"Şampuanım bitmiş, seninkini versene çarşı izninde sana alırım." dedim laza bakıp, bana başını kaldırıp şöyle bir baktı yüzünde tiksinen ifade vardı. Zaten bu adamın kimseye düzgün baktığını görmemiştim ki.
"Al, bitirme." normalde biri böyle derse ağzına sıçardım ama bu laz herkese ve her şeye böyle olduğu için aldırmadım. Gidip dolabından şampuanı alıp, ortak duş alanına gittim. Suyu açıp, ılık bir kıvama getirdim ve şampuanı elime boca ettim. Kısa saçlarımı yıkarken vücuduma da şampuandan sürdüm.
Aklıma rüyam geldiğinde, suyun içinde bir düşünme kararı aldım. Neden öyle bir rüya görmüştüm. Ben düzdüm, ama komutanla öpüştüğümüzü düşününce karnıma sancı giriyor, bir sıvı akıyor sanki. Komutanın yakışıklı olmasına bağlıyorum bunu. Hem erkek hem de kızları etkileyebilir. Homofobik olmamanın avantajını yaşıyordum.
Durulanıp duştan çıktım, sırtıma havluyu bağlayarak koğuşa girmeye yakın bir sürü bağırış sesi duydum. Kaşlarım çatılmıştı. Koğuştan içeri girdiğimde Harun ve Kemal'in birbirlerinin üstüne atlamaya çalıştıklarını gördüm. Asteğmeni bile dinlemiyorlardı. Gözlerim büyümüştü, asteğmeni dinlemeyecek kadar ne tür bir kavga olabilirdi ki.
"Dikkat!" diye bağırdı biri ve ardından yanımdan hızla bir beden geçti. Kavga edenler bile korkudan durmuştu. Sanırım komutanın bu saatte burda olacağını düşünmüyorlardı.
"Bu ne gürültü!" sesi koğuşta yankılanmıştı. Vücuduma ürperti gelince, komutanın önünde havluyla durduğum aklıma geldi. İçimden bir küfür savurdum.
"Komutanım, eşyamı çalmış." dedi Harun. Komutan elini havaya kaldırdı, susturdu.
"Ne olduğu umrumda değil, burada asteğmeninizi görmeyecek kadar terbiyesizsiniz." dedi acımasız bir tonda. "Burası kyk yurdu değil!" dedi her kelimesini bastırıp.
"Asteğmenim, bu ikisinin çarşı izinlerini iki hafta iptal ediyorum. Ayrıca yarın da tüm kışlayı temizleyecekler." yine acımasızlığını konuşturmuştu. İtiraz edecek gibi olsalar da kimse sesini dahi çıkaramadı. Asteğmen "Emredersiniz komutanım!" dedi hafif bağırarak. O bile korkmuştu.
Komutan arkasını hızla döndüğünde beni gördü, kaşları çatılınca birkaç saniye vucudumu baştan aşağı süzdü. Resmen milletin korktuğu komutanın karşısına üzerimde sadece bir havlu ile çıkmıştım. Komutan kafasını sinirli bir şekilde sağa sola oynatıp, yanımdan geçti. Elimi indirip, rahata geçtim.
---
"Bu adamın evi yok mu acaba akşamları bile burada?" önümde ki sulu patatesi hunharca ağzıma atarken konuştum.
"Sanırım kışlada uyumayı tercih ediyormuş, burada kendine ayrılmış bir oda varmış resmi odası dışında. Disiplinle kafayı bozmuş" dedi dedikoducu Cemil. Her dedikodu onda bulunurdu.
Yemeğimi bitirip, kalktım ve artığı da çöpe döküp bahçeye doğru ilerledim. Cebimde ki sigarayı çıkarıp bir dal alırken, diğer elimle de çakmağı yaktım. Dudaklarımın ucuna yerleştirdiğim sigarayı yakıp, yanaklarım içine çökerken bir duman çektim.
Tarık komutan yanında iki askerle beraber başka bir koğuşun talimlerine doğru ilerliyordu. Yine kendine güvenen ve büyük adımlarla. Beni görmediği için rahatça sigaramı içip o tarafa bakıyordum. Gittiği gibi yanlış şınav çeken birinin omzuna ayağı ile bastırdı. Çocuk yerle bir bütün olunca yüzümü ekşittim. Ne acımasız bir adamdı bu. Yine bağırış sesleri kulağıma dolarken, ne dediğini anlamıyordum. Ama sinirli olduğu belliydi.
Sigaram bittiğinde yere atıp ezdim, bugün bizimkiler temizleyecekti burayı. Ve halen bahçeye gelmediklerine göre fazla hızlı sayılmazlardı. Ellerim cebimde komutanı izlerken, derin bir iç çektim. Harbiden yakışıklıydı ve onun bu disiplin kokan benligini bozmak istiyordum.
Şuan benim komutana karşı böyle düşündüğümü duyan arkadaşlarım muhtemelen beni vurmak için sıraya girerlerdi. İbne diye canımı bile alırlardı. Düşüncesi bile tüylerimi diken diken ederken, komutan bir an arkasını döndü ve gözleri benimle buluştu. Yine sert bakıyordu ama bu sefer içimde ki dürtüye engel olamadan gülümsedim ve başımla selam verdim. Afalladığını çok net görebiliyordum. Tek kaşı yukarı kalkmış bana bakıyordu. Piç gülümsememi yüzüme takındım ve arkamı dönüp içeri doğru yürüdüm. Arkamdan baktığını hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTAN
ChickLit[TAMAMLANDI] +30 yaş üstü. BDSM, Fantazi dolu bir kitaptır. Etkilenecekler lütfen, yalvarırım okumayın. O sert, disiplinli bir komutan. Ama Er Kuzey Yıldırım, disiplinden nefret ediyor.