Medyada helen var.
"Helen artık bir şey seçmezsen yemin ederim bu mağazayı dağıtacağım"
"Ekin öyleyse bana yardımcı ol"
"Tanrı aşkına! Bu girdiğimiz 20. Mağaza." Diye sinirle sitem ettiğinde yanımıza yaşlı ve tatlı bir kadın geldi
"Nasıl yardımcı olabilirim?" Gülümsedim. Sonunda bir şeyler bulacaktım.
"Ben kışlık bir elbise istiyorum" dediğimde ekinin gözlerini devirdiğini farkettim. Bugün onun beğenmediği bir şey almayacaktım. Ekinin ilerlediğini gördüm muhtemelen erkek tarafına gidiyordur.
"bu nasıl?" Kadının elindeki siyah kadife beyaz kuşağı olan elbiseye baktım. Beğenmemiştim.
"e şey bu biraz fazla cici" çünkü öyleydi.
"pekala bu?" Kıpkırmızı bir elbise. Galiba ben elbise istemiyordum.
"Bence bu güzel" ekinin sesini duyunca arkama dönmedim çünkü kırmızı elbiseyi kastediyordu.
"Beğenmedim" omuz silktim.
"Hayır bu" dediğinde döndüm. Elinde gri siyah noktalı siyah bebe yakalı bir elbise vardı kışlık olduğu çok belliydi altına siyah çorapla çok güzel durabilirdi.
"A güzel ekin teşekkürler" diyip elinden elbiseyi aldım. Kabine doğru ilerlediğimde kadının arkamdan geldiğini gördüm.
"Bir siyah çorap alabilir miyim? Mat olsun" dediğimde kafa salladı. Çabucak kabine girip elbiseyi giydikten sonra kadının getirdiği siyah çorabı da giydim. Altımda siyah botlarım vardı. Uyabilirdi. Dışarı çıktığımda
"Tanrım gercekten çok güzelsiniz sevgiliniz çok şanslı olmalı" dediğinde tebessüm ettim.
"Öyle,ekin sence nasıl?"
"İyi hadi al çıkalım." Buradan kurtulmanın yollarını deniyordu.
"Bir de kışlık şort bakacağım. Ve bir kaç kazak." Dediğimde ekinin ciddi anlamda sinirlendiğini gördüm. Kadın yanımızdan ayrılırken ekine
"Bugün gercekten beğenmediğin hiçbir şey almayacağım seni odun"
"Helen ben gidiyorum tamam mı? Senin bakıcın değilim. Benimle mesafeni koru! Hadsiz de konuşma. Biraz yerini bil. Bana minnettar olacağın yerde beni kullanıyorsun. Beladan başka bir şey değilsin. İşin bitince arabanın olduğu yere gel. Geç kalma ve mümkünse prenses kimseyle konuşma"
Yutkundum. Vay canına! Gözlerim dolmuştu bile. Ben gercekten haddimi aşmış mıydım? Onunla konuşmamam mı gerekiyordu? Dün geceden sonra ekin haklı olabilir mi bilmiyorum ama emin olduğum tek şey gercekten bir baş belasıyım.
Kadın elinde bir kot şort ve iki tane biri siyah diğeri çiçek desenli iki kazakla gelince
"Alıyorum. Denemeye gerek yok. Kabindeki kıyafetlerimi de getirin. Bunu çıkarmayacağım."
Kasaya doğru ilerledim. Ödememi yapıp poşetleri aldım. Mağazalar arasında yürürken Penti'ye girip uzun siyah çorap aldım. Başka bir mağazadan da bol kırmızı bir kazak ve siyah bere.
Son olarak kuaföre girdiğimde yorulmuştum. Önümdeki genc adam bana gülerek baktı.
"Ne olacaktı" dediğinde hala nefes almakla meşguldum.
"Saçımı boyatacağım ama rengine karar veremedim" dediğimde elini saçlarımda gezdirdi. Travesti gibi bir havası vardı.
"Bebeğim zaten saçlarının rengi solmuş. Hıım bir bakalım. Beyaz ten,zümrüt yeşili gözler,soluk bir dudak. Ah güzellik! Sen seç. Kırmızı kızıl mı? Sütlü kahve mi?"
Tek kaşımı kaldırdım "iyi ama ikisi birbirine çok zıt renkler" dediğimde göz kırptı.
"Kırmızı kızıl"
"Doğru seçim"
"Veee ayna zamanıı!"
"Aman tanrım!"
"Çok güzel oldun!" Tanrı aşkına! Cidden göz alıcı görünüyordum. Çok fazla seksiydi. Üstelik makyaj da yapmıştı. Teşekkürler tanrım çok güzelim.
"Sağolun" dedim soğuk bir tonla. Parayı ödeyip çıktım. Ekinin arabası neredeydi? Otoparkta olmalı. Aşağı merdivenlerden hızlıca indim. Ve karanlık sayılabilecek yerde yürümeye başladım.
"Hey bebeğim çok güzelsin" hadi ama! Burada da mı?
"Bizimle takılsana" korkmaya başlamıştım. Hızlıca yürüdüğümde hızlandılar.
"seni eğlendiririz" telefonumu elime aldım hemen ekini aradım. Açsana aptal! Biri kolumu tutup telefonu fırlattı.
"Ekin!!!"
"Helen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Teen FictionHep yalnız uyuyup, yalnız uyanınca Yalnız bitirip, yalnız başlayınca Yalnız boğulup, yalnız kurtulunca, içinde Hep yalnız kırılıp, yalnız onarınca Yalnız vurulup, yalnız kanayınca Yalnız arayıp, yalnız bulununca, içinde kaybolup gidiyorsun.