Say you're sorry that face of
on an angel
Comes out just when you need it to
As i paced back and forth all this time
Cause I honestly believed in you
Holding on the days drag on
Stupid girl, I should've known
I'm not a princess, this ain't a fairytale
I'm not the one you'll sweep off her feet
Lead her up the stairwell
This ain't hollywood, this is a small town
I was a dreamer before you went and let me down
Now it's too late for you and your white horse
Taylor ı seviyordum. Şarkılarıyla adeta duygularıma hissettiklerime isim veriyordu. Beni anlıyordu. Ve şuan white horse şarkısı tam benlikti. Ekin güvertedeydi. Bu sıralar hava cidden esiyordu. Ağustosun sonundaydık ve havalar soğumaya başlamıştı. Soğuğa dayanamazdım. Ekinin kışlık kıyafetlerimi alıp almadığını bilmiyordum.
"Ekin! Valizimde bir tek yazlık kıyafetlerim mi var?"
Güverteden bıkkınlıkla kafasını salladığını gördüm.
"Birde kışlık kıyafetlerini mi alacaktım helen" beynimden vurulmuşa döndüm resmen. Kıyafetlerim benim için en ve en ve en önemli şeydi!
Ekin'
Helen koşarak yanıma gelip güvertenin karşısına gecti iki eli belinde sinirli bir duruş takınacaktı aklı sıra. Çok komik duruyordu.
"Bana bakın ekin bey! O kıyafetler derhal o evden alınacak! Derhal!" Ne saçmalıyordu? Orada kim bilir kimler vardır.. Deliydi bu kız. Korkak cesur.
"Almak mı istiyorsun?"
"Evet!"
"O zaman git ve kendin al! Ben senin hizmetçin değilim." Yüzü asılmıştı. Tanrı aşkına gülmemek için dudaklarımı bastırıyordum. Emre bey bu kızla nasıl baş ediyordu? Biçimli dudakları sonunda hareket etti
"Ekin.. Ama. Üşüyorum" belkide kışlıkları da almışımdır bilemiyorum aksi takdirde benim kıyafetlerimi giymemesi için eve gidip onun kıyafetlerini alabilirdim. Ne? Benimkiler ona çok bol olur. Göz zevkimi bozamam.
"2 tane valiz getirmiştim helen diğerine bak mutlaka vardır bişeyler" dediğimde gözleri parladı. Ve yatın içine doğru koştu. Hala çocuğun tekiydi. Ama bana muhtaçtı. Ve bu hoşuma gidiyordu. Sevgilim. Onu özlemiştim. Daha sonra onu arayacaktım. Onu sevmiyordum aslında sadece güzeldi ve seks konusunda iyiydi.
Helen'
"Evveeet!! İşte buradaa" oh nasıl da rahatlamıştım çok da olmasa bir kaç botumu, onlarca sweatshirt ve kışlık pantolonlarımı,tulumlarımı,elbiselerimi almıştı ve tabiki kabanlarım. Onları çok seviyordum. Onlar oraya nasıl sığmıştı ama :D herneyse. Hemen üzerime kalın pamuklu kahve taytımı onun üzerine de uzun siyah kazağımı geçirmiştim. Altıma da yün çoraplarımı giydim ve ekinin yanına doğru ilerledim. Gerizekalı hiç tahminlerimi boşa çıkarmıyordu. Alaycı bakışlarıyla beni süzmüş ve
"Tanrım! Helen! Yoksa antartika yolcuyumuyuz?" Deyip birde kahkaha atmıştı. Salak çocuk!
"Ekin komik mi? Üşüyorum! Ve sana kötü bir haberim var" dedim kıkırdayarak. Gözleri sinirle parladı.
"Söyle bakalım zaten hayatıma gelen en kötü haber sensin başbelası"
Ekin'
"söyle bakalım zaten hayatıma gelen en kötü haber sensin başbelası"
Sarsıldı. Yapma helen. Cidden mi ya? Ben takılıyordum sadece. Gözleri doldu. Oooof! Bu kadar alıngan mıydı. Çok da umrumda.
"Söyleyecek misin?" Dediğimde kafasını denize çevirdi. Bakın tamam helen umrumdaydı çünkü onu koruyordum ve ağlayan kızlara pek dayanamazdım.
"Yo hayır unuttum yatıyorum ben iyi geceler" sesi o kadar kısık çıkmıştı ki. Anlamak için büyük çaba sarfetmiştim. Battaniye de yoktu üşürdü kesin. Bana vereceği kötü haber neydi? Ekin! İyice bebek bakıcısı oldun dostum! Helen gittikten yarım saat sonra dümeni otomatiğe ayarlayıp helenin yanına gittim. Aptal kız. Kanepede uyumuştu. Bu büyük bir yat değildi. Sadece girişte iki tane kanepe vardı ve diğer odada çift kişilik bir yatak. Helen orada yatacaktı. Burada üşüyecek sonra hasta olup mızmızlanacaktı. Tanrı aşkına! Bu yatta neden sadece pike vardı? Bir süre heleni izledim. Çok masum uyuyordu. Yaşanan tüm kötü şeylerde masum olan tek kişi oydu zaten. Herşeyden habersiz masum masum uyuyordu helen.. Güzeldi. Fazla güzel. Zarif vücudunu kucağıma alıp içeri odaya taşıdım. Tam bırakacakken kollarını boynumda sıkıp
"Üşüyorum" dedi. Hah. Birde bu eksikti baş belası. Onu yatırıp üzerine pikeyi örttüm.
"Ekin benimle uyu." Ekin benimle uyu. Tanrı aşkına! Bu resmen benim dilimde bir seks teklifiydi. Helenle aynı yatakta mı uyuyacaktım? Ben? Ekin Cevatzade.
"Ekin lütfen üşüyorum"
"Hayır helen"
"Ekin hastalanacağım" hepsini o kadar komik söylüyordu ki. Neredeyse gülecektim. Pekala istiyorsa yanında yatabilirdim. O kendine hakim olmalıydı. Kendiyle başbaşaydı. Hemde uykuluyken.
"Pekala." Ben üşümüyordum. Tişörtümü ve pantalonumu çıkarım yatağa girdim. Bu kız kazakla bana sarılamazdı. Huylanırdım.
"sarılacaksan kazağını çıkar" dediğimde beni şaşırtacak bir şekilde kazağını çıkardı. Siyah dantelli kırmızı sütyeni kumral teninde oldukça seks- ne diyordum ben. Bana doğru yaklaştı ve kollarımı ona doladım. Üşümesini istemiyordum. Ayaklarını bacaklarıma doladığı sırada bingo! Küçük ekin uçuşta! Resmen aletime değiyordu. Belkide zevk aldığı için yapıyordu. Tabiki alacaktı.
"Ekinn"
"ne var sus ve uyu helen"
"Sevişelim mi ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Teen FictionHep yalnız uyuyup, yalnız uyanınca Yalnız bitirip, yalnız başlayınca Yalnız boğulup, yalnız kurtulunca, içinde Hep yalnız kırılıp, yalnız onarınca Yalnız vurulup, yalnız kanayınca Yalnız arayıp, yalnız bulununca, içinde kaybolup gidiyorsun.