37. Bölüm

975 106 45
                                    

Sabah erken kalktım ve erkenden kahvaltı yapmaya indim.
Sen:ha? HÂLÂ HASTASIN BURADA NE İŞİN VAR? ACIKTIYSAN BANA SÖYLEMELİSİN.
Bakugou: iyileştim.
Sen: 1 günde mi?
Bakugou: o kadar iyi ilgilendin ki hemen iyileştim.
Sen: h-hey ne olursa olsun bugün de dinlenmelisin.
Bakugou: hmm sanmıyorum.
Sen: madem bu kadar iyisin galiba artık bana sarılabilirsin?
Bunu söyledim çünkü Bakugou %100 iyileşmeden bana sarılmaz. Mikroplarını bulaştırmaktan korkuyor.
Bakugou: hayır
Sen: neden
Bakugou: havamda değilim
Sen: hâlâ hasta olduğunu sende biliyorsun. En azından öğleden sonraya kadar dinlensen?
Bakugou: HEY BANA O SURATLA BAKMA.
Sen:🥺
Bakugou:.....
sen:🥺
Bakugou: ah tamam odama gidiyorum.
Odasına doğru çıkarken ben yine Zafer gülümsemesiyle işlerimi hallediyordum. Odama geri çıktım. 1-2 gündür ilaçlarımı içmiyorum ve her şey yolunda. Akumayla karşılaştım, rin döndü, derslerim iyi, arkadaşlarım var, güzel bir ilişkim var. Her şey iyi gibiydi. İlaç kutusunu aldım ve çöpe attım. Artık anksiyete, depresyon, panik atak ve diğer saçma şeylerin ilaçlarına ihtiyacım yoktu. Telefonumdan ilaç alarmlarımı sildim. Artık normal bir hayat yaşayacaktım. Çok enerjik hissediyordum. Antrenmana gittim ve Sensei süremi tutmaya başladı.
Sensei: 4.2 SANİYE! Bugün çok iyisin marry
Sen: teşekkürler Sensei.
Gerçekten harikaydı ve galiba beni yavaşlatan şey aptal ilaçlardı. Antrenmanda çok yorulmuştum ve odama gittim. Duşumu alıp giyindim.
1 hafta sonra*
Tanrım neden böyle hissediyorum. Bütün haftam boktan geçmişti. Yanımda birisini istiyordum. Bakugouyla tartıştığımız için onu çağıramazdım. Mina'yı aradım.
Sen: alo
Mina: selam marry. Şu an meşgulüm dans koreografisi yapıyorum. Sonra arasam olur mu?
Sen: tabiki. Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Telefonu kapadım ve gözümden düşen su damlasını yakaladım. Neden herkese rahatsızlık veriyordum. Sanırım çocukça davranmak saçma. Kendi kendimi idare edebilirdim.
6 saat sonra*
Duvarlar üzerime geliyormuş gibiydi ve nefes almak zorlaşıyordu. Camım açıktı ve üzerimde ince bir şey vardı. Revire ya da aizawa senseinin yanına gidezdim. Durmadan benimle ilgileniyorlar ve sanki tek işleri benmişim gibi davranıyordum. Onları da rahatsız etmek istemiyordum.
2 saat sonra*
Eski anılarım durmadan gözümün önüne geliyordu.
Ortaokulda yapmaya çalıştığım şeyi o zaman bitirmeliydim belki de. Hiçbir zaman yaptığım işi yarım bırakmazdım ama o gün yapamamıştım. Cesaret edemedim. Yavaşça merdivenlerle çatıya çıktım. Gökyüzü çok güzeldi. Yıldızlar vardı ve 1 saate gün doğacaktı. Önce çatının köşesine oturdum. Ayaklarımı aşağı sarkıttım. Manzaranın tadını son defa çıkarmaya çalışıyordum. Ne bir konuşma ne de bir not. Hiçbir şey yapmadan gidecektim. Gidebilecek miydim? Ya yine yapamazsam? Yine korkarsam? Neyden korktuğumu bile bilmiyordum. Yavaşça ayağa kalktım ve arkamda olan UA lisesine baktım. Hayatımın en güzel zamanlarını orada geçirmiştim. Teşekkürler UA. Hafifçe rüzgar esmeye başladı. Rüzgar beni aşağı itecek yönde esiyordu.

•Mhmm rüzgar bugün benden yana sanırım.
Yavaşça açtığım kollarımla uyumlu olarak gözlerimi sonsuzluğa kapatmıştım.

Ah kimi kandırıyorum ki ? Böyle bir şeyi nasıl yapabilirdim? Ama bunu geciktirerek kendime saygısızlık yapıyordum.

Aizawa Sensei: suzuki?

Marry : Sensei?

Arkamı dönünce dengemi kaybettim ve aşağı düşmek üzereyken Sensei beni yakaladı. Beni yere oturttu.

Sensei: bu saatte çatıda ne yapıyorsun?

Marry: h-hiç.

Yüzümü kaldırdı ve kızarmış gözlerimi gördü.

Sensei: gözlerine ne oldu?

Marry: havadan dolayı oldu sanırım.

Sensei: suzuki yalan söyleme. 3. Sınıflardan
öğrenciler beni aradı ve çatıda bir öğrenci olduğunu söylediler. Bana düşündüğüm şeyi yapmayacağını söyle.

Bakugouxreader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin