beş dakika sonra...
Çok fazla bir zaman geçmemişti ki odanın kapısı bir anda kırılmış ve kırılan kapıdan içeriye doğru eli silahlı birkaç kişi girmeye ve ellerindeki silahları bizlere doğrultarak "kıpırdamayın eller havada teslim olun " demeye başlamıştı
-Tamam lütfen ateş etmeyin teslim oluyoruz sakin olun ve elinizdeki silahları lütfen indirin
-Diğerleri nerde ?
- Kimden bahsediyorsunuz ya siz , burda bizden başka kimse yok ki ...
-Yalan söylemeyin lan kızları nereye sakladınız ?
-Ne kızı ya dediğim anda ise en arkadaki adam derin bir nefes aldı ve " Mert abi hadi gidelim burdan .Şunların tiplerine baksana ya bunların değil kızlardan kendilerinden bile haberleri yoktur .Zaman kaybetmemiz lazım hatta bunlarıda şuracıkta öldürelim gitsin hem daha sonradan ayağımızada takılmazlar . Şu anda bu ikisiyle uğraşmaktan daha önemli işlerimiz var mesela o iki kızı bulup gölgelere teslim etmek veya içeride ki bütün gölgeleri temizleyip kızlarıda yanımıza alıp burdan gitmek gibi" dedi
-Abi bi dur ya belki bir şey biliyorlardır yada belki bize bir yardımları filan dokunur ...
-Nerden biliyorsun abi ya işte şurda vuralım gitsin hem şimdi bunlarla uğraşırsak gölgeleri durduramayız.Hem şu tiplere bak bize ne gibi bir faydaları olabilir ki
-Berk oğlum bir dakika sus ya . ve siz değişikler diğerleri nerde hemen söyleyin son kez soruyorum .!!!
-Bilmiyoruz AMK ya bilmiyoruz !! dedim ve elimdeki tornavidayı adamların önüne doğru fırlatarak alın işte buda tek silahımızdı artık silahsızız ve teslim oluyoruz lütfen bize zarar vermeyin dedim
Ve kendimi yere atarak ağlamaya başladım..Bu sırada ağlama sesimi duyan adamlar ise olanlar yüzünden öfke kirizi geçirdiğimi sanıyor ve içten içe acınası halime gülerek beni aşağılıyorlardı.Bu sırada sadece içlerinden bi tanesi ise yavaşça bana doğru yaklaşıyor ve içten bir ses tonuyla "hey delikanlı lütfen sakin ol tamam mı ?.Sana zarar vermeyeceğiz diyordu.Ben ise hala ağlıyormuş gibi davranıp göz ucumla etrafımızdaki eli silahlı adamları süzüyordum .;
Görebilidiğim kadarıyla dört kişi olan grupta ki , herkesin elinde hafif makinelilerden oluşan bir set duruyor ve adamlardan biri dış kapının kenarındaki duvara yaslanmış bir şekilde . Bir diğeri ise elindeki silahı yere indirmiş bir şekilde benim acınası halde yerde yatan vucudumu zevkle izliyordu ...
Bu sırada daha yakınımda duran ve sürekli olarak ölmemizi istiyen bir diğeri ise yine silahını yere indirmiş bir şekilde eline aldığı son dal malbora lighttan derin bir nefes alıyor ve daha sonra ise içinde biriktirdiği bütün dumanı benim ne kadar aciz bir insan olduğumu yüzüme vurarcasına yüzüme doğru üflüyordu. Bu sırada hala bana bir insanmışım gibi davranan bir diğeri ise yavaş yavaş bana doğru yaklaşıyor ve yere doğru eğilip "Tamam sakin ol. Söz sana bişey yapmıyacağız" diyordu.
Bu sırada ben ise hala yere kapanmış bir şekilde hiç durmadan ağlıyor bir yandan ise yalvarmaya devam ediyordum. Ama peki neden .... .Yani sebebi neydi bu acınası halimin ... Belki kimse şu anda bu yaptıklarımın sebebini fark edemiyordu veya benim koca bir bebek olduğumu düşünüyorlardı ama herkesin gözünden kaçırdığı öyle küçük bir detay vardı. O'da şu anda yere kapanmış bir şeklide hiç durmadan ağlıyan kişi ben değil.İçimdeki şeytanım Egeydi ve vucudumun bütün kontrolünü eline almış bir şekilde avının kendisine yaklaşmasını bekliyordu...Dakikalar hızla akıyor ve çevremdeki insanlar iyice benim etkisiz eleman olduğuma inanmaya başlıyordu. Bu sırada bana doğru yaklaşan adam ise belimden kavramış bir şekilde "hadi kalk evlat gidiyoruz" diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS:ÖLÜLER ŞEHRİ
Ciencia FicciónSadece yağmur şırıltıları ve hırıltı sesleri geliyordu.İnsanlar sessizce bir tarafa gizleniyor.O sırada karanlık sokaklarda ve aralarda onlarca insan silüeti beliriyordu..Ne oldu ne oldu bunca insana belki bir hastalık belkide tanrının insan oğlunda...