20. bölüm

5.1K 273 94
                                    

" Çok acelecisin yeğenim, önce bir küçük olarak halimi hatırımı sorsaydın." dediğinde, " Biz o faslı çoktan geçtik." dedi. Bu sırada sesi sertleşmişti. Yaptığı kahpeliklerden sonra iyi yada kötü olması zerre umurunda değildi. Ölse dahi umurunda değildi.
Ailesinin katilini nasıl önemseyebilirdi.
Birde hâlâ oğlunu hedef almış birine nasıl hâl hatır sorabilirdi.
Zaten normal bir muhabbet için aramadığını telefonu açtığı an belli etmişti.

" Doğru diyorsun, biz artık son kozlarımızı oynuyoruz." dediğinde sessiz kaldı. Eğer ki cevap verirse aralarındaki gerilim artabilir, konuşmanın gidişatı farklı yönlere sapabilirdi.

" Kendi oğlumu bile bana düşman ettiğine göre sende benim gibi bu savaşın son bulması için can atıyorsun." diyerek sözlerine devam ettiğinde kesin bir dille, " Evet." dedi. Bu sırada salona girmiş ve oradanda bahçeye çıkmıştı.

" O zaman sevgili yeni gelinimin yerini bulmam sandığından daha kısa sürecek emin ol." dediğinde ne denli gerilsede belli etmedi. Sakinliğini korumaya özen göstererek, " Elinden geleni ardına koyma." dedi.

Amcası böyle bir karşılık beklemiyor olduğunu sinirli çıkan sesi ile, " Hodri meydan." dediğinde kendide sesini yine normal tutarak, " Hodri meydan." dedi.

Bu tavrı hem amcasının dahada bilenmesine yol açmış hemde korku tohumlarını zihnine salmıştı.

Çünkü düşündüğünün aksine karşısında baş etmesi zor biri olduğunun daha yeni farkına varmıştı...

~~~~~~~~

Akay' ın anlatımından devam ediyoruz daha sonra Behrem' e geçeceğiz.❤️

Amcası ile telefon konuşmasının üzerinden neredeyse yarım saat geçmiş, yaşadığı sıkıntı tüm bedenine yayılmıştı. Yüreği başta olmak üzere her bir zerresi kötü duygulardan nasibini almıştı.

Bakışları Cevdet' in masada bıraktığı sigara paketinde takılı kalıp duruyor, kendini frenlemesi gerektiği için bakışlarını başka noktalara sabitliyordu. Bu yaptığı uzun süre etkili olmuyordu. Birkaç saniye sonrası tekrar sigara paketine dönüyordu.

Biraz olsun rahatlamak için sigaradan medet umduğu için içten içe kendine kızıyordu. O dumanı ciğerlerine kadar çektikçe sakinleyeceğini hissettikçe eli havaya kalkıyor, paketi alamadan geri iniyordu.

" Off Off." derken elleri ile yüzünü avuçladı. Daha sonra ise yüzünden saçlarına doğru yol aldı. Parmakları saç diplerine kadar indiğinde sıkı sıkıya kavradı. Geriye doğru yasladığında başını kaldırarak gökyüzüne baktı.

Ne yapacaktı. Yüreğine, kayan bir yıldızın verdiği umut gibi doğan sevdiği kadın ve oğlu için ne yapacaktı.
Elbette ki onlarıda yurtdışına gönderme düşüncesi zihninde yer edinmiş ve detaylıca düşünerek kusursuz bir plan çizmişti. Ama sevdikleri gözünün önünde olmadıkça hiçbir şeyden emin değildi. Ailesini ve ilk eşini kaybettikten sonra kime güvenebilirdi ki. Hemde katilleri kendi canı kanından insanlar iken elin adamlarına, insanlarına nasıl güvenenilirdi.

O güveni veren birçok adamı, çalışanı, dostu vardı. Yinede düşündükçe deli oluyordu. Behremi ve Akgünü Sarper' e benzemiyordu. Sarper yurtdışında yıllarını geçirmiş biri olarak deneyimliydi. Ama sevdiği kadın ve oğlu bu konuda hiç mi hiç deneyimli değildi. Behrem köyde doğup büyümüş ve yaşadıkları şehir dışına çıkmamıştı. Hatta şehrin bu semtinden başka semtlere gerekmedikçe ayak basmamıştı.
Oğlu ise daha bir yaşına yeni basmıştı. Daha dünyada olanlardan bir haber hayata karşı adımlar atıyordu ve ne zaman düşeceğini bilmiyordu.

BEBEK! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin