#26

445 13 0
                                    

Motele girdiğimde Ekin elindeki tablet ile oldukça meşgul görünüyordu. Eğer çoktan geldiyse ki öyle gibiydi. Niçin beni aramamıştı? Kendimi sertçe yatağa atıp soluk almakla yetindim. Dakikalar sonra ağzımdan çıkarabildiğim tek kelime zoraki bir
"Merhaba" oldu. Bunu söyleyişimle sanki geldiğimi yeni farkediyormuş gibi gözlerini bana çevirdi. Kafasını değil sadece gözlerini..
"Bana haber vermeliydin" dediğinde tekrar derin bir nefes aldım.
"Telefonun kapalıydı. Neredeydin?"
"İşlerim vardı"
"Ne işi?" Babamın attığı mailden ona bahsetmeyi düşünmüyordum. Bir süreliğine akışına bırakacaktım ve ne olacağını görecektim.
"Neden duşunu almıyorsun?" Ne yani bu 'pis kokuyorsun' mu demek oluyordu? Ki koşmamıştım bile? Öküz herif! Zorlukla kalkıp banyoya yöneleceğim sırada
"Ve bu akşam buradan gidiyoruz" sürekli böyle yaşamayacaktım.
"Evime gitmek istiyorum. Artık dönmek istiyorum! Artık sıkıldım. Babamı ara!" Sanki bir yanım gerçekten babamı aramasını ve babamın onun ismini şaşırdığını bilmek istiyordu. Ki öyleydi de. Ekin benim koruyucumdu,Deniz değil.
"Baban hakkında konuşmayı kes artık Helen. Hala umudun var mı cidden? Seni bırakıp gitti! Nasıl oluyor da bana emir verebiliyorsun? Elimin altındayken." diye tısladı. Bu gördüğüm Ekin miydi? Şu çocuğa bir günde ne olduysa ben de aynısından istiyorum. Kaşlarımı kaldırıp cidden şaşırmış bir şekilde
"Neyin var?" diyebildim.
"Hiçbir şey. İşine bak" dedi ve çıktı. Ben de onun söylediğini yapıp duşa girdim. Hastalık kırıntıları seziyordum.

Çıktığımda Ekin yine yoktu. Tanrı aşkına ne oluyordu? Acaba.. Hayır hayır kesinlikle bir ihaneti kaldıramazdım. Üzerimde mini siyah eteğim ve içine soktuğum siyah kazağım vardı aynı şekilde siyah çorap ve çizmelerim. Üşümüyorum şu an ama ceketimi alıp çıkacaktım. Saat geçti. Ama çıkacaktım. Çünkü ne var biliyor musunuz? Bir babam var! Ben onun umrunda olmadan bu pisliğin içine attı beni. Bir sevgilim var! Beni bir kez olsun sevmeden öldürme planları kurdu. Bir koruyucum var! Bana öküz gibi davranmaktan başka bir işe yaramıyor. Bunların en can alıcı yerini biliyor musunuz? Onun koruyucum olduğundan emin değilim. Bu da yalnızım demek oluyor. Yapayalnız.

