O, BEYAZ ÖRTÜNÜN ALTINDA...

34 8 5
                                    

Öğlen vakti biricik dostum Büşra'nın cenazesini her beşerin gitmekte olduğu ve gidecek olduğu; bembeyaz battaniyenin altında, beyaz giysisiyle, kara olduğu kadar meçhul olan toprağın avuçlarına bıraktık ve insanlar ile samimiyetsiz tokalaşmalar yapıp yolları ayırdık.

Sabahki kar erimeye yüz tutmuşken; saat üç gibi mezarlıktan ayrıldığımda sema, beyaz örtüsünü tekrardan aheste aheste Antakya'nın üzerine örtmeye başlamıştı. Çam ağaçları ile bezenmiş, gelecekteki yuvamdan çıkarken yukarıya doğru baktım.  Bir an için yaşanan onca şeye rağmen gökyüzüne bakıp amaçsızca karın yağışını seyretmek, kalbimde yaşamak için mutluluklar oluşturdu. Yukarıya bakmayı bırakıp yoluma tekrar döndüğümde kasvetin içime, bir sigara dumanı misali dolduğunu fark ettim. Birden bütün olanları, bütün sıkıntılarımı anımsayıverdim. Eser'in gözlerimin içine baka baka beni terk edişini, Büşra'nın kafasına bir bıçak sokularak can verişini izlemiş olduğumu anımsadım. Tüm bunları bana unutturması için yeryüzüne seyahat eden kar tanelerine bir defa daha baktım lakin işe yaramadı.
Az önce içime mutluluk dolduran karın görüntüsü şimdi benim için hiç bir şey ifade etmiyordu. Sanki kalbimi Büşra'nın ölümünden çok; onun ölümünü seyretmek zorunda kalmış olmam yıpratıp parçalıyordu. Galiba bir insana ölümü izlemek, sonunun nereye gidiyor olduğunu bilmek iyi gelmiyordu. Büşra'nın görüntüsü gözlerimin önüne geldiği her an, ölümün biz insanlarla ne kadar iç içe olduğunu kavrayıp kendimi, kendi ölümümün nasıl olacağını düşünerek tasalandırıyordum. Yoksa bu iyi bir şey miydi? Sonunda bu dünyanın hepimiz için sonlanacak olduğunu bilmek değil, bunu herkes biliyordu zaten. Bu dünyanın hepimiz için bir sonu olduğunu aklımızdan çıkarmamak iyi olabilirdi ve bunu aklımızdan çıkaramamamız, bunu yaşayan birini izlemekten mi geçiyordu? Hayat, bana kurnazca oyunlar mı oynuyordu? Kaderin benim hakkımda dalavereleri neydi acaba? Sadece bir gün içinde bu kadar olay yaşamış olmak kalbime ve zihnime hiç iyi gelmiyordu.

Ansızın aynı katilin banada ziyan verebileceği ihtimali düşüncelerimin arasına sızdı. Bana neden zarar versin ki? Peki Büşra'ya neden zarar vermişti? Onun kimseyle ne samimiyeti, ne de düşmanlığı vardı. Büşra'yı öldürmesi için gereken sebep her neyse benide bu yüzden öldürebilirdi. Peki Büşra'yı neden öldürmüştü? Aklımın, aynı sualler etrafında dönüp durmaktan başka bir eylem yaptığı yoktu.

Bir an için düşüncelerden sıyrılıp yola baktım.
Nereye vardığından bihaber gözlerim, ayaklarıma isyan ediyordu. Yanlış yola sapmıştım, eve dönmek için saptığım yoldan saptım.

SABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin