아홉 • This maybe be love

521 63 38
                                    

Dokuzuncu Bölüm
Bu belki aşk olabilir

Dokuzuncu BölümBu belki aşk olabilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ortaya çık Serein. Sıkılmaya başlıyoruz."

Günlerimin, aylarımın hatta yıllarımın en karanlık olduğu zamanlardan biri, okula gittiğim zamanlar olurdu. Tek isteğim sessizce okulda eğitim görüp, iyi bir liseye gidebilmekti. Ancak hayallerim o yerde tamamen yıkılmış, tüm benliğimi değiştirmişti.

Gülüşümü almıştı o yer benden. Zaten gülümseyemeyen bir kızken son umutlarımı çalmıştı. Oysa, gitmek istemiyorum, demiştim o sabah anneme. Korkunun açıkça belli olduğu gözlerime baksa da kafasını çevirmişti ve gideceksin, demişti annem. Belki gerçekten görmemişti korkumu belki de görmezden gelmişti. Okula gideceğim gerçeği yüzüme vururken annemin bana sapladığı bu hançer umurumda olmamıştı.

Gitmiştim. Ayaklarımı sürüye sürüye, sabah sınıfımdan ilk içeri giren ben olmuş ve saniyelerin geçmemesini ummuştum. Geçmişti. Zaman her zaman olduğu gibi bana ihanet ederek akrebini ve yelkovanını hızlıca yarıştırmıştı.

"Eğer çıkmazsan güzel defterini çöpe atarım." diye gürlemişti. Bu ses benim karanlığımın, acılarımın başında gelen sesti. Bu ses, ellerimi titretip nefes alamamamı sağlayan zehirli dikendi.

Çiçek açmak, toprağıma kök salmak istemiştim ben okul sıralarında. Onun yerine çiçeklerimin yapraklarını kopardılar, toprağımı kirletip son tohumumu ezdiler.

Korkudan dudaklarımı kanatmış halde çıkmıştım boş sınıftan. Kilidi yavaşça açarak, gözlerimden yaşlar süzülürken gözlerinin içine bakmıştım. Kahverenginin en koyu tonlarından biri olan gözün sahibi diğer arkadaşıyla birlikte bizi sınıfa tekrar tıkıp üçümüzün üzerine kitlemişti kapıyı.

"Çığlık atarım." demiştim zorlukla. Sesim nefretle boyalı, ayaklarım korkudan güçsüzdü.

"Sen ne zaman çığlık attın ki ? Şimdi atasın." demişti bana. Üzerime yürürken beni öğretmen masası ile camın arasına sıkıştırmıştı. "Ben sana hakaret ederken hatta o iğrenç, tombul bedenine zarar verirken ne zaman bağırdın ? Ne zaman, dur, dedin ? Sen hiç çığlık atmadın ki Serein. Sorun da bu."

Sen zaman çığlık attın ki Serein ?

Babam öğretmişti bana çığlık atmamayı. Evde ses çıkarmamayı, gülmemeyi, elim kopsa dahi sessiz olmamı... Eğer öğrendiklerimi unutursam tekrar saldırırdı. Tekrar benim yüzümden huzuru kaçar, tüm gücünü harcardı bana.

Çığlık atarsam, daha kötüsü gelirdi. Bilirim. Bu yüzden susardım. Dudaklarımı kanatır, nefessizlikten bayılırdım. Ama yine de sesim çıkmazdı benim. Çığlık atmazdım. Sorun da hep bu oldu.

Viraha | HaechanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin