"Siz alınacak ne varsa alın, benim bir işim var hemen geleceğim." dedim asker arabasıyla çarşıya geldiğim erlere. Kafalarını sakladıklarında, hızla yanlarından ayrıldım. Az zamanımız vardı bu yüzden istediğim şeyi hızla bulmak istiyordum. Kuyumcuların olduğu yere girince gözüme kestirdiğim ilk gümüşcüye girdim. Dışarısının soğuğundan sonra, sıcağa girince içim titremişti.
Küçük bir dükkandı ve etrafta kolye, yüzük ve saatler vardı. İstediğimi burda hemen bulurdum. Orta yaşlı adam gözlüğün takmış, elinde ki yüzükle uğraşırken ben içeri girince gözlüğü çıkardı ve tezgah gibi olan yerde benim hizzama geldi.
"Hoşgeldin evladım." dedi sıcak bir şekilde. Gülümsedim.
"Hoşbulduk amca, ben yüzüklere bakacaktım." dediğimde birkaç saniye gülümseyerek beni inceledi. Sırtını dönüp bir yerden kutu gibi bir şey çıkardı.
"Askersin demek." bana dönüp gülümseyerek baktı. Şaşırdım.
"Nereden anladınız?"dişlerini göstererek babacan bir tavırla gülümsedi.
"Oğlum üzerinde üniforma var" refleks olarak kafamı eğip askeri kıyafetime baktım. Unutmuşum.
"Seni bu kadar etkileyen kızı merak ettim." dedi önüme yüzüklerin olduğu açık kutuyu iterken. Komutanımı hiç merak etmezsin amca. Gülümseyip, yüzüklere bakmaya başladım.
Bana göre yüzükler çıkardığını anlamıştım. Yüzüklerden alyans tarzı bir yüzük dikkatimi çekince elime aldım hemen. Ben parmağımda denerken amca da beni izliyordu. Bana biraz büyük olmuştu.
"Bu olur abi, bir de bunun biraz daha dar olanını istiyorum" dediğimde adam yüzüğü elimden aldı ve birkaç saniye içinde bir şeye bakıp arkasını döndü. Çömelip birkaç dakika yüzüklere baktı. Ardından ayağa kalktı. Tam hediye paketi yapmaya gidecekken durdurdum.
"Abi pakete, poşete gerek yok..." dediğimde adam birkaç saniye durup, kafasını salladı. Parasını ödeyip kapıdan çıktım sıcak dükkandan. Elimde ki yüzüğü cebimin içine attım ve askeriye aracının olduğu yere doğru hızla ilerledim. Daha işleri bitmemişti ama ben gittikten on dakika sonra kışlaya dönmek için arabaya bindik.
Kışlanın önüne geldiğimizde araçtan heycanla indim ve taşınması gereken şeyleri kucaklayıp, yazıcının olduğu yere götürdük. İşler bitince, akşam vakti olmuştu. Yemeğimi hızla yiyip, komutanın odasına doğru çıktım. Heyecandan ölüyordum.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimde, bilgisayarı ile bir şey yapıp, kağıdına bakıyordu. Ona bakarken kapıyı arkamdan kapattım. Bana bir bakış atıp yeniden bilgisayara döndü.
"Bugün dışarı çıkan askerlerle beraber dışarı çıkmışsın." dedi ekrana bakıp bir şeyler yazıp tıklatırken. Kapıyı bırakıp yanına gittim yavaş yavaş.
"Evet bir işim vardı." dedim mutlu çıkan, heycanlı sesimle.
"Alla alla, ne işin varmış." merakından değil de benden habersiz ne işin olabilir gibisinden sormuştu. Yanına gidip, masaya yaslandım.
"Sana bir şey aldım." dediğimde kaşları kaldırıp bana baktı. Şaşırmıştı.
"Bana mı?"
"Evet..." gülümseyip cebimde ki yüzüğü çıkarıp, gösterdim. Kaşlarını çatıp bir yüzüğe bir de bana bakıyordu.
"Hayırdır evlenme mi teklif edeceksin bana?" diye sordu alaycı bir tavırla. Gözlerimi devirdim.
"Sadece bir hediye..." dediğimde bana bir bakış atıp elimde ki yüzüğü alıp baktı.
"Bildiğin alyans bu." dedi incelerken. Biraz daha yaklaştım.
"Evet... lütfen tak. O kadar aldım." dediğimde bana baktı, ne düşündüğünü anlayamıyordum. Kedi gibi bakmaya başladım.
"Ben bu soğukta o kadar gidip sana yüzük alayım, onu getireyim ve sen takma..." tam başlamışken elini havaya kaldırıp beni durdu.
"Tamam çocuk, işim gücüm var başımın etini yeme." deyip yüzüğü taktı. Esmer elinde resmen bu yüzük parlıyordu. Gülümseyerek yüzüğe baktım. Elinde ki kağıtlara bakarken, kıvrılan dudağı ile bana döndü.
"Kendine de aldın mı bari?" dediğinde hızla kafamı salladım. Elimi boynuma götürüp, künyemi ortaya çıkardım, onun yanına asmıştım.
"Biraz zaman geçsin, bende takacağım." dediğimde kafasını iki yana sallayıp sırıtarak işine geri döndü. Daha fazla başında dikilmemek için pencereye yaklaştım. Sokak lambaları bahçeyi aydınlatıyordu. Kendi kendime gülümsedim.
Hadi bakalım Meryem kaşarı, şimdi de yavşa benimkine de göreyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTAN
ChickLit[TAMAMLANDI] +30 yaş üstü. BDSM, Fantazi dolu bir kitaptır. Etkilenecekler lütfen, yalvarırım okumayın. O sert, disiplinli bir komutan. Ama Er Kuzey Yıldırım, disiplinden nefret ediyor.