Selamün aleyküm....
Linçlere özel yeni smut bölümü ❤️
Kuzey ve Tarık'ın askeriye dönemlerinden görmediğimiz bir sahne;
Askere geldiğimden beridir sürekli düzenbazlık yaparak nöbet saatlerimi kısaltmıştım, nöbet tutmaktan nefret ediyordum çünkü sanki arkamdan her an biri çıkacakmış gibi geliyordu. Tabi bu kişi terörist yada düşman değil, cin ve periydi. İnsanlardan korkmuyordum.
Nöbet kulübesinde geçirdiğim on dakika bana yirmi dört saat gibi geliyordu. Zaman yavaş geçiyor ve yetmiyormuş gibi soğuk soğuk terliyordum. Biri aniden cama yapışsa muhtemelen ölürdüm buracıkta. Ne şehit ne gazi, bok yoluna gitti Niyazi hesabı.
Kenarda duran saate baktığımda tam olarak on olduğunu gördüm. Dokuz buçuk gibi herkesi erkenden kışlaya gönderip ışıkları kapatmışlardı çünkü yarına büyük komutanlar gelecekti. Uykulu ve uyuşuk asker istemiyorlardı. Bu tabiki Tarık Komutan'ın emriydi.
Tarık Komutan'ı düşündüğümde karnım kasıldı. Çünkü ne yaşadığımız hakkında bir fikrim yoktu ama bu askerlik dönemimin iyi geçmesini sağlayan yegane kişilerden biriydi. Askere gelip kendimi siktireceğimi düşünmezdim ama o öyle biriydi ki bana kendimi sorgulatmıştı. Şimdilerde önümde binlerce kız olsa ben yine koşa koşa ona giderdim.
"Acılara yürüyor korkmuyorum.." kendi kendime anlamını bilmediğim bir şeyler mırıldanırken diğer yandan silahımın soğuk kabzası ile oynuyordum.
Pencereden sadece askeriye ışıklarının aydınlattığı yere bakabiliyordum. Ama orada bir gölge görsem muhtemelen silahı kendime sokarak infazımı düzenlerdim. Tam bunları düşünürken birden tıkırtı gelince gözlerim irileşti ve silahı ateş etmek için kaldırdım.
"Noluyor lan?" diye mırıldandım kendi kendime. Nöbet kulübesinin kapısından ses gelince sırtımı duvara yaslayarak silahı kapıya doğrulttum. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı.
"Kim var orada?" dedim titreyen sesimle. Düşman olsam sesime gülmekten vuramazdım beni.
Kapı yavaşça açıldığında uzun boylu bir kişi kapının önünde durunca kapkaranlık olduğu için kalbim durmuş gibi hissettim. Ama daha sonra Tarık Komutan'ın çatık kaşlarını görünce ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı verdim.
"Bu ses ne asker?" dediğinde gözlerimi kapattım. Şuan sesim umrumda bile değildi.
"Korktum komutanım." sesim şimdi ise rahatlamış çıkıyordu.
"Korkunun kokusunu dağlardaki teröristler bile almıştır Kuzey, onu anladım zaten." dediğinde gözlerimi açtım. İçeri doğru bir adım atıp kapıyı elinin tersi ile kapattı.
"Neden sessizce geliyorsunuz?" bu seferde ben ona kızıyordum. Alaya yüzüme baktı.
"Davul zurna ile mi geleyim?" yanıma yaklaşmaya devam ederken kafamı kaldırıp yakışıklı suratını izledim.
"Hayır öyle değilde.."
Yanıma geldiğinde silah ikimizin arasında bir engel oluşturuyordu. Farkına varıp özür diler gibi silahı indirip kabzasını yere koydum ve duvara yasladım. Bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzümü inceliyordu.
Elini kaldırıp çenemden tuttu, elinin sıcaklığı içimi titretmişti. Kalbim heyecanla atarken onun yüzünü izliyordum. Sadece dudaklarıma bakıyordu.
"Nöbetin kaçta bitiyor asker?" dedi kendinden emin bir sesle. O an tamamen teslim olmuştum, zaten kendimi bırakmaya da yer arıyordum.
"Sabaha karşı komutanım." mayışık bir sesle konuşunca baş parmağı ile dudağımı okşadı. Dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTAN
ChickLit[TAMAMLANDI] +30 yaş üstü. BDSM, Fantazi dolu bir kitaptır. Etkilenecekler lütfen, yalvarırım okumayın. O sert, disiplinli bir komutan. Ama Er Kuzey Yıldırım, disiplinden nefret ediyor.