Başlangıç

15.5K 481 100
                                    

Sadece yağmur şırıltıları ve hırıltı sesleri yükseliyordu.Karanlık geceyi aydınlatan alevlerin ardından.Hâla hayatta olan yoldaşlarımdan bazıları ise sessizce bir tarafa gizlenmiş tanrıdan tüm acılarını dindirecek bir mucize için yalvarıyordu.Bu sırada karanlık sokak aralarında beliren onlarca insan silüeti son direnişin ardından bitkin düşen isimsiz direnişçilerin üzerine doğru ilerliyordu ama tüm yorgunluklarını korkularına ve endişelerine rağmen hâla Rüzgar önderliğinde ki son dört direnişçide sonlarını bile bile hayallerinin ve özgürlüklerinin son kaynağı olan yer altı şehri İroniyi korumak için savaşıyordu...Ne oldu ne oldu bunca insana belki bir salgın hastalık belkide tanrının insan oğlundan bunca yıldır yaptığı kötülükler için aldığı bir intikam biçimi ama bu şey her neyse dünya nüfusunun %80'ini aşırı saldırgan yamyamlara yani zombilere dönüştürdü.Kalan %20'lik kısım ise birer birer yamyamlar ordusuna katılıyordu.

Her şey başlamadan üç saat önce

Herzaman ki gibi rutubetli bir hava hakimdi. Beyoğlunun ikinci sınıf barlarından biri olan Areste. Ve ben herzaman ki gibi beni bekleyen sorumluluklarımdan ve acılarımdan kaçmak için kendimi toplumdan soyutlamış bir şekilde kafamı içki masasına yaslamış beklemekten ısınan biramı yudumluyordum. Göz ucumla ise karşımdakı saatin yelkovanının hareketlerini izliyordum.Neden burdaydım ki yada amacım neydi burda olmamdaki kaç yaşındaydım on sekiz mi yada on dokuz peki ya neden gençliğimin en güzel çağında her gece bu bara gelip aynı yere oturup aynı siparişi verip aynı soruyu kendime soruyordum haa doğru ya yine narkolepsi nöbetlerim tutmuştu ve beni rahatlata bilen tek yer buraydı. Peki neden bu kadar çok bar varken her gece bu rutubetli bara geliyordum belki de tek sebep şu barmen kızdır yeni boyattığı kısa kızıl saçlarının ve gözlerini öne çıkarmak için taktığı siyah çerçeveli kemik gözlüklerin ve o hergün giydiği beyaz bluz'un altındaki siyah çizgili mini eteğin bende yarattığı etkidendir burayı sevmemdeki sebep yada Dış kapıdaki güvenlik görevlisi Cengiz abinin bende oluşturduğu güven hissidir. Belki de hemen barın yanındaki midyeci Ali abinin bol limonlu midyesini yerkenki sohbetlerimdi.Beni buraya bağlıyan şey artık tam olarak kavrıyamıyordum hiç bir şeyi saat ilerliyor arka plandaki silik şarkının ritmiyle aynı şekilde benimde göz kapakların kapanıyordu.Bu sırada omzunda hissettiğim sıcak ve şefkatli el beni sürterek "Hadi Deniz kapatıyoruz"

Her zaman ki gibi bir geceyi daha bitirmiştim. Barın kapısından hafif yalpalıyarak dışarıya çıktım daha kendimi bile ayakta tutamıyordum kafamda dönen fikirler yüzünden.Bu sırada tanıdık bir ses yankılanmaya başladı kafamın içinde "Gecelerin lorduda aramıza katılmış , ne yapıyorsun paşam" kafamdaki yankının sebebi olan kaynağa doğru çevirdiğimde karşımda Ali abi ve midyelerini gördüm. "Denizim kardeşim benim yermisin bol limonlu bir midye , kafanı açar " diyordu bende bu yankıları bir nebze olsun durdurmak için Ali abiye doğru yöneldim. Kelimeler ağzından hızla çıkıyor düşünmeye zaman bulamıyordum demek istediğim " Ali abi bana bol limonlu bir tane versene" idi ama ağzından çıkan kelimeler " versene Ali abi bana bol bir tane limonlu"ydu bu kafa ile bol limonlu bir kaç midye yedikten ve Ali abiyle yaptığım ufak sohbetten sonra anca kendime gelmiştim . Arka cebimden çıkardığım buruşmuş ve top şekline getirilmiş yirmi lirayı hızla düzleştirip Ali abiye uzattım "Üstü kalsın" dedim ve gecenin karanlığında yoluma devam etmeye başladım Beyoğlunun en eski mahallelerinden biri olan Ermeni mahallesinden geçiyordum ki eski sokak lambalarının aydınlattığı loş sokağın güneyindeki kilisenin bahçesinde oturan seksenli yaşlardaki bir amcanın beni görünce yaptığı tepki beni gıcık ediyordu.Yüzü tam olarak görünmiyen ama boynundaki haç kolyesi ve cübbesi belli olan yaşlı adam kilisenin bahçesindeki duvar ve parmaklıkların arasından aciz ve kırılgan kollarını bana doğru uzatıp homurtu ve hırlama tarzı sesler çıkarıyordu üzerindeki kıyafetlerden peder olduğunu düşündüğüm adama bakıyor halime şükrediyordum o ise homurtu ve hırlama sesine devam ediyordu "Ne oldu peder bey beni mi kutsayacaksınız baştan söyliyim günahımı büyük çıkarırım ama sen kaldıramazsın " dedim ama hırıltılar gittikçe artıyordu "Peder sen patlıyorsun herhalde sana bulaşıpta gecemi mahvedemem hadi görüşüz' dedim ve yoluma devam ettim sonunda evimdeydim eski bir apartmanın teras katındaki küçük dairemde narkolepsi nöbetimin yol açtığı yan etkilerden dolayı uyuyamıyordum içimden bir ses kötü birşey olacağını söylüyor ve beni uyumamam için uyarıyordu ama bende bir insandım ve uyumak gerekti. Kendimi salondaki eski yırtık pırtık ama manevi değeri olan kahve rengi puf koltuğa yaslandım ve gözlerimi kapatıp uyumak için kendimi kasmaya başladım çünkü beş saat sonra çok önemli bir sınavım vardı ve artık uykunun esiri olmak üzereydim ki .Telefonumun çalmasıyla irkilerek uyandım.Arayan annemdi üç gün önce işleri nedeniyle babamla birlikte Japonyaya gitmislerdi.Normalde bugün döneceklerdi ama uçusları bir olay yüzünden ertelenmişti.Bana bunu haber vermek için aramışlardı.

VİRÜS:ÖLÜLER ŞEHRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin