Final Part 2

635 16 1
                                    

http://peace-love-gifs.tumblr.com/post/51152056967
Linkte heleni görebilirsiniz. Evet bu son bölümdü. Sabrınız için teşekkürler.
Twitter:@kutsalanet

Ben her şeyi bir arada tutamazdım. Güç,sadakat,aşk. Aşk'ımı gösterdiği o yaman sadakatıyla çiğneyen bir adamın yanında duramazdım. Ya da sadakatimi,yalan aşkıyla çürüten bir adamla. Sadece güçlüydüm. Ya da öyle olmam gerekiyordu. Her şeyi,sahip olduğum her şeyi kaybetmiştim. Artık kaybedecek bir şeyim olmadığı gibi intikam alacak da bir çok şeyim vardı. Düşmanlarıma yalvarma faslı bitmişti benim için. Sanki Ekin,babamı vurduklarında beni geriye doğru çekerken kalbimi de söküp fırlatmıştı. Şu an kollarında olduğum çocuk ise... Yalanlar içinde yüzdüğüm deniz,dev okyanuslara dönüşmüştü.
"Gidelim" yumuşacık ve şefkat dolu bir sesti bu. Sanki babam küçük bir kızmışım gibi beni kucağına almış ve gidelim diyordu. Biliyor musunuz,onun ne kadar kötü bir adam olduğu umrumda değildi. Başkalarına ne yaptığı,neler yapmalarına sebep olduğu... O benim babamdı. Ben onun kanındandım ve dünya üzerinde bunu değiştirebilecek hiçbir şey yoktu. Memnun olsam da olmasam da. Seçme şansı olmayan bir çocuktum.
"Onu götürebileceğini kim söyledi?" Ve o. Katilin sesi. Beni deli gibi öldürmek isteyen adamın sesi. Varsın kessin boynumu,öldürsün beni. Aynaya baktığında o izle yaşayabilecek mi?
"Helen'i ben götürüyorum." Ve ah. Yanılmışım. Yanılıyoruz. Güveniyor ve yanılıyoruz. Bu da bir yalancının sesiydi,kalbimi elleriyle boğan adamın sesi. Neden insan "Yalnız" olduğunda daha çok aşık olur biliyor musunuz,çünkü tutunacak bir dal arar. Ona iyi davranan ve onu sevdiğini söyleyen bir kişiye çabucak bağlanabilecek hatta sevebilecek bir ruh halindedir. Tıpkı benim yaptığım gibi. Kollarının arasında olduğum adamı sevmediğimi iddia edemem ama ben acı içinde kıvranırken beni sımsıkı tutan adamdan nefret ettiğimi söyleyebilirim.
"Benimle gelmek istedi,duydunuz." Ve tekrar şefkat dolu ses. Ona bunu yakıştırmak yüzsüzce oluyordu. Bunu düşünecek vakitte değildim. Sımsıkıya sardığım kollarımı ondan çektim. Masmavi gözleri soru sorarcasına bana bakıyordu. Tebessüm ettim.
Babamın yanına doğru yürüdüm. Yanında hallettiği bir kaç adam vardı ve silahları...
"Ne yapıyorsun?"
"Bak! Bunlar senin kanın"
"Alın şu kızı ne saçmalıyorsa öldürün!" Bu sefer Ekin'e dönerek
"Bunlarda senin" dedim bacak ve kollarımdan akan kanları gösterirken.
"Hiç yabancı değil,değil mi?" Jason'a elbisemin üzerindeki kanları gösterirken.
Bir kaç adam beni yakaladı,sertçe.
Sürükleyerek Tuna'nın yanına götürdü. O sırada Ekin'in gelmeye calıstığını ama tamı tamına bir ordu tarafından tutulduğunu gördüm. Beni tutan iki adamın o zayıf noktalarına tekmeyi bastım. Bazen kurtarıcı siz olmalısınız,kahramanınız bazen sizi öldürmeyi seçebilir. Onlar yerde kıvranırken üzerime yürüyen bir katil,ve ondan işaret bekleyen aynı zamanda Ekin'i tutanlar vardı.
