25.gün Buğraların cephesi
Hava soğuk ve yağmurluydu.Buğralar iki gün önceki baskından zar zor kurtulmuş ve yorgun düşmüşlerdi.Yine bütün hayalleri yerle bir olmuştu.Kamplarındaki nerdeyse herkes ölmüş hayatta kalanlar ise dört bir yana dağılmıştı.Kaçmayı başaranlar arasında Buğra ve Esinde vardı.Buğranın kaçmadan önce gördüğü en net şey ise Alev ve babası Behiçin parçalara ayrılıp diri diri yenilmesiydi.
Buğra hafifçe Esinin soğuktan titriyen bedenine dokundu .Esin hemen gözlerini Buğraya çevirdi.
Buğra Esinin yağmur yüzünden sırıl sıplak olan kıyafetlerine baktı Buğrada üşüyordu ıslanmıştı ama dayana bilirdi, üzerindeki poları çıkarıp Esinin titriyen bedeninin üzerine sardı
-Hasta olucaksın durmalıyız
Esin bitkin bir şekilde :
-Hayır uzaklaşmalıyız
-Nereye kadar gide biliriz ki en iyisi durup bir yere saklanmak en azından yağmur durana kadar
-Tamam öyle olsun Buğra
Buğralar yeni yerle bir olmuş binaların önünden bitkin bir şekilde geçiyorlardı.Yağmur ise her dakika daha şiddetleniyordu.Artık bir yer bulup saklanmaları lazımdı.Bu sırada Buğra gecenin karanlığında parlıyan ışığı gördü .Hızla parıltının kaynağına doğru koşmaya başladı Buğralar.
Işığın kaynağına vardıklarında küçük bir tabela ve ve ışıklandırmanın altındaki araba galerisini gördüler.Galerinin büyük çelik camlarla çevrili olması çok büyük avantaj sağlıyordu , içerde bir mutfak ve yiyicek otomatı olduğu görüne biliyordubiliyordu.Buğra Esine bakarak ;
-Buraya ne dersin
-İyi gibi bu geceyi burda geçirelim
Buğra Galerinin camına bir kaç kez vurduktan sonra bu camları kıramıyacağını anladı
-Hım peki buraya nasıl girebilirizki bu camlar kırılamıycak kadar sert ve zaten kırarsakta savunmasız kalırız
Esin sesiz bi şekilde "ön kapıdan mı girsek?" dedi Bu sırada yağmur gittikçe hızlanıyor sıcaklık iyice düşüyordu "Saçmalama kesin kilitlidir" dedi Buğra.Esin yağmurdan ıslanıp yüzünün önüne düşen saçlarını geriye atıp bembeyaz yüzündeki gamzeyi ortaya çıkaran hafif bir tebessüm attı
"Nerden biliyorsun ki ?"
Buğra yüzüne çarpan yağmur damlalarını silip "bukadar basit olamaz çünkü , ben binanın arkasını kontrol edip gelicem sen burda bekle"
Esin Buğraya pek fazla umursamayıp "peki şansını dene".Buğra hızla binanın arkasına gitti burda küçük bir kapı vardı üzerinde yeşil bir ışıkla "giriş" yazıyordu Buğra kapıyı zorlamaya başladı deflarca kez tekmeledi açmaya çalıştı ama hiç bişey olmuyordu.Dakikalarca uğraşmaktan ve saatlerdir yağmurun altında beklemekten bitkin düşen Buğra kapının kenarında çömelip dinlenmeye başladı..Bu sırada Buğra kapın kilidinin arkadan açılma sesini duydu hemen ayağa kalkıp silahını kapıya doğru uzattı. Kapı yavaşça açıldığında karşısında Esin vardı. Esin elindeki çikolatalı gofretten büyük bir ısırık aldı. Tavrını hiç bozmadan gofretinin tadını çıkarıyordu son lokmayıda yuttuktan sonra küçük bir tebessüm ve küstah bir ses tonuyla "Sana söylemiştim"
Buğra öksürerek Esine baktı "demek başında beri içerdeydin ve kapıyı açmadın" Esin arka cebindeki gofreti Buğraya doğru fırlatıp " Kendine çok güveniyordun önüne geçip hayallerini yıkmak istemedim " Buğra bu sözün üzerine hiç birşey diyemedi Esinin attığı gofretin paketini açıp büyük bir ısırık aldı.Çok uzun bi zamandan beri hiç gofret yiyememişti ve bu ısırıktan aldığı zevki daha önce hiç bir gofretten alamadığından emindi belki açlığındandı bu duygu bu zevk bu keyif veya belkide uzun bir zamanın özlemi yüzünden kıymet kazanmıştı bu gofretteki her ısırık ama tam emin değildi.Buğra elindeki gofretin tadını çıkararak içeriye doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS:ÖLÜLER ŞEHRİ
Science-FictionSadece yağmur şırıltıları ve hırıltı sesleri geliyordu.İnsanlar sessizce bir tarafa gizleniyor.O sırada karanlık sokaklarda ve aralarda onlarca insan silüeti beliriyordu..Ne oldu ne oldu bunca insana belki bir hastalık belkide tanrının insan oğlunda...