10 eylül 1939 - würzburg, helga schäfer: sevgili e. nidasıyla başlayan yeşil mektup.
elvedaların sende bir boşluk yarattığının farkındayım. bu nedenle, bu mektuba yarım bir elveda ile başlayacak ve ilk selamımı ismimi yazmadan evvel vereceğim. sevgili e., elveda.
bu mektubu hangi havada okuyacağını bilmediğim için elimden gelen tek şey sana würzburg'u tüm gerçekliğiyle hissettirmek için kâğıda biraz (?) yağmur suyu damlatmak. belki burada yazacağım birkaç zayıf kelime sana yıldırımların sesini duyuramayacak ancak mürekkebi kirleten bu damlaların seni hiç değilse birkaç saniye würzburg'a getireceğinden eminim.
elijah, titrek parmaklarını paragrafı dağıtmış yağmur damlasına değdirdi. cümlelerin üzerine dökülmüş iki damla öylesine gerçekçiydi elijah, dudaklarına değen tuzlu tatta würzburg'a düşen her bir yıldırımı soyut bir anlamla hissediyordu.
burada yazacaklarımın sana iyi haberler getirmesini ben de isterdim fakat inan ki baban ve ben birtakım şeylerden umudu çoktan kesmiştik. farkındayım, orada kendi canınla uğraşırken bu haberlerle karşılaşmak sana iyi gelmeyecek fakat e., sofraya koyduğumuz tabak sayısı bir kez daha eksildi.
bunu nasıl anlamak istersen öyle anla e., sana daha fazlasını anlatamam zira bulunduğumuz şartlar her şeyi açıklamak doğru değil. baban ve ben her sabah, sevgili führer'in bizlere bahşettiği konuk evlerinde kardeşini arıyoruz. inan, burada olsan senin de elinden bundan başka bir şey gelmezdi.
kız kardeşini, götürmüşlerdi.
elijah, mektubu kenara bırakıp öylece karşıya bakarken kendine gelmekte zorlanıyordu. açılmış dudakları bir damla hıçkırık için titrerken elijah, gözünün önüne kız kardeşinin görüntüsünün düşmesine engel olamıyordu. onu götürmüşlerdi ve elijah, bunu hazmedemiyordu.
bunu açık açık anlatamamak, her şeyi mektubu kontrol edecek askerlerden gizlemeye çalışmak ve annesinin bile mektubu sahte bir isim soyisimle göndermesi; ismini değiştirerek şehir değiştirmek kolaydı fakat doğrusu elijah, bu kadarını tahmin etmemişti. bu, tahmin ettiğinden daha zordu.
onu geçen sabah catherine'in kızıyla oynaması için beyaz eve göndermiştik. catherine bana beraber resim çizdiklerini anlattı ve bir fincan kahvenin ardından eve geri döndü. sevgili e., birkaç saat sonra catherine'in evine, kardeşini aramak için gittiğimde führer'in dostlarını onun evinde görmek bana benliğimi unutturdu. führer'in yoldaşlarını selamsız bırakmak gibi bir niyetim yoktu ancak biliyorsun ki benim de ocağı söndürmem gerekiyordu.
yapabileceğim hiçbir şey yoktu. farkındayım, bana ne denli kızgın olduğunun fakat yerimde olsan sen de aynısını yapardın ve tanrı'ya her an o sırada bunu senin yaşamadığın için şükrediyorum. sen, e., buna katlanamazdın.
yine de bana istediğin kadar kız ancak inan ki benden, benim ettiğim nefret edemeyeceksin.
tüm bunlara rağmen bana en çok kızman gereken şeyi henüz söylemedim e., führer'in yoldaşlarını orada gördükten sonra eve geri girdim ve bundan yaklaşık bir saat boyunca bir an bile pişmanlık duymadım.
dışarı çıktım, hava soğuktu e., üzerime ceketimi de almıştım. her şeyin farkındaydım, tüm uzuvlarım yerindeydi ve aklım çalışıyordu. adımlarım beni catherine'in evine götürdüğünde içime dolan sessizlik, bana acımasız hissettirdi. kız kardeşini en son kahvaltıda görmüştüm ve sevgili e., ona sıcak bir omlet hazırlamıştım.
