Nefes nefese uyandım. Yine rüya görmüştüm.. Son üç aydır olduğu gibi yine nefes nefese, ter içinde uyanmıştım. Abim şehit olduğundan beri her güne böyle uyanıyordum. Zaten uykuyu Barlas yüzünden sevmiyordum. Ama artık nefret ediyordum.
Her gözümü kapattığımda abimin acı çeke çeke, yardım isteye isteye can verişini görüyordum. Abimin naşı bile bulunamamıştı. Patlama sonucu şehit sayılanların arasındaydı. Hani diyorum, olur ya filmlerde falan.. öldü sanılan geri döner, aslında yaşadığı öğrenilir. Üç aydır içten içe abimi bekliyordum. Şehit sayılanlardan hiçbiri geri dönmedi, abim gibi..
O mektuptan sonra hayatımda çok şey değişmişti. Mesela artık eskisi gibi gülmüyordum. Bir yanım eksik, bir yanım buruktu. Ama eskisine göre daha çok gülümsüyordum. Abim için..
Her sabah kan ter içinde uyanan ben değilmişim gibi, neşeyle şakıyarak herkesi uyandırıyordum. Ayrıca artık çalıştığım hastane de farklıydı. Tıp konferansında tanıştığım Harun beyin -özel- hastanesinde çalışıyordum. Hastaneye geldiğimin ikinci ayında başhekim yardımcısı olmuştum.
Artık her şeyim düzenliydi. Geliş-gidiş saatim, hastanede kaldığım saat... Abimin yokluğunu hissettirmemek için her şeyi yapıyordum. Abim herkese mektup yazmış. Ama kimse kendi mektubunda ne yazdığını söylemedi. Hoş, sormuyoruz ya birbirimize..
Abimin yazdığı mektupları okuduktan sonra herkes daha da toparlanmıştı. Mesela annem odasında, sessizce ağlıyordu. Gonca, her şehit haberi gördüğünde abimi hatırlayıp kendini yırtarcasına ağladığını saymazsak, o da olabildiğince gizli ağlıyordu.
Bebekler ise bugün 8 aylık olmuştu. İkizlerin durumu gayet iyiydi. Onların da alışverişini az az yapmıştık. Bu hafta detaylıca alışverişlerini yapacak, odalarını hazırlayacaktık.
Efe arada bir gizlice, sanki sormak suçmuş gibi beni köşeye çekip abimi soruyor, hala babam ne zaman gelecek? diyordu mesela.. Abimin dediği gibi başımı ve omuzlarımı dikleştirip senin baban şehit oldu Efe, o vatanı için canını feda etti. diyordum. Efe ise bir çocuğa göre şaşırılacak derecede olan olgun tavırlarıyla bu söylediklerime gülümsüyor ben de büyüyünce babam gibi şehit olacağım diyordu.
Ben mi?
Her zaman olduğu gibiydim işte. İçimde fırtınalar kopuyor, yüzümde rüzgar esmiyordu. Gülümsüyordum. En iyi maske buydu çünkü. Gülümsemek.. İçtiğim suyun damlasında bile abimi anarak, özlemle.. Abisine aşık bir kızdım ben. Şimdi ise emanetlerine gözü gibi bakmak için kendimi yırtan öylesine biri.
Kemiklerim gözükecek kadar zayıflamıştım. Zaten fazla kilolu biri olmadığım için verdiğim kilolar hemen göze çarpıyordu. Üç aydır boğazımda olan, geçmeyen yumru yüzünden yutkunmayı bırakın, suyu bile zar zor içiyordum.
Ama annemlerin yanında sanki yemek yiyemeyen ben değilmişim gibi büyük bir iştahla yemekleri yiyordum. Yemekten sonra bazen gizlice kustuğum oluyordu ama onun dışında her şey normaldi.
Göz altlarım vardı artık her sabah kimse görmeden kapattığım.. Haftada 14 saat uyuyordum. Ama bunu da kimse bilmiyordu. Çünkü uyku saatinde herkes gibi ben de odama çekiliyordum. Kitap okuyup çalışıyordum. Abime kuran okuyor, dua ediyordum.
Kış ayının ortalarındaydık. Hava buz gibiydi. Kar soğuğu vardı. Duşa girdim. Üstümü giyindim. Saçımı ve makyajımı yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alev
Ficción General(Wattpadde Alev adındaki ilk kitaptır.) Çok zeki ve çalışkan olan Alev'in elde ettiği başarılar herkes tarafından fark edilmişti. Yıllar önce öğretmenleri onun ne kadar iyi yerlere gelebileceğini öngörmüştü. Burslu olarak yurt dışına okumaya giden...