Gecenin bu saatinde bir parka gelmiştim. Bomboş bir park. Soğuğu iliklerime kadar hissediyordum. Ağacın gölgelediği bir banka oturdum. Salıncaklara kaydı gözlerim. Çocukken parka gitmiş miydim? Babamın beni götürecek zamanı olmuş muydu? Bütün bu beni köşeye sıkıştıran sorunlar sorular ardı ardına gelirken gözlerim güçsüzlükle dolmaya başladı. Başka bir şey daha vardı. Yanımda bir duman hissediyordum. Kötü bir koku,muhtemelen sigara. Kafamı yana çevirsem ne fayda! Ne benim ne de onun yüzü görünüyordu. Emin olduğum kıyafetleri baştan aşağı siyahtı. Bir erkekti. Ve sigara içiyordu,tek anladığım bunlar.
Yüzüne bakmadan konuşmaya çalıştım.
"Hayatım...Berbat. Senin de öyle olmalı ki.. Buradasın." bir cevap yoktu tek hissettiğim sigarasını üfleyişiydi. Fakat umrumda değildi.
"Annemin kim olduğunu dahi bilmiyorum. Beni babamın evine yıllar önce bebekken bırakmış. Ve.. Babam. Babam onun bir fahişe olduğunu söylüyor. Nezih bir hayat sürdüm. Taa ki babamın işlerini öğrenene kadar. Onun bütün uyuşturucu,kadın satıcılığı,adam kaçırma gibi kötü işleri yaptığını Tanrı biliyor ya,bilmiyordum. Bir gün gitmesini gerektiğini benim burada kalmamı ve bana bir koruyucu yollacağını söyledi. Tabii ki itiraz ettim. İşin ciddiyetini anlayınca sustum. O zaman madem bir koruyucu gerekiyor beni neden burada bırakıyor diye düşünmemiştim hiç. Başıma bunca şeyin geleceğini bilemezdim. Babamın beni sevdiğinden emindim. Beni başıma onca şey geldikten sonra aylar sonra bir kez aradı ve ne söyledi biliyor musun.. 'Koruyucuna blr mesajım var e mailine yolladım' cevabıma izin vermeden kapadı.." Derin bir nefes aldım. Artık hıçkırıyordum. Yanımdakinden hala ses yoktu. Öyle ki yanımda olup olmadığından bile emin değildim artık. Devam ettim yine de. Daha güçlü. Daha yeniktim ama güçlüydüm.
"Ve.." Dedim acı bir şekilde gülümserken gözyaşlarım tam anlamıyla yanaklarımda bir akarsu oluyordu. "Bir de sevgilim vardı.. Nicholas. Yani bana söylediği adı buydu. Onunla senelerce birlikteydim. Öyle çok seviyordum ki. Onsuz yaşayamayacağımı düşünür olmuştum. Bu işler girince bir süre hatta 1 gün ayrılmak zorunda kaldık sadece. Koruyucumun götürdüğü evde yaralı uyandığımda karşımda onu gördüm. Sandım ki... Sandım ki sevgilim beni görmeye geldi. Sandım ki benim için endişelendi. Ama.. Ama nereden bilebilirdim? Söylesene! Nereden bilebilirdim. Yıllarca! Yıllarca babası için intikam almaya çalıştığını. Yıllarca! Babamın babasını uyuşturucudan öldürdüğü ve onun intikam için beni öldürmek istediğini! O evde karşılaştığım adam! Beni öldürmek için karşıma çıkan her adam! Onun adamı olduğunu nereden bilebilirdim.." Ses tonum oldukça düzensizdi. Bir anda bağırıyor bir anda kısılıyordum. Ve şu an. Hıçkırıyordum. Ama devam ettim. Edecektim.
"Sonra.. Koruyucum olduğunu söyleyen çocuk. Ekin.. Bir anda hayatımda öyle bir yere sahip olmuştu ki. Çünkü o benim yalnızlık yağmurumdaki bir şimşekti. Her zaman beni kurtardı,korudu. Ya da ben öyle sanıyorum ama bir şekilde yaptı. Bana ne kadar öküz gibi davranıp tek bir küçümseyici bakışıyla ne kadar ölmek istesem de yaptı. Ekin'e sonuna kadar güveniyordum. Taa ki babamın attığı e mail in sonunda 'dikkat et,Deniz.' yazısını görene kadar. Sence şaşırmış olabilir mi? Hayatımda güvendiğim tek kişide uçup gitmeyecek değil mi? Bir yalan bataklığındayım ve yüzüme vurulan her gerçekle daha da dibe batıyorum sanki. Ama ne canımı yakıyor biliyor musun? Beni bu çukura çekenlerin hepsi.. Hepsi inandığım,sevdiğim,güvendiğim insanlar. Ve o insanların hepsi.. Hepsi beni güçsüz,çaresiz ve kimsesiz bıraktılar."
Diyeceklerim bitmişti. Ama ben de bitmiştim. Ağlıyordum öyleyece. Yanımdakinden ses gelmese de ağlıyordum. Kafamı omzuna yasladığımda üzerindekinin deri olduğunu anladım. Fakat yine de kıpırdamadı. Cevap vermeyeceğini bildiğim halde
"Her gece burada oluyor musun?" diye sordum. Fakat yine cevap yoktu. Başka bir soru yöneltmek istedim.
"Neden buradasın?" Yine cevap vermemişti. Sıkılmıştım. Kim bilir belki peşimdekilerden biriydi. Rahatlamıştım oysa. Önemli olan da buydu. Telefonuma bakıp Ekin'in 8 defa cevapsız aramasını gördüğümde kalkmaya hazırlandım. Yüzüm ışığa geldiğinde geri dönüp ona baktım. Hala aynı haliyle duruyordu. Siyah saçları tel tel alnına düşüyordu. Gözleri yeşildi yine de emin değildim.
"Adın ne?" Cevap vermesini ümit ediyordum. Sigarasını ayağıyla ezerek ayağa kalktı.
"Ekin"
"Ekin"

YALNIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin