22- SENİ SEVİYORUM

98.5K 4.4K 2.9K
                                    

"Nasılsın asker!"

"Saol!"

"Beni rahatta dinleyin."

Tarık komutan, bize doğru yaklaştığında elinde ki alyansı görmek içimde bir şeyleri hareketlendiriyordu. Sanki her zaman bu alyansı takıyormuş gibiydi. Bir ihtimal takmaz diye düşünmüştüm ama takmıştı işte. Kendi kendime sırıtırken bakışları beni buldu ve konuşmaya devam ederken uyarıcı bir şekilde baktı. Gülmemi durdurup dediklerine dikkat kesildim.

"Yakında üst seviye komutanlar ve generaller bu kışlayı teftişe gelecekler..." bir sağa bir sola yavaş adımlarla yürüyordu.

"Eğer bir yanlış hareketinizi göreyim, bir disiplinsiz halinize tanık olayım... Hepinizin askerliğini yemin olsun ki yakarım. Kaç ayınız kalmışsa, üstüne kaç kat koyacağıma ben karar veririm." yeniden sert haline bürünmüştü.

"Emredersiniz komutanım!" hep beraber bağırırken, komutan yanında duran çavuşa bir şeyler söyledi ve ardından yanımızdan geçip gitti.

Çavuş bizi serbest bırakırken, Fıratların yanına gittim. Ellerinde paralar vardı ve ne yapacaklarını bilemiyor gibilerdi.

"Ne yapıyorsunuz lan?" dediğimde kimse bana dönmemişti.

"İddia oynayacağız." dedi Fırat, halen paralarla uğraşırken. Bir sigara yakıp dumanı içime çektim. Onlar aralarında kavga ederken kapıda komutanı gördüm. Beni yanına çağırınca hızla kapıya doğru gittim. Elimde ki sigarayı çoktan yere atmıştım. Selam verip önümde durunca bana yaklaştı.

"Akşam yemeğinden sonra kaldığım odaya gel." dedi ve cevabımı beklemeden uzaklaştı. Arkasından bakarken sırıtarak cebimden yeni bir sigara çıkarıp yaktım.

---

Akşam yemeğinden sonra millet koğuşlarına dağılırken bende ilk başta gidip üzerimdekini çıkardım. Ardından bizimkilere bir işim olduğunu söyleyip bahçeye çıktım ve arkaya dolanıp komutanın kaldığı odaya doğru gittim. Binadan içeri girip, hatırladığım gibi odanın kapısına varınca tıklattım. Kapı birden açılıp, kapının ardında ki kol beni içeri çekince korkudan nefesim kesildi.

Komutan kapıyı arkamdan kapatırken, direkt boynuma dadandı. Gözlerimi kapatıp ensesine elimi koydum. Çeneme çıkıp orayı ısırıp yaladı. Elim aletine kayınca, altında eşofman olduğunu yeni farkettim. Üzerinde ise hiçbir şey yoktu. Kabarık olan aleti okşayıp kendimi ona bıraktım.

Beni duvara ona arkamı dönecek şekilde dayadı ve arkadan kolunu uzatıp kemerimi açtı. Bir çırpıda pantolonum ve baksırımı aşağı çekti. Parmağını deliğimde hissedince yutkundum.

"Çok özlemiş sahibini." deliğime parmağını sokarken konuşunca inledim. Beni yatağa sürükleyip attı ve altımdakileri tamamen çıkardı. Baldırlarımdan tutup, deliğimi yalayınca saçlarından çekiştirdim. Usta bir şekilde yalıyordu. Dil hamleleri boşalmamı sağlayacak cinstendi. Biraz yalayıp ayağa kalktı ve kendi pantolonunu da çıkardı. Yatağa çıkıp uzandı ve beni kendine çekti.

Kucağına oturmadan önce yüzük olan elini ağzıma doğru tutunca, ne istediğini anlayıp ağzıma alıp emdim. Daha sonra da bolca tükürdüm. Aletine sürdü ve ben havada dururken deliğimi ayarlayıp beni üzerine oturttu. İçime giren sertlikle gözlerimi kapattım ve kaslı gövdesinden tutundum. Tişörtümü çekiştirince hızla onu da çıkardım. Gözlerine bakınca, birkaç saniye künyeme baktı ve ardından kalçasını itip ileri geri yapmaya başladı.

Gövdesine elimi koyup, üzerinde zıplamaya başladım. Bu hareketim onu deli etmiş olacaktı ki hırlar gibi bir ses çıkarır. Beni kendine çekip dudağıma tecavüz eder gibi öpmeye başladı. Diğer yandan da içime girip çıkıyordu. Dudaklarını çekip tahrik olmuş yüzüyle gözlerimin içine baktı.

