On Dördüncü Bölüm
Bu Oyuna İlk Sen Başladın𝓲
Şeytanların var olduğuna inandığım gibi meleklere de inanırdım. Cenneti kuşatan, kırılan umutlara misk kokusu dağıtan güzel varlıklardı onlar. Ensemde hata yapmamı bekleyen, kötülüğe kötülükle karşılık vermemi isteyen şeytanlardan tamamen farklı olurlardı. Şeytanlar kanınızı kaynatırdı. Melekler ise aşkı. Biri sevgiden beslenirdi, biri ise acıdan. Benim meleklerim yerine şeytanımın olması bu yüzdendi belki de.
Kiliseye gittiğimi hatırlıyorum. Annemin zoruyla bir yaz tatilimi tanrıya adanmak için giderken daima bunaldığımı ve geceleri yurttan kaçarak etrafımdaki ormanlarda çığlık attığımı... Şeytanım yüzündendi elbet. Her defasında sevgiden ve merhametten bahseden rahibelerden sonra kulağıma kıkırdamaları gelirdi. Benimle alay eder, bir başına kaldığımızda dört duvar arasında köşe kapmaca oynardık. Terk edildin Serein, derdi gülerek. Özgürsün artık. Peki neden mutlu değilsin ?
Şeytanım her şeyi bilirdi. Bu yüzden sorardı. O her sorduğunda beslenir, ben ise gerçeklerle yüzleşirdim. Aramızdaki gizli anlaşma daima böyle olmuştu.
Piyanoda uzunca bir süre ellerim havada asılı kaldı. Parmaklarım bir notaya dahi gitmezken, tüm oda sessizliğe ve benden yayılan kasvetli sisle örtülmüştü. O an siyahın değil karanlığın kokusu genzimi yaktı. Misk kokusu değildi bu. Arada kalan ölülerin yardım çığlıklarıydı. Zihnimin içinde intihar etmek için yalvaran ruhumun yaktığı umutlarımdı.
Piyano üzerindeki tüm notaları yere fırlattım. Kenarda hâlâ çalmasını beklediğim telefonuma gözlerim bir kez daha gittiğinde dayanamadım ve onu da parçaladım zihnim gibi. Sus, diyerek. Yeter, diyerek çığlıklar attım. Aynı tüm yıldızın ve ayın şahitliğinde şeytanımdan kaçmaya çalıştığım gibi. Geçmişte nasıl kaçamadıysam bugün de kaçamadım.
Kaçmayı beceremeyen Serein Arcane... Daha rüyalarda cehennemin yedi katını geçemedin ki hayallerin gerçekleşsin. Avcı olduğunu düşünen bir av, ne de acıklı bir hikaye.
Kaç gün olmuştu ? Onun sesini duymayalı haftalar geçmiş miydi ? Her şey güzel olacaktı Haechan. Ayrılık ve kuşku labirentinde ayrılmayacaktık. Ama hayatımız labirent olmuşken, yanında değilim. Sende benim değilsin. Ellerin benim gibi üşümüyor mu, Haechan ? Korkudan dizlerin çözülmüyor, dudakların dudaklarımı özlemiyor mu ?
Bir başımayken tabureye nasıl çöktüğümü bilemedim. Etrafı kısacık sürede dağıtmıştım, sırf kollarımda çizikler olmasın diye. Ya kendime zarar verecektim ya da çevreye. Etrafımda beni izleyen binlerce göz varken çevreye zarar vermek daha iyiydi.
Tabureden kalkarak yere fırlattığım tüm besteleri topladım. Hepsini çantama tıkıp dışarı çıkarken günün çoktan akşam olduğunu ve etrafta kimsenin kalmadığını görmüştüm. Şirket bomboş kalmıştı. Bizler ve stajyerler hariç. Yeni gelen çaylaklar daha şimdiden sıkı çalışıyordu. Onlara her baktığımda sadece kısacık bir sürede stajyerlik günlerimi özleyeceğim aklıma gelmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Viraha | Haechan
Fanfic*Viraha Ayrılık nedeniyle anlaşılan aşk. Kaybedince anlaşılan değer. ©limnaia 27 Temmuz 2020 01.00 am.