Işık..
Tam yüzüme çarpan güneş ışığı..
Güneşi sevmezdim,ışığı da.
Doğrulmaya çalıştığımda üzerimde iki çift beni sarmalamış kol vardı.
Beyaz bir ten,dolgun küçük dudaklar. Kısa kıvrak kirpikler havalı kahve saçlar. Nicholas.. Onunla uyumayı bile özlemiştim. Peki ama ekin neredeydi? Odasındadır muhtemelen. Hepimiz yorgunduk. Saate baktım 4 tü. Akşam 4. Hala uykum vardı. Üzerimde hala elbise vardı. Valize doğru ilerledim. Elime siyah dar bir şort ve 'led zeppelin' yazılı krem eskitme sıfır kolluyu aldım. İç çamaşırları da aldıktan sonra. Tam banyoya doğru yürüyecektim ki. Pat! Ayağıma takılan bira şişesiyle nicholas ın üzerine yığılıverdim. Evet. Tam dudağının üzerine! Gözlerini hafifçe aralayıp uykulu bir sesle
"Mmmh heleeen.." Dedi sarhoş muydu bu? Ben uyurken içmiş olabilirler miydi? İyide ekinle anlaşmazlardı ki.
"Benim nich. Uyan" dediğimde kollarıyla beni kavrayıp sıktı ve
"Hadi helen bitirelim şu işi"
"Ne işi ne diyorsun!" Dedim güçlü kollarından kurtulmaya çalışarak.
Daha da kendine çekti beni ve
"Soyun" tanrım ne! Bana yaptıklarından sonra onunla sevişeceğimi felan düşünmüyordu herhalde
"Hayır" sesim aceleci çıkmıştı. Üzerinden kalkarken uyandı. Bana baktı. Oldukça dinç duruyordu. Yoksa az önce uyumuyor muydu?
Düşüncelerimi durduran nicholas ın yumuşak dudakları oldu. Aniden geri çekildim. Eliyle tekrar beni kavrayıp öpmeye başladı. Bir süre karşılık veriyor gibi olduysam da geri çekilip tokatı yapıştırdım.
"sen ne yaptığını sanıyorsun! Adi herif" diye bağırdım. Nicholas ise yatağın üzerine uzanmış bir vaziyette doğrularak elini saçlarında karıştırdı ve
"Helen yaptığım herşeyi biliyorum affedilemez. Ama sana yemin ederim seni öldürmeyecektim. Öldüremezdim zaten. Seni seviyorum. Ve seni çok özledim." Bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı?
"Duşa gireceğim"
"Bende geleyim" bu teklif karşısında güldüm. Ona baktım. O da gülüyordu. Tanrım! Onu seviyordum.
"Başka kıyafetin yok mu?"
"Malesef"
"Ekinden bulurum" odadan çıktım. Ekinin odasına girdiğimde yatakta bir kız vardı. Saçları dağılmış yarı çıplaktı. Ekin yoktu. Umursamadım. Çabucak elime iç çamaşırı ve bir siyah kot şort üzerine beyaz V yaka tişört alıp çıktım. Odaya girdiğimde nicholas aynaya bakıyordu. Tanrı aşkına! Hep aynaya bakardı tıpkı benim gibi.
"Al" kıyafetleri ona uzattım. Seçimimi beğenmiş olacak ki gülümsedi. Zaten hep beğenirdi.
"Önden bayanlaaar" dedi davetkar ses tonuyla. Banyoya doğru ilerlediğimde içeri girdim. Kapıyı kapatmaya yeltendiğimde ise
"Yapma helen"
"sen burada kalıyorsun. Çabucak çıkarım." Dedim ve kapıyı kapadım. Onunla sevişeceğimi düşünmüyordunuz herhalde?
İkimizde hazırlandıktan sonra odadan çıktık. Karşımızda ekin vardı. Ve inanın sinirle
"O kıyafetler bana ait jason" jason dediğinde içim acımıştı.
"Şey ekin ben aldım başka kı-"
"Sen kendini ne sanıyorsunda benim odama girip kıyafetlerimi seçip alabiliyorsun!" Vay canına.
"Ekin abartmadın mı biraz" diye atıldı nich. Ekinin sinirle parlayan gözlerini gördüm. Evet sinirliydi ama nedeninin bu olmadığına eminim.
