-TAMAMLANDI-
O sadece öğretmeninin dersini engellemeye çalışan bir öğrenciydi. Ve eğlenmek istemişti.
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, bdsm v...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah olmasıyla yataktan kalkıp güzelce kahvaltımızı yaptığımızda evden ayrılmıştık. Gürkan öğrenci evimi seviyor gibi dursa da onun evinin yanında benim evim cidden sırıtıyordu. Yine de sonuçta benim evim diyerek bunu dert etmeyerek Günce'nin yanında gitmek için arabaya binmiştik.
"Günce her zaman orada mı kalıyor, hiç eve getiremez miyiz?"
Gürkan'a doğru dönüp konuşmamla saniyelik olarak gözlerime baktığında orada hüznü gördüğüme emindim.
"Getirebiliriz tabii ki fakat ortamın sterilizasyonu ve ani gelişebilecek durumlara karşı fazla savunmasızız."
Anlıyorum dercesine kafamı sallamamla elimi dizinin üzerine bıraktığımda amacım onda bıraktığım o kısa süreli burukluğu gidermekti.
Elime bakan elaları bana dönüp içten bir gülüş sunduğunda vitesteki elini alarak elimin üzerine koymuş ve hafifçe sıkıştırmıştı.
"Ee hocam, sınavda neler soracaksınız?"
Gürkan sorumla birlikte bana ters bir bakış attığında durumuna gülüp omuz silkmiştim.
"Seni ders tekrarı mı yaptırsam ben ya?"
Kaşlarını hafif kaldırarak sorduğu soruyla gözlerimi kocaman açtığımda bunu rahatlıkla yapabileceğini biliyordum. Üniversite harbi garip bir yer olabiliyordu.
"Saçmalama lütfen. Bana bu yıl yeterli bence."
Elimle hafifçe bacağını sıkmamla Gürkan yan bir gülüşle dikiz aynasını kontrol ederek sokağa giriş yapmıştı. Dersler üzerinden benimle şakalaşmaya bayılan birisiydi fakat burada gerçekten bayılacak olan ben oluyordum her seferinde.
"İn hadi, tembel herif seni."
Şakacı bir tavırla bacağıma vurmasıyla ona iğrenir bir bakış attığımda kapımı açıp dışarıya çıkmıştım. Havanın yine sıcak olmasından kaynaklı hafif bir şekilde tebessüm ettiğimde yanıma gelen Gürkan'la içeriye girerek direkt olarak Günce'nin odasına çıkmıştık.
"Abi!"
Günce hevesle bağırarak bize gülümsediğinde Gürkan da onunkini aratmayan bir gülümsemeyle kardeşine yaklaşıp sıkı sıkı sarılmıştı. Onların ayrılmasının ardından Günce bana bakarak kollarını açtığında ben de ona sarılıp ayrılmıştım.
"Ee, neler yapıyorsunuz?"
Günce'nin bize gülerek bakmasıyla klasik şeylerden konuştuğumuzda Günce'nin de burada bol bol sıkıldığını söylemesini dinlemiştik.
Orada kaldığımız yarım saat boyunca neşeli bir şekilde sohbet ettiğimizde Günce'nin arada öksürmeleri dikkatimi çekse de moral bozmamak için hiçbir şey demiyor sadece onu güldürmeye odaklanıyordum.
"Abi, Doruk'a iyi bak. Doruk, sen de abime iyi bak. Artık sizi böyle görünce içim çok rahat benim. Birbirinizi sevdiğiniz de ortada zaten. Umarım ayrılmadan bir ömür beraber yaşarsınız."
Günce bir anda konuyu değiştirmesiyle şaşkınlıkla kaldığımda Gürkan'ın yanımda gerildiğini kasılan bedeni sayesinde rahatça anlayabiliyordum.
"O günleri sen de göreceğin için çok sorun yok abiciğim."
Gürkan sesini olabildiğince yumuşak tutmaya çabalasa da hafif sert çıkmasına engel olamazken Günce'nin hüzünle gülüşünü görmüş ve anında araya girmiştim.
"Aman canım! Bırakın şimdi bunları. Kız Günce, bu abin var ya bu abin... Beni dersinden bırakacakmış."
Dedikoducu teyzeler gibi konuşmamla yüzümü buruştururken Günce'nin kahkahasını duymamla anında ben de gülmüştüm. O gülecekse o teyzeler gibi olurdum be.
"Okuldaki ilişkimiz ayrı dışardaki ilişkimiz ayrı. Eğer tembel bir öğrenci olursa bırakırım valla."
Ona ters ters bakmamla Gürkan oralı olmadan güldüğünde Günce'nin "Dominant pislik." Dediğini duyarak ona hak verircesine kafamı sallamıştım. Bu hareketimle kolumdaki eliyle hafifçe çimdiklendiğimde şaşkınca Gürkan'a bakmıştım.
"Kötüleme beni."
Kulağıma yaklaşarak konuşmasıyla "He, he." dercesine kafamı salladığımda odaya giren hemşire ile gitme zamanımızın geldiğini anlayarak hafif hafif toparlanmıştık.
Son kez sıkı sıkı sarılmamızın ardından bize içten bir sevgiyle bakan Günce'ye veda ederek odadan çıktığımızda Gürkan derin bir iç çekerek çıkışa doğru ilerlemişti.
Buradan gitme zamanı gelince her zaman böyle oluyordu. Onun için de çok zor olduğunu biliyordum ama elimden gelen hiçbir şey yoktu. Bazı zamanlar onu sımsıkı sarıp her şeyin iyi olacağını söylemek istiyordum ama bunu yapacak adımı hiçbir zaman kendimde bulamıyordum.
O içip kendisini kaybettiği gün yanında durmuş olsam da onun bu çözümsüz derdi karşısında diyecek hiçbir şey bulamıyor, kuru kuruya da teselli etmek istemiyordum.
Birlikte sessizce arabaya binmemizle Gürkan'a dönüp sıkı sıkı sarıldığımda bana anında karşılık veren kolları belimde buluşmuş kafasını boynuma gömerek derin derin kokumu solumuştu.
"Seni seviyorum."
Mırıltı şeklinde çıkardığım sesimle boynumdaki dudakları gerilirken oldukları yere derin bir öpücük bırakıp hafifçe geri çekilmiş, kısa bir an gözlerime baktıktan sonra burnumun ucundan öpmüştü.
"Ben de seni seviyorum."
Kalbim o an atış hızını değiştirirken geldiğimiz konuma hem şaşırıp hem de mutlu olarak yeniden sarılmıştım ona.
Aylar önce şaka gibi gelen durum şimdi deli gibi mutluluk sebebim olmuştu.