Uyandığımda saat kaçtı bilmiyorum, büyük camlarım vardı ve dışarıyı izleyebiliyordum fakat yinede zaman algımı kaybetmiş gibiydim. Kahvaltı yapmam gerekiyordu. Normalde 1-2 parça bir şey yediğim kahvaltımı bugün güzelce yaptım. Zayıflamıştım ve güçten düşmüştüm. Sevgilime verdiğim sözü yerine getirmem gerekiyordu. Kahvaltıdan sonra ilaçlarımı da aldım. Birkaç saat sonra doktor ai geldi.
Ai: tekrar merhaba suzuki.
Marry: merhaba.
Ai tabağıma baktı ve gülümseyerek tekrar bana döndü.
Ai: yemeğini yemişsin, sanırım arkadaşının gelmesi işe yaradı. Bugün farklı misafirlerin var ama
Marry:huh? Kim?
Ai: hadi gel.
Yavaşça elimden tuttu ve gitmeye başladık. Camın arkasında rin, keigo ve ablam vardı. Hepsi bana endişeyle bakarken ben onlara pişmanlık dolu bakışlar atıyordum.
Rin: maria...seni çok özledim
Marry: bende sizi özledim.
Kei: neler oldu? Neden bunu yaptın?
Marry: b-bilmiyorum
Ablam keiye sinirli bakışlar atmaya başladı.Ablan: hey onu darlamayı bırakın. Önemli olan şuan iyi olması.
Uzun bir sohbetti ve sanırım iyi gelmişti. Yine ayrılık vakti geldiğinde onlara veda edip odama geçtim. Yemeğimi yedim ve ilaçlarımı içtim. Zihnimi temizlemek için bol bol meditasyon yapıyor ve kitap okuyordum. Bunlar kendime gelmeme yardımcı oluyordu. Doktor ai bugün konuşmak için gelmemişti sadece abimlerin ve ablamın geldiğini haber vermek için gelmişti. Ben bunları düşünürken doktor ai içeri girdi.
Ai: hey merhaba! Yemeğini yine yemişsin.
Evet anlamında başımı salladım.
Ai: sanırım biraz daha iyisin
Marry: evet...sanırım.
Günlük seans bitince uyudum. Uyandığımda buradaki 5. Günümdü. Anne ve babam 6. Gün ziyarete gelmişti. Artık iyiydim ve toparlanıyordum. 7. Günün akşamı bir seansımız daha bitmişti.
Ai: evet bugünlük bu kadar. İyi geceler
Marry:iyi geceler.
Ai: bu arada marry, 1-2 güne çıkabilirsin.
Marry: gerçekten mi?
Ai: evet kendini çok toparladın.
Duyduklarım karşısında çok sevinmiştim. Ertesi gün kahvaltımı yaptım, ilaçlarımı içtim, meditasyon yaptım ve kitap okudum. Öğleden sonra olmuştu. Ai belgeleri hallettiği için artık çıkabilirdim. Aizawa Sensei okul aracı ile beni aldı. Yolda sorular soruyordu. Şöför hızlıca yurda getirmişti ve siyah arabanın yavaşça kapısını açtım. Saçlarım rüzgarda dalgalanıyordu ve hava pembe/turuncu arası gün batımı renklerindeydi. Yavaşça yürümeye başladım. Barakada oturan bakugouyu gördüm. Kısa süre sonra o da beni fark etti. Yavaşça bana doğru yürümeye başladı. Gözleri doluyordu ve iyice yaklaşınca durduk. Aramızda 1 adım vardı fakat bu sefer cam yoktu. İkimiz de ne yapacağımızı bilememiştik. Bakugou hızlıca bana sarıldı. Hızlıca sarıldığı için ellerim havada kaldı. Olayı kavrayınca ellerimi sırtına koydum.
Marry: sana tekrar sarılmak için her şeyi yapacağımı söylemiştim.
Yavaşça benden ayrıldı ve yüzüme bakmaya başladı. Yüzümde sanki hiçbir şey olmamış gibi parlak bir gülümseme vardı.
Momo: MARRY!!
üzerime koştu ve sarıldı. Diğerleri momo'nun sesine çıkmıştı ve beni görünce ne yapacaklarını bilemediler. Yüzümdeki parlak gülümseme onları rahatlatmıştı. Çoğuna sarıldım. Mina durmadan benden özür dilemeye çalışıyordu.