"Seni bu adamdan kurtarıyorum! Canımı tehlikeye atıyorum! Ve sen onunla beraber uyuyorsun! Daha dün seni öldürmek isteyen adamla! Bana ihtiyacın yok senin helen. Yok!" Hızlıca çıkıp gitti. Çok hızlıca. Koşmamıştı ama çok hızlıydı. Karşımdaki aynaya baktığımda ağlarken buldum kendimi. Çünkü haklıydı ekin. Sonuna kadar haklıydı.
"Yapma helen.." Diye sarıldı bana nicholas. Sarıldı. Belki bıçak vardı cebinde? Belki silah? Sarıldı.
"O haklı.."
"Helen haklı evet ama seni sevdiğimi unutuyorsun"
Nicholas'tan
"Helen haklı evet ama seni sevdiğimi unutuyorsun" Bu durumu nasıl toparlayacağımı bilmiyordum. Ne istediğimi de bilmiyordum. Tek bildiğim ekin susuyordu. Konuşunca heleni tamamen kaybedecektim. Bunu göze almış mıydım? Heleni çok seviyordum. Ama bu helen tanıdığım helen değildi. Hoş yaşadıkları basit de değildi. Bedenini benden geriye itip dolmuş gözleri ve sitemkar sinirli sesiyle
"Neyi unuttum ki! Bana beni sevdiğini söylerken arkamdan öldürme planları kurduğunu mu!? Geçirdiğimiz onca yıl boyunca her zaman bu günü beklediğini mi!? Seni herşeye rağmen son bir kez görmek istediğimde adamlarını çağırmanı mı!? Neyi unuttum ben nicholas! Nasıl unuturum ki. Sen vardın benim için birde babam. Ekin de. Sen yoksun. Ekin yok. Babam uzakta. Git! Git artık!"
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Kahretsin! Ekin piçi nerdesin! Ağlama helen dayanamıyorum. Sana yaptıklarım bu kadarla da sınırlı değil.
"Baba!" Ne? Duyduklarıma,gördüklerime inanamadım.
"Baba! Kurtar beni yalvarırım. Kimse yok beni seven baba!" Helen.. Bu nasıl bir acıydı böyle? Helenin her göz yaşı kalbimi yakıyordu adeta. Çünkü bilmediği bir gerçek vardı.
Eğer şimdi gitmezsem hiç gidemeyecektim. Böyle gitmek istemiyordum onu böyle bırakmak. Ama gitmeliydim işte.
"Baba!" Ağlama! Amk kızı ağlama!
Kapıya doğru yürüdüm. Tam kola uzanacakken. Koşarak helen bana sarıldı. Sıkıca sardım onu. Onu bırakmak istemiyordum hiç istemiyordum.
"Seni seviyorum jason" jason.. İlk defa gercek adımla hitap etti bana.
"Seni çok seviyorum helen çok. Ama gitmeliyim. Seni daha fazla üzmek istemiyorum" dediğimde. Acı bir şekilde gülümsedi. Helen çok güzeldi.
Helen'
"Seni daha fazla üzmek istemiyorum" bu söz beynimde yankılanıyordu. Beni daha fazla üzemezsin zaten. Başımı göğsüne gömdüm tekrar.
"gitme.." Sesimin kırık çıktığına emindim.
"Geri döneceğim" dedi masmavi gözleri umut içinde.
"Söz mü?"
"Söz" eğilip dudağımı öptü.
"Nicholas"
"Efendim"
"Gitme. Beni böyle yaşatma. Bugün sadece bir kaç saatliğine mutluydum sen vardın ekin vardı. Gitme nich."
"Ekin piçini her lafına sokup durma! Gitmem gerek dedim helen! Gitmem! Gerek!" Hızlıca kapıyı çarpıp çıktı. Hemen arkasından koştum. Ne yapardım ben? Kimsem yoktu ki.
"Gitme!" Duymadı. Arabasına atlayıp hızlıca döndü ve gitti.
Gitti.
Yalnız helen.
Beynim adeta bozuk bir plak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Teen FictionHep yalnız uyuyup, yalnız uyanınca Yalnız bitirip, yalnız başlayınca Yalnız boğulup, yalnız kurtulunca, içinde Hep yalnız kırılıp, yalnız onarınca Yalnız vurulup, yalnız kanayınca Yalnız arayıp, yalnız bulununca, içinde kaybolup gidiyorsun.