"Tükür..." dediğinde ağzını açtı. İkileme düşsem de ağzına yaklaşıp içine tükürdüm, tükürüğüm yavaşça ağzına yol alıp ağzından içeri girince sanki dünyanın ne güzel şeyini yiyormuş gibi ağzını kapattı ve tükürüğümün tadını aldı. Bedenim diğer yandan da hızla sallanıyordu. Sert aleti en derinime kadar girmişti. Kafamı yukarı kaldırıp ağzım açık bir şekilde inledim. Kollarımdan tutup beni öldürmek ister gibi becerirken, inlemelerim odayı dolduruyordu. Bakışlarımı ona dönderdim ve sert yüz ifadesi ile sanki daha da derinime girebilirmiş gibi içime giriyordu. Onun geleceğini anlayınca elimi aletime koyup ileri geri yapmaya başladım. Onun hızı artarken, bende kendimi hızlandırdım. En sonunda büyük bir inleme eşliğinde, komutanın üzerine boşaldım. Kaslı gövdesinde beyaz sıvı dolaşıyordu.

O da birden kollarımı tutup hızlı hızlı çekiştirince onun da geleceğini anladım. İçime bir sıcaklık dolarken göğsüne doğru uzandım nefes nefese. O halen içimde yavaş da olsa git gel yapıyordu.

Biraz daha öylece durduk. İkimiz de hareket etmiyorduk ama aleti halen benim içimdeydi ve bir kolu yataktayken diğeri bana sarılıydı. Ben kollarımı ona sarmıştım. Nedense ağlayacak gibi oldum güvende hissedince.

"Seni seviyorum..."

"Hı?" diye fısıldadı yumuşakça, anlamamıştı.

"Seni seviyorum diyorum..." dedim mızmız bir çocuk gibi. Gülümsediğini hissedince kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. Bana bakıp sırıtıyordu.

"Ne gülüyorsun?"

"Hiç..." dedi sırıtırken, gözlerim dolacak gibi olmuştu.

"Sen beni sevmiyor musun?" diye sordum ama sadece dudağımı öpmekle yetinmişti. Kafamı göğsüne yeniden indirdim. Cevap beklemiyordum zaten.

"Biz seninle neyiz?" dediğimde "haydaa" diye tepki vermişti.

"Şimdi de biz şimdi neyiz moduna mı geçtin." kaşlarımı çatıp yüzüne baktım.

"Herhalde soracağım, farkında mısın bilmiyorum ama şuan içimde ki sert şey sana ait." diye homurdandım. Gülecek gibi olsa da gülmedi. Dudaklarını birbirine bastırıyordu.

"Sen bugün baya asabisin, yumuşak davrandım diye coştun." sesi öfkeli çıkarmaya çalışsa da alaycı bir tavırla konuştuğunu anlamıştım.

"Zaten sanki çift karakterli gibisin." dediğimde küçük bir kahkaha attı. Kollarımı ona daha çok sararken derin bir nefes aldım.

"Bana kendinden biraz bahsetsene." dediğimde derin bir nefes aldı ve saçlarımı okşadı.

"Neyinden bahsedeyim? Her şey gördüğün gibi işte." dedi ifadesiz bir şekilde. Diğer yandan da sırtımı okşuyordu.

"Mesela neden fazla dışarı çıkmıyorsun?" dediğimde gülümsedi.

"Çıkmadığımı nereden biliyorsun?" kaşlarımı çattım.

"Gizli mi çıkıyorsun?"

"Gizli değil, siz görmüyorsunuz sadece."

Sesinde ki tını daha fazla bu konu hakkında konuşmayalım tonundaydı. Daha fazla soru sormadım. Neden acaba o bana sormuyordu? Belki de araştırmış benim bilmediğim şeyleri bile biliyordu. Ya da önemsemiyordu. İkinci şık kalbimi yakarken daha sıkı sarıldım.

"Uyuyalım mı?" diye sordum mayışık sesimle.

"Yarın erkenden kalkıp koğuşa gitmeyi unutma ama, tamam mı?" usulca kafamı salladım. Yana kayacakken beni durdurdu.

"Böyle uyu." tok bir ses tonuyla söyledi. İçimde onun aleti varken nasıl uyuyabilirdim ki. Ama dediğine uyup kafamı salladım ve ona daha çok sarıldım. Beni koklayıp kolunu sıklaştırdı. İçimden bir milim oynamamıştı ama yine de yeniden içime kökledi. Kokusunu solurken, gözlerim yavaş yavaş kapandı.

KOMUTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin