Buğralar okulun içerisine girdiklerinde sadece boş holü ve hol boyunca yanıp sönen ışıkları gördüler.Okulun içinde çok keskin bir çürümüş et kokusu hakimdi.Yerlerde ise kurumuş kan izleri vardı.Boş koridorlarda ise yankılan bir müzik sesi vardı Buğra bu müziği bir yerden biliyordu birazcık duraksadı ve şarkıyı dinledi.Biraz düşündükten sonra şarkınında adını hatırlamıştı. Je veuxdu ve daha önce birçok kez dinlemişti bu şarkıyı .Biraz düşününce herşeyi hatırladı.Bu şarkı Denizin en sevdiği şarkıydı ama niye burda çalıyordu.Bu korku filmlerinden fırlamış sahnenin içinde Buğra yutkunarak silahının emniyetini açtı kısık bir ses tonuyla
"Sesin kaynağına gidelim"
"Tamam hadi gidelim"
Buğra ve Esin sesin kaynağına doğru ilerliyorlardı.Bu sırada Buğra hem yürüyor hemde göz ucuyla koridor boyunca devam eden sınıfları kesiyordu.Çoğu kapı ya dıştan kitlenmiş yada tahtalarla kapatılmıştı.Esin ve Buğra sonunda Sesin kaynağı olan odanın önüne gelmişlerdi ama bir tuhaflık vardı.Techin anlattığı hikaye ile burası hiç uyuşmuyordu.Buğra omuzunu silkti ve odanın kapısındaki yazıyı okudu Teknoloji kulubü Atolyesi.İçerden son ses Zaz şarkıları çalıyor.Buğralar ise içeri girmek ve girmemek arasındaki ince çizgide kalmış düşünüyorlardı.Bu sırada içerden tiz bir çığlık sesi yükseldi.Buğra hızla içeri daldı.O an düşünememişti direk içeri girmişti zaten aceleyle içeri girdiğinden hem yere düşmüş hemde silahını ateşlemişti bilmiyerek.Bu sırada odanın içinden bir kadın sesi duyuldu "Hahh bi bu eksikti bişeyin var mı?".Odanın dışındaki Esinin Sesi duyuldu "kusura bakmayın ya içerde bişey oluyor sandık".Buğra düştüğü yerden kalkıp çevresine baktı.İçerde bir çok eşya parçası,alet edevat ve çalışma masasının önünde duran iki kişi vardı.İkiside Buğralarla aynı yaşta gibi duruyordu.Esin mahcup bir şekilde "Ben Esin bu yanımdaki ayaklı felakette Buğra ya siz" çalışma masasının önündeki çoçuk gülerek "yoksa o telsizde konuştuğum çocuk sen misin?"
-Ozaman sende tech olmalısın
- Evet ben tekin ama arkadaşlar tech der de ben şey
-Sen ney
-Daha farklı biri olarak düşünmüştümde seni
-Ne gibi
Gülerek "Daha az sakar"
Esin gülmemek için kendini zor tutarak "ne sakarı ya o mu sakar" dedi ve içeriye tekinlerin yanına gitti " burda ne yapıyorsunuz "
-Eski mazemeleri kulanarak yaptığımız telsizin vericisini değiştiriyoruz
Bu sırada Buğra hala kapının kenarında duruyordu "Bir dakika siz üç kişi değilmiydiniz ya " Dedi ve bir anda arkasında sert bişey hissedip yere yığıldı
30 dk sonra
Buğranın başı ağrıyor göz kapakları yavaş yavaş açılıyordu ama gözünü alan ışık Buğranın etrafı tam olarak görmesini engelliyordu.Parlak ışık yüzünden sadece bir insan silüeti seçiliyordu.Bu silüette tanıdık bir sey vardı "Buğra bana odaklan Buğra elime odaklanmaya çalış, ne yaptım ben ya " Buğra konuşamıyordu ama bu şefkatli ve tanıdık sesin dediklerine odaklanmaya çalışıyordu.Bu sırada Esininde sesi duyuldu "yaptığını beğendin mi ? ya niye vuruyorsun ki çocuğa"
-Silah sesini duydum bizimkilere bişey oldu sandım
-Sizinkiler mi
-Kumsal ve tekin
-Vay bizi unuttun demek
-Ne saçmalıyorsun kızım sen ya onu nerden çıkardın
-Ben anladım seni
-Of Esin of şu an seni hiç çekemiycem
-Peki sustum ya
Buğra ise hala parlak ışığın içindeki siluetleri izliyordu ama artık gözleri parlak ışığa alışmıştı ve ışığın içini seçe biliyordu.Kendini zorluyarak tek bir kelime söyledi "DENİZZZ."
Artık kısa ve seri bölümler yazıcam siz öyle istediniz bunada kısa diye kızmayın. :D
dubsteple daha güzel gidiyor ya :D ne düşünüyorsunuz yeni bölüm hakkında :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS:ÖLÜLER ŞEHRİ
Science FictionSadece yağmur şırıltıları ve hırıltı sesleri geliyordu.İnsanlar sessizce bir tarafa gizleniyor.O sırada karanlık sokaklarda ve aralarda onlarca insan silüeti beliriyordu..Ne oldu ne oldu bunca insana belki bir hastalık belkide tanrının insan oğlunda...