Karşıma geçip sabit bir şekilde gözlerime baktığında içimdeki korku giderek artıyordu.
"Gürkan hocam, ben yapm-"
Kafasını sallayarak beni durdurduğunda gözlerimi iri iri açmıştım. Dolu dolu gözlerle ona bakıyorken gözleri şefkatle suratımda gezindiğinde bir an yanlış gördüğümü bile düşünmüştüm.
Arkasında kalan adamı kontrol ederek bizi duymadığına ve dinlemediğine emin olduğunda dudaklarını yalayarak konuya giriş yapmıştı.
"Senin yapmadığını biliyorum doruk, senden hiç şüphelenmedim de."
Söyledikleriyle içim rahtlarken neden hâlâ bana üzgün gözlerle baktığını anlamlandıramıyordum.
"Peki, neden bana böyle bakıyorsunuz?"
Sesim hafifçe titrerken bugüne kadar onun karşısında dimdik durmuş olan Doruk olarak karşısında değildim resmen. Bunu fark ederek toparlandığımda gözlerindeki üzgün ifade değişerek farklı duygulara geçmiş ve hafifçe gülümsemişti.
"Sınav kâğıtlarını çalan kişi Can Barçın. Sizin yakın arkadaş olduğunuzu biliyorum."
Can'ın ismini duymamla algılarım kapanırken şaşkın şaşkın suratına bakıyordum. Can sınav cevaplarını mı çalmıştı cidden?
"İyi de Can niye böyle bir şeyi yapsın ki? O sizin dersinizi sevmese bile dersinizde başarılı bir öğrenci."
Sevmeme kısmında çatılan kaşları sonrasında gevşerken 'Bilmiyorum.' Anlamında kafasını sallamıştı. Bugün Can'ın neşesiz ve çok düşünceli olduğunu hatırlamamla bu işin içinde başka bir şeyin oluğunu anlarken korku dolu bakışlarla Gürkan'a dönmüştüm.
"Can için yapacak bir şeyimiz yok mu?"
Hevesle gözlerinin içine baksam bile evde bana söylediği sözleri hatırlıyordum. Prosedür neyse o işlenmek zorundaydı, üstelik tüm okul haberi duymuşken mutlaka peşine düşerlerdi bu olayın.
"Söylediğim gibi, yapacak bir şeyimiz yok. Disipline gönderilecek arkadaşın."
İçime çöken sıkıntıyla baş etmeye çalıştığım sırada daha fazla burada durmamın gereksiz olduğunu fark etmiştim. Bir an önce Can'a giderek nedenini öğrenmeliydim.
"O zaman izninizle ben gideyim hocam, iyi günler dilerim size."
Her ne kadar izin ister gibi olsam da Gürkan hocanın cevabını beklemeden kapıdan çıkacağımda ismimin söylenmesiyle durup yeniden ona dönmüştüm.
"Sınavın iyiydi, eğer bu soru çalma olayı olmamış olsaydı yetmiş almıştın."
Gözlerindeki gururla bana bakarken buruk bir şekilde gülümsemiştim. En azından yapabileceğimi kanıtlamıştım, hem Gürkan'ı hayal kırıklığına uğratmamıştım hem de kendimi kendime kanıtlamıştım.
***
"Neden buraya geldik?"
Can suratıma bakmaktan kaçınırken konuşmasıyla onu yanıma çekip kayalığın üzerine oturmasını sağlamıştım.
Şehri tepeden görebileceğimiz ve yalnız kalabileceğimiz bir yere getirmiştim onu, amacım burada tamamıyla sorunu halledip sonrasında yapabileceğimiz şeyleri konuşmaktı.
"Neden soruları çaldın?"
Direkt konuya girmemle kafası hızla bana dönerken bakışları şaşkındı. Nereden bildiğimi düşünse de sonradan aklına hocanın yanına gittiğim gelmiş olmalı ki kafasını iki yana sallayıp önüne döndüğünde sessiz kalmayı seçmişti.
"Can... Kaç yıllık dostuz, yapma böyle. Sorun her neyse, beraber üstesinden gelebiliriz."
Elimi omzuna atıp sıkmamla vücudunu kastığını hissederken saniyeler sonra gözünden ilk damla yaşı akmıştı.
"Okan'ın arkadaş çevresi, beni kıstırdı. Cevap kağıdını onlar için çaldım yoksa o an Okan'ın büyük bir sırrını okula yayacaklardı."
Kaşlarım çatılırken olayları kavramaya çalışıyordum.
"Sen sırrın ne olduğunu biliyor musun?"
Kafasını iki yana sallarken ağlamaya devam etmişti.
"Bilmiyorum, ama sırrının önemli olduğunu söylediler-"
"Ve sen de hemen gidip soruları mı çaldın?"
Hayret edercesine konuşmamla gözleri bana dönerken saf saf bakıp kafasıyla onaylamıştı.
"Okan'ı ara da buraya gelsin."
Diyerek cebimden çıkarttığım sigara paketinden bir dal yaktığımda içime çekip dumanı dışarıya üflemiştim. Orospu çocukları oyuna getirmişti bizim sazanı.
Can'ın aramasının ardından geçen on dakikanın ardından bisikleti ile yanımıza gelen Okan'la bakışlarımız ona dönmüştü.
"Ne yapıyorsunuz burada?"
Her şeyden habersiz bizi süzüp kendisini Can'ın yanına attığında kollarını ona dolayıp saçlarının üzerinden öpmüştü.
"Arkadaşların senin çok önemli bir sırrını bildiklerini ve okula yayacaklarını söyleyerek Can'ı oyuna getirmişler. Şu an Can disiplinlik, kurul toplanacak."
Ciddi ve duygusuz çıkan sesimle Okan'ın bakışları sertleşirken çatık kaşlarıyla Can'a dönmüştü.
"Ben arkadaş çevreme hiçbir sırrımı vermem Can. Ayrıca seninle ilişkim başladı başlayalı hiçbiriyle görüşmüyorum."
Can başına gelen olayları yeni yeni anlarken yüzünden geçen hayal kırıklığını anbean görüyordum. Kendisine kızıyordu ve bu oyuna geldiği için hayal kırıklığı yaşıyordu.
"A-ama ben inandım. Ne bileyim, arkadaşların sonuçta..."
Kendi kendine konuşarak yeniden ağlamaya başlayan arkadaşım ile Okan kollarını sıkılaştırıp onu göğsüne çekerken bakışlarımız karanlık havada kesişmişti.
"Bir oyun da biz yapacak gibiyiz benim şu arkadaşlara." Diyerek söylenen Okan ile gülümsemiştim. Can bu sefer doğru yere kapak atmışa benziyordu.
***
Kaosun seyri değişiyor dfjsfhkshkd 👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasak (bxb)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, bdsm v...