iki

4.9K 356 843
                                    








"bunu tut." jean, parmaklarının arasındaki pamuğu elijah'ın avucuna bırakırken gözlerini kısarak alnındaki yaraya bakıyordu. "kötü olmuş." derken nefesindeki kalitesiz tütün kokusu elijah'ın yüzüne çarpıyordu.

parmak ucuyla hâlâ kaşına doğru akmakta olan kana dokunup eline baktığında karl, jean'i iterek yerine geçti. "nasıl yara kapatılacağını bilmiyor musun?"

elijah'ın elindeki pamuğu aldı ve yaraya bastırdı. gözlerini kırparak alnındaki acıyı yok saymaya çalışan elijah şimdi çok daha fazla acı çekiyordu. muhtemelen alnı yarılmıştı ve basit birkaç pamuk işe yaramayacaktı.

karl, elini geri çekmeye çalıştığında beyaz pamuğun bir kısmı elijah'ın alnındaki yaraya yapışmıştı. bunu, elijah'ın, onun beceriksiz olduğunu düşünmemesi için çaktırmasa da etrafımda toplanan kalabalık hiçbir şey beceremediğinin farkındaydı.

o an sanki kurtarıcı bir melekmiş gibi biri çıktı kalabalığın arasından. elinde bir kese dolusu ecza malzemesiyle hafif tıknaz, orta boylu macellan söylenerek elijah'ın karşısına geçti. karl'ı eliyle itip "çekil." dediğinde yüzünde sinirli bir ifade vardı.

keseyi elijah'ın yatağının üzerine boşaltıp içinden kahverengi bir şişe çıkardı. arkalarında toplanan kalabalığın büyük bir kısmı okuma yazması olmadığı için bu ilacı şişenin üzerindeki açıklamadan değil, şişenin renginden tanımışlardı. "koğuşta at koşturuyoruz sanki," diye söylenmeye devam etti. "...yoklamaya nasıl geç kalabiliyorsunuz ki? hayır, geç geliyorsanız neden orduya katılıyorsunuz ki? zorunlu askere alımı bu yüzden desteklemiyorum işte."

sinirli sinirli konuşup alkollü pamuğu onun alnına bastırırken elijah tek bir kelimesini bile dinlemiyordu. bu zırvalamalar umurunda değildi ve o an umurunda olan tek şey yüzünü istila eden kanın bir an önce durmasıydı.

"geç kaldığı için değil," dedi jean araya girerek. "...hitler selamı yapmadığı için."

macellan dalga geçer gibi güldüğünde yukarıdan çıkan azı dişi gözükmüştü. "artık orduya yahudileri de mi alıyorlar?"

elijah yutkundu. "ne?"

"şaka yapıyorum," yeni çıkardığı pamuğa tentürdiyot bastırdı. "...üstüne alınmana gerek yok. sadece, burada führer militanı olmaman için ya yahudi ya komünist ya sakat ya da intihara meyilli olman gerekiyor. alnındakini saymazsak sakat da değilsin anlaşılan. bolşevik ordusuna katılmak ister misin?"

"sadece," diye araya girdi karl. "...daha önce hiç hitler selamı yapmamış ve yapılması gerektiğini bilmiyormuş."

"dağdan mı getirdiler bu çocuğu?" diye kızdı. "hindenburg'un öldüğünü biliyor mu? ama ondan önce, cumhuriyeti ilan ettiğimizi söylemelisiniz."

"hitler selamını biliyordum." dedi elijah acıdan gözlerini kapatırken.

"sovyet rusya için gurur kaynağısın!" macellan, pamuğu bastırırken gülüyordu. "hitler rejimini beğenmiyorsan kendi partini kurabilirsin."

elijah cevap vermedi. çevresinde bir dolu kalabalık vardı ve sakıncalı konuşması durumunda orduya itaatkârsızlıktan nereye gideceğini iyi biliyordu. o, iskambil getirdiği için yalnızca bölük değişimiyle paçayı kurtaran hannes kadar şanslı olmayacaktı.

yatağa yaydığı keseden bant gibi küçük bir bez parça çıkardı. açıkçası bez olup olmadığını elijah da bilmiyordu fakat böyle bir şeyi ilk defa gördüğü için ayırt etmeye çalışıyordu.

elindeki, çok küçük bir parça hâlindeki yapışkan bez, temizlenmiş yaranın üzerine kapandı ve orada dikiş görevi gördü. "dudağındaki yara," dedi macellan. "...birkaç güne geçer, sadece bu gece biraz kan tadı alırsın. alnındaki için de kafanın altına destek için kıyafetlerini koy, kan başına üşüşmesin. başka bir yerinde yara var mı?"

kangrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin