6:00
Her sabah bu lanet sesle uyandığım halde bu ses bu sabah daha farklı geliyordu. Babasının prensesi olan kızlardan değilim. Ama babamı seviyorum ve hayatımda sadece o var. Annem.. E şey ben onun kim olduğunu bilmiyorum babamda öyle. Zaten sürtüğün teki olduğundan dolayı aramaya zahmet etmediğini söylüyor. O diyor ki beni bu evin kapısına bebekken bırakmış ve bir de not. Ve 18 yaşındayım. Helen nesirova. Şuan yaz tatilinde olduğumuz için okulun altın kızı diyemeyeceğim. Alarm kurulu çünki her sabah spor yapardım ama bugün hiç keyfim yok. Cep telefonumu elime alıp mesaj varmı diye kontrol ettim. Ve sonuç. Bir yığın.
Batuhan
Batuhan
Alis
Alis
Alis
Alis
Güney
Güney
Güney
Mal
Mal
Mal
Mal
Mal
Mal
Mal
Ah şey. O mal benim sevgilim oluyor. Bazen beni delirtiyor da. Yataktan hızlıca doğrulup mesajlara bakmadan teli bıraktım. Aynanın karşısına gecip yıpranan saçlarıma göz gezdirdim. Benim güzel kumral saçlarım aslında kahveydi ama sarı gibi bi renge boyadığımda kumral oldu. Gözlerim yeşil. Grimsi bir yeşilliği var. Bazen nich sırf bunlara aşık olduğunu söylüyor. Küçük bi burun ve büyük gözler aynı zamanda dolgun göğüsler. Denilene göre çok güzel bir kızmışım. Bence de öyle ah ben helen nesirovayım. Merak edilene geleyim bakire değilim. Sevgilimle kaç kez yattığımızı saymadım. Onu gercekten çok seviyorum. Erkeksi bir yakışıklılığı yok. Bebek yüzü gibi bir yüzü var gözleri mavi teni bembeyaz. Dıştan biraz gay ı andırsada onu çok seviyorum. Ha adını söylememiştim. Nicholas. Evet o bir amerikan. Onunla amerikada tanıştım ve aşkı onu yanıma getirdi. Dolabıma doğru ilerledim fazla düşünmeden siyah kısa straplez tulumumu üstüme geçirdim. Altıma da siyah keds. Kahverengi saçlarımı hafif bukle yapıp açık bıraktım. Çok hafif bir makyaj. Ve hazırım. Acaba bu kıyafetle terlermiydim? Her modelden kıyafetim olmasına rağmen fazla açık giyme taraftarı değilim ama giyerim :D hızlı adımlarla merdivenden inip "merve! Mervee!" Diye bağırdım. Merve bizim hizmetçimizdi. O ve annesi. Merve siyah saçlı. Tatlı bi kızdı. Benden iki yaş küçüktü. Ailesinin durumları olmadığı için burda çalıştıkları çok barizdi.
"Buyrun helen hanım" ah üst konumda olmayı seviyordum.
"Kahvaltı olaraak sosis istiyorum domates sosu olmasın. Nicholas da gelicek güzel bir kahvaltı istiyorum"
Nicholas ı nispetle söylemiştim. Ondan hoşlandığını biliyordum.
"Peki efendim" dedi muhtemelen gıcık olmuş bir ses tonuyla. Altta kalırmıyım?
"Ha bu arada yatağımın çarşafını felan değiştir odayı temizle bu gece nich misafirim" dedim sırıtarak. İki saniye gözüme "fakirim ama aşığım" bakışı attı. Onunla uğraşmayı seviyorum. Aslında iyi bir kızım ama konu nich olunca.. Kapı çaldı. Koşarak gittim hala bi çocuk olduğumu nich sürekli söylüyordu. Dış görünüşümden de öyleymiş. Seksi biri değilim. Daha çok çocuksuyum. Fakat bu giyinişime göre değişiyor tabii. Kapıyı açar açmaz karşımda gördüğüm kahve dar pantalonlu ve siyah beyaz çizgili tişörtlü mavi gözlü çocuğa sarıldım. Kokumu içine çektiğini hissettim.
"Seni çok özledim" dedi yamuk türkçesiyle. Herşeyini seviyordum onun.
"Bende seni" diye karşılık verip ayrıldım ondan. Masaya oturduk. Bu hızlı hareketime şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırıp
"Çok mu açsın bebeğim" dedi. Gülümseyerek "kurt gibi" dediğimde kahkaha attı.
Yemeklerimizi yerken beklenmedik bir anda
"Babam gitti. İki sene dedi ama muhtemelen 5 sene felan olucaktır. Polisler peşindeymiş. Ve bana bi koruyucu yollayacakmış ne zaman geleceği hakkında bir fikrim yok"
Nich in sinirlendiğini mavi gözlerinden anlıyabiliyordum. Hızla ayağa kalktı.
"Sürekli! Senin! Yanında! Olacak! Bir koruyucuyu! NASIL KABUL EDEBİLİRİM HELEN!"
Vay canına. Şuan düşündüğüm ne kadar seksi olduğuydu. Gözlerimi devirerek yanına gittim. Koltuğa oturmuştu. Ondan uzak bi köşeye oturdum.
"Her sabah.. Bu evde uyanmayı sevmiyorum. Her sabah.. Annesiz olmayı ve ardından annemin bir fahişe olduğunu hatırlamayı sevmiyorum. Her sabah.. Babamı severek uyanmayı sevmiyorum. Her sabah.. İnsanların bana sürtük diyeceğini bile bile kalkıp okula gitmeyi sevmiyorum. Her sabah.. Aşkımla savaşmayı onu yenememeyi sana yenik düşmeyi sevmiyorum. Ben.. Seni sevmeyi sevmiyorum nich. Ben birinin üzerimde hakimiyet kurmasını da sevmiyorum fakat sana deli gibi aşığım ve buna karşı koyamıyorum. Yanımda ol. Sadece benimle ol. Benimle kal."
Hızla nefes alıp verdim. Gözlerim dolmuştu. Babamın yokluğunu bu kadar mı hissetmiştim ben. Nich e baktım. Bana gözleri dolu bir şekilde bakıyordu. Benim sevgilim. Kafamı çevirdiğimde konuşmaya başladı.
"Sana bağırdığım için özür dilerim helen.. Ben senin acı çekmene dayanamıyorum. Ben.ben seni çok seviyorum helen anlatamıyorum. Hep benimle ol istiyorum. Başka bir erkeği seninle düşünemiyorum bile. Belki annen veya baban gibi olmayabilirim. Ama seni daima onlardan çok seveceğim." Buna karşılık ona sokuldum. Sıkıca sarıldım. Saçımı okşadı. Onsuzluğu düşünemiyordum. Uzun süren bir sessizlik sonrası
"Belki bir oğlumuz olur. Senin gibi mavi gözlü senin kadar beyaz tenli senin gibi küçük burunlu senin gibi kibar ve senin kadar özel." Dedim tüm aşık ses tonumla. Bi süre konuşmadı. Yüzünü göremiyordum.
"Belki bir kızımız olur. Senin gibi kahve saçlı. Senin kadar güzel. Senin kadar güçlü. Senin kadar zeki ve senin kadar sonsuz."
İçimizde öyle bir sevgi vardı ki ne anlatmakla bitiyordu ne de göstermekle doyuyordum ona. Kafamı kaldırıp dudaklarını öpmeye başladım. Yavaş hareketlerle dudaklarını emiyordum. Dillerimiz birleştiğinde onu istiyordum. Boynuma indi. Dil darbeleri atarken inlemeye başladım. Beni kucağına alıp odama götürmesini beklerken. Geri çekildi. "Bugün değil sevgilim bugün seni eğlendireceğim" dedi
Gülümsedim "pekala nereye gidiyoruz bayım?" Önümden yürürken "süpriz bebeğim" diye bağırdı. Çantamı alıp çabucak ona yetiştim. Elimi tuttu ve kapıya uzandı. Kapı açıldığında. Şaşkınlıktan yüzümün mosmor olduğuna emindim. Karşımdaki yeşil gözlü. İnanılmaz derecede seksi ve yakışıklı destansı varlığa baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Teen FictionHep yalnız uyuyup, yalnız uyanınca Yalnız bitirip, yalnız başlayınca Yalnız boğulup, yalnız kurtulunca, içinde Hep yalnız kırılıp, yalnız onarınca Yalnız vurulup, yalnız kanayınca Yalnız arayıp, yalnız bulununca, içinde kaybolup gidiyorsun.