"Kendim halledeceğim" dedi Katil.
"Böyle konuşmamıştık."
"Onu bize öleceğini bile bile getiren sensin şimdi de iyi çocuk rolüne mi büründün? Dikkat et Jason,belli oluyor." Şaşırmadım.
"Yapma!"
"Seni oğlum gibi sevdiğimi biliyorsun bu yüzden çekil!" Dedi Jason'ı köşeye fırlatırken,kafasını çarptığını duydum. Diğer köşede Ekin adamlar ile boğuşuyordu. Ne garip değil mi? Beni planlanmış bir şekilde buraya getirenler sanki benim için savaşıyorlardı. Oysa yalan. Her şey yalan. Hepsi yalan.
"Seninle kovalamaca oynamaktan sıkıldım güzel kız."
"Yapmayı düşündüğüm hiçbir şeyden kaçınmayacağım!"
"Elinden geleni ardına koyma." Katilin sırıtışı. Benimle dövüşmesini beklemiyordum fakat silahının namlusunu 5 metre ötemde görmeyi de beklemiyordum. Çektiği tetiğin sesini duydum. Gözlerimden yaşlar akıyorken ağır ağır ve boğuk boğuk "Hayır!" Diye bağıran yabancıyı da. Kafamı çevirip tebessüm ettim o yemyeşil gözlerine bakarak. Bir ağırlık hissettim üzerimde. Silahın sesini duymuştum ama akan kanlar bana ait değildi,acı yoktu. Ve o iki çift mavi gözü gördüm kucağımda.
"Beni bu acıyla yaşatabileceğini mi düşündün?"
"Seni seviyorum." Ve kapanan göz kapakları. Ölüm ne acı değil mi? Katil'in şoka girmiş yüz ifadesi. Jason'ın yanına eğilmesi. Yorgun,bitkin,kırılmış,kızgın ve tükenmiştim.
Sürünerek ilerliyordum. Hayatımda hiç yapmayacağım bir şeyi yapacaktım. Hem babamın hem de sevdiğim adamın katilini öldürecektim. Sorumluluklarınızı bilmelisiniz,her zaman.
Sırtından vurdum onu. Belki 10 belki 20 defa. Acı çekerek ölecekti. Ayağa kalkıp Ekin'in etrafını sarmış olduğu adamlara
"Onu hastaneye götüremezsiniz! Ölecek! Ya gidin ya ölün."
Ekin'in tıslamasıyla beraber hepsi ağır ağır yol almıştı. Jason'ın yanına çöktüm. Sarıldım cansız vücuduna. Hiç sarılmadığım kadar sıkı sarıldım hem de. Bundan sadece bir kaç ay önce kollarında uyuduğum adam cansız ve kanlı bir şekilde benim kollarımdaydı.
Ekin'
Jason'ının üzerine kapanmış ağlıyordu,oldukça sesli. Üzgündüm. Üzgünüm. Tahmin edemezdim. Kafamı çevirdim,gözlerim dolmuştu.
"Bu gün ölmezsem yarın öleceğim" yanına koştum.
"Aptalca bir şey yapmayacaksın! Asla!" Bana bakmıyordu.
"Gidelim"
Doğrulmaya çalışıyordu. Kalkamıyordu. Karnını tutuyordu. Ona güç geliyordu anlaşılan. Elimi uzattım. Kalkacak ve buradan gidecektik. Telafi edemezdim ama deneyecektim. Her şeyi arkasında,arkamızda bırakmaklıydık. Gözlerimin içine baktı kısa bir süre
"Yalnız da ayağa kalkabilirim."
Kalkmıştı. Sendeleyerek yürüyordu. Onu tutmak için yanına yürüdüğümde. Kollarıma düşmüştü. Kıpkırmızı bir elbiseyle. Hala akmakta olan kanıyla. Yere eğildim. Babasının yanına süründü. Kafasını göğsüne koydu.
"Yalnız da ayağa kalkabilirim"

YALNIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin