim. Gözlerinden uyku akıyor ama." dediğinde, " Ya bezini doldurursa ne yapacaksınız Akay bey." dedi. Bu sözler üzerine Akay' ın yüzünde yine o garip ifade belirmişti. Korkuyordu ve yaşadığı olaydan dolayı tiksinme duygusunu da hissediyordu.
" Ahh tamam, tamam uyuma." dediği sırada telefonunun çalması ile hemen cebine uzandı ve kimin aradığına baktığı gibi telefonu açtı. Bir yandan ise oğlunun uyanıp uyanmadığına baktı. Kımıldanıyordu. Uyanacağa benziyordu. Kendide oğullarına baktı. Uyanacağını anladığında Akay' ın yanından kalktı ve beşiğe doğru adımlarını attı.
Akay' da yataktan kalkmış ve ciddi bir ses tonu ile, " Dinliyorum Cevdet. " diyerek kimin aradığını belli etmişti.
Kendisi ise gözlerini açan oğullarının güzel mi güzel yüzüne bakarak içindeki endişeyi yok etmeye çalışıyordu. Biliyordu ki Cevdet' in araması pekte hayra alamet değildi. Anca bir sorun teşkil ettiğinde Akay' ı arıyordu.Akay' ın sözleri ile endişesine korku da eklenmişti. Çünkü odadan çıkarken,
" Tamam arka bahçeye götürün, geliyorum." demişti...
~~~~~~~~~~~~~
Bakışları Akgün' den ayrılmıyordu ama düşünceleri gözlerine perde çekiyordu. Zihni kimin geldiğini sorguluyordu ve net bir cevaba varamıyordu. Akay' ın sorunlarla dolu hayatına birde kendi sorunları eklenince kimin geldiğini kesin bir şekilde anlamak hiç kolay olmuyordu. Normal yaşayan çiftler gibi, ' Aa yan komşu gelmiştir.' gibi tepki veremiyorlardı.
Yatakta ters dönerek emekleme pozisyonuna geçen oğlunu kucağına aldı. Yavaştan mızmızlanmaya da başlamıştı. Uykusu açılmıştı ve karnı acıkmış olmalıydı. Başına bir öpücük bıraktı ve kokusunu içine uzunca çekti.
" Benim oğlumun karnı çok mu acıkmış." derken odadan çıktı. Mama hazırlarken kimin geldiğine de bakabilirdi. Mutfağın camı arka bahçeye bakıyordu ve tüm bahçe salondan göründüğü kadar net görünüyordu.
Mutfağa girdiğinde Akgün' ü masanın yanında duran mama sandalyesine oturttu. Biberonu sabah yıkayıp tezgaha koymuştu. O yüzden ilk önce üst raftan mama kutusunu aldı ama kutu elinden kayıp yere düşmüştü. Aklındaki düşünceler dikkatli hareket etmesini engelliyordu. Sakarlığı baş gösteriyordu.
Yere düştüğünde kutunun kapağı açılmış ve toz halının üzerine yayılmıştı. " Ahh ya." dedi. Bir bu eksikti. Kutuyu eğilerek aldı. Neredeyse içindekinin yarısından fazlası yeri boylamıştı. Yinede içinde oğluna yapacak kadar mama kalmıştı.
Kutuyu tezgaha koyduğu sırada dışarıdan gelen bağırma sesleri ile korkudan yerinden sıçradı. Bu ses Akay' a değil Tarık' a aitti ve adeta öfkeyle kükrüyordu.
Hızlıca pencereye doğru gitti ve perdeyi yana topladı. Başını dışarı uzattığında Tarık' ın yumruk yaptığı elini Akay' a doğru savurduğunu gördü. Akay yumruğunu havada yakalamış ve Tarık' ı itmişti.
Bu açıdan sadece Tarık' ın yüzünü görebiliyordu. Öfkeden yüzü adeta alev alıyordu ve küfür edip duruyordu.
Akay ise tam anlamıyla kendisine ters konumdaydı. Yüzünü biraz olsun göremiyordu ama sergilediği duruşundan oldukça rahat olduğunu görebiliyordu. Bir eli kot pantolonunun cebindeydi ve tek kelime dahi etmiyordu. Tarık' ın tabiri caizse kuduruşunu izliyordu.
Yinede sinirlerine ne kadar hakim olabilirdi, bilemiyordu. Çünkü Tarık baş edilmesi zor bir adamdı. Dili pisti ve karşısındakini er tada geç söyledikleri ile etkilemeyi başarıyordu. İnsanın sabrını taşırıyor, deli ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEK!
General FictionKapının çalmasıyla, "geliyorum." diyerek bağırdı.Köpüklediği tabakla süngeri diğer bulaşıkların yanına bırakarak mutfağın çıkışına yöneldi. Bir yandan hem köpüklü ellerini üzerine siliyor hem de gelenin eski kocası olmamasını diliyordu. Kapıya ula...